Adalet Bakanlığı, İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ve 10 Yönetim Kurulu üyesi hakkında, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a yönelik açıklamaları nedeniyle soruşturma izni verdi.
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne iletilen şikayetler üzerine verilen soruşturma iznini, İzmir Barosu'na bir yazıyla tebliğ etti.
Özkan Yücel, soruşturma iznine tepkisini, "Bakanlık, niçin, hangi suç ve sebeple soruşturma izni veriyor. Asıl soruşturulması gereken, o sözlerin sahibi olan şahsın yaptığı açıklamalardır" diyerek gösterdi.
"Asla Susmayacağız"
ANKA Haber Ajansı'na konuşan Yücel, Erbaş'ın Ankara Hacı Bayram Camii’ndeki cuma hutbesindeki sözlerinin ayrımcılık ve nefret içerdiğini belirterek şunları söyledi:
"Biz, Diyanet İşleri Başkanı'nın sözlerinin nefret içerdiğini ve soruşturulması gerektiğini belirtmiştik. Bununla ilgili açıklama yayınlamıştık. Birkaç kişinin şikayeti üzerine açılan dosya, savcılık tarafından 'ne yapalım' sorusuyla Adalet Bakanlığı'na gönderilmiş. Bakanlık da soruşturma izni vermiş. Hangi suçla ilgili olarak soruşturma izni verdiğini bilmiyoruz.
Biz, ‘bir kısım yurttaşları diğerlerine karşı ayrımcılığa tabi tutarak şiddete maruz kalmalarına neden olacak açıklamalar yapıyorsunuz’ demiştik. Bunu söyleyen bir yönetim kuruluna bakanlık neden soruşturma izni verir, anlamak mümkün değil. Aynı şahıs, Ayasofya'ya kılıçla gelmek suretiyle Mustafa Kemal Atatürk'ün aleyhinde sözler söyledi. Yine Cumhuriyet değerlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. 'Keşke Yunanlar galip gelseydi' diyen insanları ziyaret etti. Tüm bunlar için her seferinde şikayette ve suç duyurusunda bulunduk. Onlar bir kenarda dururken ‘vay efendim bunu nasıl söylersiniz’ diye İzmir Barosu'nun yönetim kurulunun üzerine geliyorlar. Sanıyorlar ki vazgeçeceğiz, susacağız, teslim olacağız. Asla bu olmayacak. Kim bekliyorsa, bu umuttan vazgeçmelerini öneriyoruz.
"Yargılanmaktan Çekinmeyiz"
Bir hukuk kurumu olarak doğruları söylemekten vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Yücel, şöyle devam etti:
"Mücadele geleneğimizde var. Bedeli ne olursa olsun gerçekleri söylemeye devam edeceğiz. Soruşturmalar ya da benzerleri, bizi yolumuzdan geri çeviremeyecek.
Bu ülkede yaşayan LGBTİ bireyler var. Onlar da bu ülkenin yurttaşı. Anayasa ‘herkes’ diye başlar. Hiçbir iktidara, güç sahibine, cinsel ve dinsel yönelimi sebebiyle ayrımcılık yapma hakkı vermez. Tam da bunu hatırlatmıştık, ‘herkesi korumak zorundasınız’ demiştik.
Gücümüzü hukuktan alıyoruz. Gücümüzü hukukun evrensel ilkelerinden, demokrasiden, hukuk devletinden alıyoruz. Doğru bildiğimizi söylemeye, ‘kral çıplak’ demeye devam edeceğiz. İzmir Barosu'nun tarihsel misyonu bunu emreder. Gördüğümüz yanlışa susmak, bizim kabul edebileceğimiz bir olay değildir.
Bu izni veren Adalet Bakanlığı, kovuşturma izni de verir. Bir mahkemeye çıkmamızı ve yargılanmamızı isteyebilir. Çıkarız ve yargılanırız. Bugün kadar ne söylediğimiz sözlerden ne de gerçekleştirdiğimiz eylemlerden dolayı yargılanmaktan çekindik. Onları birer onur madalyası olarak göğsümüze takar ve yolumuza devam ederiz."
Erbaş Neler Söylemişti?
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, 24 Nisan 2020 tarihli cuma hutbesinde şunları söylemişti:
"İslam, zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lutiliği, eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti? Hastalıkları beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesidir, bunun hikmeti. Yılda yüz binlerce insan, gayrimeşru ve nikahsız hayatın, İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu HIV virüsüne maruz kalıyor. Geliniz bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim."
Kınama Açıklaması Yapılmıştı
İzmir Barosu da Erbaş'ın bu sözleri sonrası şu açıklamayı yayımlamıştı:
"Nefret söylemleri, temelinde insan hak ve özgürlükleri ile tarihsel kazanımları ortadan kaldırmayı amaçlamaktadır. Asıl mücadele edilmesi gereken, bu ayrımcı ve nefret dolu anlayıştır. Nefret söylemlerine karşı yaptırımlar getirmesi ve bu ifadelerin engellenmesi gereklidir. Cinsel yönelime dayalı ayrımcılık da ırka, renge ve kökene dayalı ayrımcılık kadar ciddi bir sorundur. Diyanet İşleri Başkanı'nı yaptığı ayrımcı ve nefret söylemi içeren konuşması nedeniyle kınıyoruz."