Marmara'yı boğan müsilajı konu alan Sözcü yazarı İsmail Saymaz, "Başta İstanbul olmak üzere bütün Marmara kıyıları, ‘müsilaj' ve ‘deniz salyası' denilen bir örtüyle kaplandı. Atık suların Marmara'ya deşarj edilmesinden kaynaklanan kirlilik gitgide çevre felaketine dönüşüyor. Ne denizin kıyısında yürümek mümkün. Ne kayıkla balığa çıkmak, ne de suya dalmak!" dediği yazısında, "İstanbul'u 1994 yılından 2019'a kadar 25 yıl, Türkiye'yi 2002'den beri idare eden siyasal İslamcılar vaktiyle ileri biyolojik artırma tesisi kurmayarak neden oldukları veya betonlaşmayı sınırsızca arttırarak tetikledikleri felaket karşısında ya CHP'nin meymenetsizliğini gerekçe gösteriyor ya da çözüm yolu olarak Kanal İstanbul'u sunuyor" ifadeleriyle Marmara'nın acı durumunu özetledi.
"Kanal İstanbul, değil temizlemek güzelim Marmara'yı bir zamanların Haliç'ine çevirecek" diyen Saymaz,
İBB'de 1994'den 2002'ye kadar Çevre Koruma ve Geliştirme Daire Başkanlığı yapan, 23. Dönem AK Parti Hatay Milletvekili, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı müsteşarı Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün Marmara hakkında kendisine söylediği önemli değerlendirmeleri aktardı.
Saymaz'a verdiği röportajda 2016'da yayımlanan Su Kalitesinin İyileştirilmesi Hakkında Yönetmelik'e rağmen atık suların arıtılmadan denize deşarj edildiğini belirten Öztürk, "Atık suları ileri kademede arıtılmalı. Arıttığınızda kirlilik yükü 10 kat azalacak. Marmara, azot fosfor kirliliği yüzünden boğuluyor. Yüzeyde görüyoruz ya, aşağıdaki canavar 30 metre kadar. Müsilaj çökünce oksijeni tüketiyor. Balıkların boğularak ölmesine sebep oluyor. Esas dibi duman ediyor. Acilen çözüm üretilmeli" dedi.
Eğer bu yapılmazsa Marmara'nın "eski Haliç'e dönebileceği" ihtimalini kaydeden Öztürk, Saymaz'ın "Kanal İstanbul çözüm mü?" sorusuna ise "Önce kirliliği önleyelim" şeklinde cevap verdi.