İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında kürsüye geldi. Konuşmasına sloganlar nedeniyle başlayamayan Akşener'i İYİ Parti Grup Başkanvekili Müsavat Dervişoğlu durdurarak İYİ Parti'ye katılan isimleri, kürsüye davet etti.
AKP'den istifa eden eski Erzurum Narman Belediye Başkanı Yücel Ahmet İşleyen, MHP Kırıkkale Belediye Meclis Üyesi Murat Tanır, Ticaret ve Ekonomi Kulübü Şanlıurfa İl Kadın Kolları Başkanı ve İl Başkan Yardımcısı, Sanayiciler İş Kadınları ve İş Adamları Güneydoğu Anadolu Bölgesi Başkan Yardımcısı Berivan Gökoğlu Yıldızsoy, Van İpekyolu AKP Belediye Meclis Üyesi Necmi Soydan, TDP Diyarbakır Bismil İlçe Başkanı Kadri Camcı gibi isimler İYİ Parti'ye katıldı. Kürsüye gelen isimlerin rozetlerini İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener taktı.
İstanbul Sözleşmesi Yaşatır
Meral Akşener'in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye’de kadın olmanın zor olduğu günlerden geçiyoruz. Bugün bir kadının istediği saatte, istediği yerde olması zor. İstediği işi yapması zor. İstemediği kişiyle evlenmemesi zor. Bugün bir kadının hayatta kalması bile artık zor. Ülkemizde her gün başka bir kadın bu zorluklarla mücadele ederken hayatını kaybediyor. Daha geçen hafta Şebnem kardeşimiz öldürüldü. Kadın ayrılmak istediğinde saldırıya uğruyor, ‘hayır’ dediğinde cinayete kurban gidiyor. Çünkü Türkiye’de kadın ‘hayır’ dediğinde onun iradesini koruyacak olan yok. Kadınlar sadece fiziksel değil psikolojik şiddetin de kurbanı oluyor. ‘O saatte orada ne işi var, onun psikopat olduğundan haberi yok muydu?’ deniliyor.
Biz bu yüzden bıkmadan usanmadan İstanbul Sözleşmesi Yaşatır diyoruz. İstanbul Sözleşmesi adım adım geliyorum diyen cinayetleri önleyen bir sözleşmedir. Şiddete meyilli olanları toplumdan ayıklayıp, kadınları koruyan bir sözleşmedir. Ülkeyi yönetenler hiç utanmadan İstanbul Sözleşmesini yırtıp attılar. Bu ülkenin kadınları yerine birkaç Taliban kafalının aklına uymayı tercih ettiler. 21. yüzyılda Türkiye’yi yöneten şu zihniyete bakar mısınız? Ülkemizde bugün kadına şiddetin en büyük dayanağı İstanbul Sözleşmesi’ni kaldıran sizlersiniz.
Kadına şiddet uygulayan ruh hastaları, kadın katilleri sizinle gurur duyuyor olabilir, tacizciler, ahlaksızlar sizinle gurur duyuyor olabilir. Şunu bilin ki bu ülkenin kadınları, gençleri sizinle gurur duymuyor. Bizler, bu ülkede azınlık değil çoğunluğuz. Ölçmez isterseniz sandık orada. Yetkiyi aldığımızda daha çayım masaya gelmeden İstanbul Sözleşmesi imzalanmış ve en keskin bir şekilde uygulanır olacak.
Neymiş, Nasıl Kürdistan Dermiş. Bu Bir HDP'li Neye Şaşırıyorsunuz?
Geçen hafta Siirt ve Batman'daydım. Biliyorsunuz bizim ziyaretlerimizi artık havuz medyası da yakından takip ediyor. Ama bunu 'Acaba milletimiz ne diyormuş?' diyerek iktidarı bilgilendirmek için yapmıyor. Onların misyonu başka. Malum AKP ve küçük ortağı bizim milletimizle temasımızdan rahatsız. Millet bizi çağırıyor. Onları da kaşıntı tutuyor. O yüzden bu ziyaretlerimizi baltalamak için her yolu deniyorlar. Gün geliyor, Cengiz İnşaat çalışanlarına para verip slogan attırıyorlar. Gün gelip esnafa önden insan yerleştirip propaganda yaptırıyorlar. Hatta gün geliyor bizimle konuşan vatandaşlarımıza bile tebelleş oluyorlar. Havuz medyası da bunları çekebilmek için ortamda hazır bulunuyor. Yani alışkındık bunlara da bu kez değişik bir şey oldu. Siirt’te her zamanki AKP atraksiyonunun dışında bu defa da bir HDP çalışanı ziyaret ettiğimiz esnafa gelip burası Kürdistan dedi. Birden İçişleri Bakanı ve küçük ortak mensupları feveran etmeye başladı. Neymiş, nasıl olur da burası Kürdistan dermiş. Neye şaşırıyorsunuz muhteremler? Bu kişi bir HDP çalışanı. Biz aylardır ne diyoruz? HDP’yi PKK'nın yanında konumlandırıyoruz. HDP, PKK ile arasına mesafe koymalı diyoruz.
Kürdistan söylemi kimin? Terör örgütünün. Dolayısıyla bu durumda bizim açımızdan şaşılacak bir şey yok. Bunların bizim açımızdan asıl acınası tarafı, Cumhur İttifakı mensupları sırf bize sallayacaklar diye PKK’nın ajandasını gündeme taşıdılar. Cumadan beri Kürdistan aşağı, Kürdistan yukarı. Siirt’te gündem yoksulluk. Bunlar onu konuşacaklarına APO’nun gündemini konuştular. E mektup kardeşliği var ne yapalım?
Geçmişte yaşananların hiçbirini bugüne kadar hatırlatmadık. Ama kabadayılık yapan tosunlara buradan sesleniyorum. 2011'de ne yaşandı bu ülkede? Bizzatihi Bahçeli'ye neler dendi bu ülkede? O kabadayılığı gösteremeyen, ağzı dili lâl olmuşlar. Doğru ya elinizde bilgisayar vardı. Bugün sizin elinize zülfikâr verilmişse, buyrun gelin kesin kafamı görelim!
Ama ilginç olan şu AKP’nin havuz medyası verdiğim cevabı yetersiz buldu. İçişleri Bakanı konuşana kadar MHP’den tık yoktu. Bakan konuştu, ama sürekli dedikodu. Lâf var ama icraat zero. İçişleri Bakanları dedikodu yapmaz muhterem. Makamını bizim üzerimizden muhafaza etmek için atraksiyon yapıyorsun ama seninle ilgilenmiyoruz.
Hele biri çıkmış 'kabristan' diyor. Şimdi birbirimizin cemaziyelevvelini bilmesem anlayacağım da, kırk kişiyiz herkes birbirini bilir. Sevgili kardeşim, ecel ne bir nefes evvel, ne bir nefes sonra. Kabristanı Cenabı Hakk uygun görmüşse, seni de vesile kılıyorsa hoş gelişler ola. Ama car car konuşup o kutlu fikrin yerlerde sürüklenmesine sebep olmanıza çok üzülüyorum.
Bir de bu arkadaşlar verdiğim cevabı yeterince sert bulmamış. Vah vah... Onlar istedikleri dümeni çevirsinler biz milletimizle buluşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Onlar istedikleri kadar milletimizi bölmeye çalışsınlar, biz birleştirmeyi sürdüreceğiz. Biz bu ülkede Kürt ile Türk’ün karşı karşıya getirilmesine paydaş olmayacağız. AKP, küçük ortak ve HDP duyulmasını istemiyor olabilir ama mesela lokanta işleten Siirtli esnaf kardeşim, yağın artan fiyatından bahsediyor.
İktidar Çiftçimizi Sahipsiz Bıraktı
Az önce konuşurken ‘Sayın Öcalan’ demişim. Sizden ve milletimden özür dilerim. Aklımın ucundan geçmez bebek katiline sayın demek.
Dünyanın en güzel coğrafyasında, en bereketli topraklarında yaşıyoruz. Tarım ve hayvancılık bizim en büyük zenginliğimiz. İktidar, çiftçimize pandemi döneminde bile sahip çıkmadı. Tarım sektörünü de sahipsiz bıraktı. AK Parti’nin tarım politikası adeta bir tutarsızlık politikasına dönüştü. Dünyada lider olduğumuz fındıkta hükümetin açıkladığı 26.5 liralık fiyat üreticinin maliyetinin bile altında kaldı. Yabancı bir firma çıktı fiyatı 25 liraya çekti. İktidar oturup seyretti. Buğday, arpa, mercimek ve nohut içinde aynı şeyler geçerli. Ellerini vicdanlarına koyup çiftçimizin halini bir türlü görmediler.
Sayın Erdoğan geçen Ekonomi Reform Paketi’ni açıkladığın günden bu yana ne oldu?Merkez Bankası görevden alındı, Hazine ve Maliye Bakanını gören yok. Enflasyon aldı başını gidiyor. Hakkını yemeyelim dünyada bu akıl dolu stratejiyi uygulayarak fiyat istikrarını bir kenara koyuyoruz diyen başka ülkelerde var. Mesela Venezuela, Arjantin, İran, Sudan, Lübnan, Etiyopya ve Angola. Listenin güzelliğine bakar mısınız? İşte size büyük ekonomist Sayın Erdoğan’ın ekonomi vizyonu. Kıskananlar çatlasın… Sayın Erdoğan görüyorum ki okulda bazı branş derslerini kopya ile geçmişsin. O nedenle sorumlu siyaset anlayışımız gereği ekonomideki bazı temel olgular ile ilgili seni aydınlatma ihtiyacı duyuyorum. Sandığının aksine enflasyon öyle kenara konulacak kadar önemsiz bir problem değildir.
Akşener Kürsüyü Çiftçiye Bıraktı
Akşener kürsüyü Osmaniyeli bir çiftçi olan Vedat Çetinkaya'ya bıraktı.
Çetinkaya kürsüye gelerek şunları söyledi:
Sözlerime başlamadan önce hepinizi Osmaniyeliler adına saygıyla selamlıyorum. Osmaniye'nin Değirmenocağı köyünde çiftçilik yapıyorum. İlimizin ana gelir kaynağı tarımdır. Tarlalarımızda Osmaniye'nin markası haline gelen yer fıstığı üretiyorum. İlimiz ülkemizin yer fıstığı tüketiminin yüzde 80'ini karşılamaktadır. İlimiz ve Çukurova bölgesinde birçok insan geçimini yer fıstığı üretimi ve işlenmesinden karşılamaktadır.
Ne yazık ki diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi emeğimizin karşılığını alamıyoruz ve iflas noktasına gelmiş durumdayız. Girdi fiyatlarındaki yüksek artışları ve yaşadığımız sıkıntıları tüm Türkiye'ye duyurmak ve bir an önce önlemler alınması için uyarıda bulunmak istiyorum. Yoksa ülkemiz büyük bir kıtlık ve tarım üretiminde çok zor döneme girecektir. Maliyetler ile ilgili sizlere bilgi vermek istiyorum. 20-20 gübre 2020 yılında 2,2 TL iken 2021 yılında 5,5 TL, üre gübresi 2020 yılında 2,8 TL iken 2021 yılında 9 TL, 18-46 DAP gübresi 2020 yılında 3,4 TL iken 2021 yılında 8 TL, mazot 2020 yılında 4,5 TL iken 2021 yılında 8,5 TL olmuştur. İlaç ve besleyici gruplar ise yüzde 120 oranında artmıştır. Sulama suyu maliyetleri ise aynı oranda artmıştır. Ayrıca verimli ürün elde edebilmek için teknolojiye uygun tarım aletleri ve ekipmanlarına artan fiyatlardan dolayı ulaşma imkanı kalmamıştır.
Ancak şu hususa dikkatinizi çekmek isterim, artan maliyetler ile 2020 yılında 12-13 TL arasında verdiğimiz yer fıstığı 4-6 TL arasında satılıyor. Buradan soruyorum, biz bu işin içinden nasıl çıkacağız, bu üretici ne yapacak? Osmaniye yer fıstığı destekleme kapsamında olmayıp tamamen inisiyatife bırakılmış durumda. Bir an önce yer fıstığına el atılmasını ve destekleme kapsamına alınmasını istiyoruz. Sadece yer fıstığı değil, diğer ürünlerde de birçok sıkıntı var. Çukurova'da birçok ürün tarlada kaldı. Soğan üreticisi soğanını satamadı. Mısır ve diğer ürünlerde de yüksek giderler çiftçiyi tarlasını ekemez hale getirdi. Geçen yıl kilo başına 30 kuruş destekleme yapıldı. Bu 30 kuruşun 20 kuruşu fatura ve diğer giderlere stopaj olarak benden kesiliyor. Geriye kalan 10 kuruş ise 10 ay sonra benim ödediğim stopaj bedeliyle birlikte kesintiler de yapılarak ÇKS üzerinden bana yatırılıyor. Sözüm ona, buna da destekleme deniyor.
Sayın Genel Başkanım, değerli milletvekilleri, çiftçinin sorunlarını halkımıza meclis kürsüsünden ilk ağızdan açıklama imkanı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ayrıca Osmaniye'de çiftçimizin sorunlarıyla yakından ilgilenen İYİ Parti İl Başkanımız Serhat Kılıç, İYİ Parti teşkilatı ve Osmaniye Tanıtma Derneği'ne de teşekkür ediyorum.