İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu kürsüye geldi. Dervişoğlu Kongre'ye şöyle hitap etti:
"Hocam izninizle.
Konu Türkçülük olunca, bizleri yetiştiren sizin gibi şahsiyetlerin izninin alınması gerekiyor. Müteşekkirim, iyi ki varsınız.
Buraya çok fazla şey söylemek için gelmedim. Zira biliyordum ki kendisine Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesine adamış gençlerin sözleri, benim konuşmalarıma bir sınır getirecektir.
O yüzden burada bir siyasi partinin genel başkanı olarak değil, yaşı biraz kemale ermiş ama bütün ömrü Türkçülük davası iççinde geçirmiş bir dava arkadaşınız olarak bulunuyorum.
Cumhuriyeti kuran Türk milliyetçilerinin kongrelerine benzer bir kongre havası seziyorum burada. Anadolu'nun dört bir yanından gelen Türk milliyetçileriyle bu kongreyi organize eden Bahadırhan Dinçaslan'a da tüm katılımcılara da teşekkür ediyorum.
Sizleri görünce yıllar öncesine gittim.
Biz de o zamanlar kalabalık salonlarda toplantılar düzenlerdik. Ama salonlar bu kadar düzenli değildi. Toplantılarımızı bulduğumuz yerlerde düzenlemek zorundaydık zira imkanlarımız sınırlıydı. Farklı yerlerden gelir, farklı ağız ve lehçelerle konuşurduk. Ama ruh aynıydı. Bu salondaki ruh da o günlerden bugüne doğru bir köprü kurulduğunu gösteriyor. O yüzden hepinize teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız sevgili Türk milliyetçileri!
Anladım ki Türk milliyetçileri tanımlanma biçimlerinden memnun değiller. Ama bunun sorulusu de kendileri değildir Türkçülük davasını marka edinmiş kurumlarda maalesef Türk milliyetçili doğru temsil edilmediği için sokaktaki Türk milliyetçileri de tesir altında kalıyor. İfade ettiğimiz her şey başımıza geldi. Birisinin sizin Türk milliyetçisi olduğunuzu anlaması için bir meziyetinize şahitlik etmesi lazım. Sen de mi? sorularının sebebi bazı çevrelerinin vicdani sorumluluğundan kaynaklanan sorulardır. Yoksa bizleri ahlakımızdan ötürü kimse sorgulama hakkına sahip değildir. Ama doğru temsil edilmediğimiz için buradaki Temiz Türkler de zaman zaman töhmet altında kalabilirler. Biz de kaldık. Sakın ha sakın üzülmeyin.
Yolda birisi eğer kalmışsa biri kış günü, onu arabasına alan Türk milliyetçisidir.
Evde hasta vardır. Çocukları sahip çıkmaz Komşusu sahip çıkar, hastaneye götürür.
Ben de sizin gibisini görmedim. Ruhu zengin, gönlü geniş Türk milliyetçilerine bin selam olsun.
2. Dünya Savaşı'nda cephedeki Mehmetçiğe yazılmış bir mektup var elimde. Belki bizde fen yok, belki sanat yok ama Türklük vardır, diyor. Biz de fenden ve sanattan çok dışlanmış gençlerdir. Fakat buz gibi Türk'tük. Şimdi karşımda fenni bilen, sanattan anlayan, çağın mücadele yöntemlerini anlayan Temiz Türkleri görüyorum. Demek ki artık dünyanın değişme vakti gelmiştir. Ben bu temiz kitlenin başaramayacağı hiçbir iş olmadığına inanıyorum.
Siyasetin usulünü Erdoğan ve AKAPE'nin uygulamaları belirliyor. Saltanat heveslisi bu kafalarda böyle tavırlar görüyoruz. Siyaset yapanın, milletini temsile soyunanın böyle bir hakkı yoktur. Ama seçmen de artık siyasete güvenmiyor. Vekiline güvenmiyor. Hatta inanmıyor. Bazen izlemiyor bile.
Böylesi bir siyasi ortamla karşı karşıyayız. Değiştirmek zorunda olduğumuz da esasen budur. Dayatmacı siyaseti engelleyeceksek seçmeni siyasetin karar mekanizmalarına sokmamız gerekiyor.
Son seçimlerde gördüğümüz gibi herkesin milliyetçileri temsil ettiğini söylediği yerde dikkatli olmamız gerekir. Herkesin milliyetçilik adına ahkam kestiği yerde milliyetçilerin küsmesi, kenara çekilmesi kabul edilemez. Temsilimize sahip çıkamadığımız için Türk sözüne alerji duyan insanlar ülkemizi yönetme fırsatı buldular.
Bu yüzden sizden en büyük talebim konuşmanızdır. Türk milliyetçileri konuşmalıdır. Çağın sorunlarını konuşmalıdır. Ve hayal kurmalıdır.
Benim dedem 1881 doğumlu. 4 cephede savaşmış ve babama bir cumhuriyet emanet etmiştir. Babam da dedemin fakr u zaruret içinde mücadele ederken onun tarafından okutulmuş ve bana da güzel bir gelecek emanet etmiştir.
1881 doğumlu dedemin 1921 doğumlu babamın emanetini ben genç kardeşlerime emanet edemiyorsam anlayın ki bizim kuşak vazifesini yerine getirememiştir. Bu ortak sorumluluğu müştereken paylaşacak ve sorunları da müştereken bertaraf edeceğiz.
Benden önceki konuşmacılara ben çok teşekkür ediyorum. Hem bizleri aydınlattılar hem de önerilerini sundular. Canımı acıtan konuşmalar oldu. Dedim ya size, siyasetin de içindeyim bir gençlik hareketinin önderliğine de yaptım. Bunların hiçbirini bir kariyer planıyla yapmadım. Her şeyi Allah'ın nasibine bıraktım. Onun nasiplerinde de hayır aradım. Şayet o hayır geldiyse de onun içinden Türk milletinin emrini aldım. Bu bana nasıl nasip oldu? Bu bana hangi sorumlulukları yüklüyor? Bu soruları sordum.
Şimdi aynı noktadaydım. Bir siyasi partinin başındayım ama partinin dünya görüşüyle değil, beni ben yapan Türk milliyetçiliği müktesebatıyla konuşuyorum. Milliyetçilik adına ahkam kesip rant devşirenleri dinlemektense sizi dinlemeyi bin defa tercih ederim.
Arif Nihat Asya, "Küçük görme, hor görme delikanlım kendimi" diyordu. Sizler sıradan vatandaşlar değilsiniz. Siz siyasetin doğrudan doğruya aktörüsünüz. Siyaset yapmak zorundasınız. Çözümün gerçekleşeceği yer yönetmekten geçer. Yönetebilmek için, siyasetin içinde bulunmak ve iktidar talep etmek gerekir. Bir partide siyaset yapın mutlaka. Kendi görüşlerinize uygun partiyi bulur ve icrai faaliyet yapabilirsiniz. Ama siyasetten ne olur kaçmayın. 12 Eylül'den sonra depolitizasyonu iliklerimize kadar yaşadık.
O dönem bu beylerin çok işine yaradı. Bugün iş başında olanların çok işine yaradı. Onlar için tanzim edilmiş, kendi mantıklarına göre bir düzen oturtabilmek için Türk'ü ve Türk milliyetçilerini oyunun dışında tutmaya çalışanların senaryolarına ait dönemler yaşadık. Bu eleştiriler birilerine ağır geliyor olabilir. İhtilalin üstünden 44 yıl geçmiş, 22'si bugünkü iktidar tarafından ülke yönetiminin ellerinde tutulmasına yardımcı olmuşsa bu ihtilal bu beylerin işine yaramıştır. Siyasete girin, kendinizi onlara bırakmayın. Mutlaka talepkâr olun. Görevlere talip olun.
Ben Türk milliyetçilerinin nasıl yetiştiğini biliyorum. Milletvekilliğinin 2. dönemindeydim. 51 yaşıma kadar ben de sizler gibi mutfaktaydım. Fikir üretelim, çalışalım gibi düşüncelerdeydim. Sanki yerimiz dolmaz gibi düşünüyordum. Ömrümün yarım asrını seçilmek anlamında değerlendirmeyi hiç aklıma getirmedim. Sakın benim yaptığımı yapmayın.
Keşke sizleri 15 sene önce TBMM'de temsil edebilme imkânı bulabilseydim. Hayatımın bütün dönemlerini sizler için geçirdim. Ömrümün kalanı da sizler için feda olsun. Siz siyasetten uzak durursanız makam sahipleri pozisyonlarını korumak iççin sizlerin siyasete dahil olmanız önüne engel koyar. O zaman kaybeden siz değil tüm Türk milliyetçileri olacaktır.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini hepiniz ezberesiniz. Cumhuriyet Türk gençlerine, Türk milliyetçilerine emanettir. Bunun gereğini yerine getirmek zorundayız.
En büyük hedefim Türk milliyetçilerini birleştirmektir. Zira niyetiniz ne kadar halis olursa olsun, ayrılık gerekçelerini de doğru tespit etmiş olmanız gerekir. Ben Türkçülüğün Türk siyasetinde doğru temsil edilmesi adına çaba sarf eden bir arkadaşınızım. Birisi dese ki 'Müsavat Dervişoğlu şöyle bir cümle söyleyeceksin ve bunu Türk milliyetçisi birine karşı yapacaksın' dese, bana dünyayı verseler ona razı edemezler. Zira ben şunu bilirim ki bir tek Türk milliyetçisinin kalbini kırarak elde edilen zafer yok hükmündedir.
Hiçbir Türk milliyetçisine kumpas kuramam. Hiçbir Türkçüyü rencide edemem, incitemem. Başka mevzilere yerleşsek bile onu düşmen görüp iftira edemem, tahkir de edemem. Mizacım bu, fakat benim ustalarım büyük adamlardı. Benim Türk milliyetçiliğini öğrendiğim insanlar büyük insanlardı. Bunlardan birisi şimdi karşımda. Gelirken elini öptüm. Zorladı beni ama gafil avladım. Eli öpülecek o kadar az adam kaldı ki onun elini öpmeyi bir vazife olarak gördüm.
Ben kendi kendime yerden bitmedim. Beni bir kuşak yetiştirdi. Benden önceki kuşak. Bize en sempatik gelen hocamdı.
...
Türk milliyetçilerine Mustafa Kemal'den sonra 'Bunlardan hiçbir şey olmaz' muamelesi yapıldı. Başarmak zorundayız! Türkçüler öyle çağrılınca gelen, kovulunca gelen bir yanaşma muamelesine tabi tutulacak insanlar değildir. Türk milliyetçileri onurlu insanlardır.
Şimdi ben onlara bir şey söylemek zorundayım sizler adına. 'Gel deyince giderler, git deyince giderler' dedim ya. Ben onlara sesleniyorum.
'Yumuşak başlı isem kim demiş uysal koyunum?
Kesilir belki başım ama çekmeye gelmez boynum!'
İnsanlar bizden korksunlar diye, bizi menfur takdim edenlere dilimizden tavrımızdan gelen bir fırsat vermeyeceğim. Onlara malzeme vermeyeceğim.
Sizin buradaki kadirşinaslığınız benim takip edeceğim rehberdir. Türkiye'yi yeniden müreffeh, mutlu, huzurlu yapacak bir siyasetin temsilcisi olmaya devam edeceğim. Bu kötü gidişata hep birlikte hayır diyeceğiz ve yapılması gerekenin yapılması için üstümüze düşen sorumluluğu yerine getireceğiz.
Ben size düşün peşime diyemem, ama siz bana derseniz ki 'Düşün peşimize', sonuna kadar peşinizde olacağım!
Derdimiz kişileri birleştirmek değildir. Dilde, işte, fikirde birlik deyince ben de artık herhalde yaşımı başımı aldığım için İskender Hocam gibi düşünüyorum. Bu ülkenin şahsileştirilmiş siyaset anlayışı içinde kişileri birleştirmeye değil, kurumlara, ülkülere, hedeflere ihtiyacı var. Bu ülkenin Gaspıralı İsmail'in dediği gibi dilde, fikirde, işte birliğe ihtiyacı var. Bunun için gerekli mücadeleyi sonuna kadar vereceğim.
Kurtuluş Savaşı'nda bir gazi amcamız önlerinden bir kurt geçtiğini anlatıyordu. O gazi amcamız kurdu görünce zafer bizimdir demiş.
Ben de karşımda bir kurtlar ordusu görüyorum. İnanıyorum ki zafer bizimdir!
Genç düşünen, hangi yaşta olursa olsun olgun bir tecrübeye sahip tüm dava arkadaşlarıma gösterdikleri kadirşinaslık için teşekkür ediyorum.
Türkiye'nin ve dünyanın bir mucizeye ihtiyacı var. Bağışı yapılmayan organ beyindir. Zira organ bağışı beyin ölümü gerçekleştikten sonra yapılır. Bugün bu ülkeyi yönetenlerin yaptıklarına bakınca beyin ölümlerinin gerçekleştiğine inanıyorum. O yüzden size çok büyük ihtiyaç var.
Türk milliyetçiliğinin temiz ideallerine gölge düşürmelerine izin vermeyin. Siz bir mucizenin temsilcilerisiniz.
Sözlerimi Türkeş'in ifadeleriyle sonlandırıyorum:
Tıpkı sıcak savaşta olduğu gibi ideolojik savaşta da hedef insanların öldürücü yerleridir. Bunlardan biri kalbidir, kalbinize sahip çıkın. Diğeri de beynidir. Beyninizin manipüle edilmesine müsaade etmeyin.
Yeni bir Türk mucizesi doğmalıdır. Doğacaktır. Belki yarın, belki yarından da yakın.
Ne mutlu Türk'üm diyene!
Siyasi ömrünü bitirmiş iyi partinin konuşması yerine, ben Ümit Özdağ'ın konuşmasını isterim. En azından Türk gençlerine umut olabilir. İYİ PARTİ SİYASİ İNTİHARI GERÇEKLEŞTİ VE İYİ PARTİ ÖLDÜ!
Bildiğimize göre Milliyetçi Kongre Derneği Özdağ'a ve Zafer Partisi'ne de davet yolladı hatta Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu gelecekti. Karamahmutoğlu gelmeyeceğini son dakikada bildirmiş, Özdağ da doğru düzgün yanıt vermemiş. Eh biz de isterdik Özdağ beyefendi bir taraflarını kaldırsın gelsin diye ama paşamızın egosu izin vermedi galiba. Türk gençleri yanlış yerlerde umut aramamalı.