Türk milliyetçileri, Bahadırhan Dinçaslan önderliğinde kurulan Milliyetçi Kongre Derneği'nin Ankara'da düzenlediği Kongre'de bir araya geldi.
Kongre'de Derneğin yöneticilerinin ve katılımcıların yaptığı konuşmaların ardından pek çok kişi Derneğe üye oldu.
Kongre'nin sonunda Bahadırhan Dinçaslan kapanış konuşmasını yaptı. Milliyetçi Kongre Derneği lideri Dinçaslan özetle şu ifadelere yer verdi:
"Sevgili dostlar, tekrar her birinize teşekkür ediyorum.
Ecce Homo formatıyla konuşmak istiyorum biraz. Evrimsel olarak iskelet diye bir şey var. Bunlar ikiye ayrılır. Dış iskelet ve iç iskelet. Milliyetçiliğin gördüğüm bir sorunu dış iskelet halini alması. Yengeçler böcekler gibi canlılarda bu iskelet türü vardır. Bu canlılara dış iskelet dayanıklılık verir fakat büyümelerine de bir hat çizer. O haddi asla aşamazlar. Büyüyemezler.
İç iskelet ise biz memelilerde olduğu gibidir. Daha dayanıksızızdır fakat bizim büyümemize de, metabolizmamızı düzenleyip gelişmemize de yol açmıştır bu özellik. Bizim burada yapmaya çalıştığımız da bu aslında.
Ecce Homo'ya gelen yorumlarda bunu görüyorum. İnsanlığa dair her şey milliyetçiliğin unsurudur. Türk de insanın parçası. Onur hocamın dediği gibi Türk vergi veriyor. Kendisine kumpas kuran bir yapı var ve bu yapıyı vergisiyle yine Türk finanse ediyor. Bu konu milliyetçiliğin gündemidir.
Çözümler hep değişir. Aynı kalamaz. Kalkınmaya çalışan ülkeler Atatürk'ümüzün yaptığı gibi devletçi politika güdebilir. Fakat gelişmiş ülkeler de serbest piyasayı esas almalıdır.
Milliyetçiliğin talepleri milliyetçiler dışında herkesin belirlediği talepler. Milliyetçilere sordun mu kardeşim? Milliyetçiler bu konuda fikir beyan etti mi?
Neden bu salondasınız? Türkiye'de birçok 'milliyetçi' parti var. Neden onlar sizi tatmin etmiyor. Katılmak isteyen kişilere sorduk bu soruyu. Neden buraya dahil olmak istiyorsunuz? Gelen cevapların ekseriyeti 'samimiyet'. Dahil oldukları yapılar katılımcıları hamal olarak, işçi arı konumlandırıyor. İkinci husus ise imajdı. İnsanların yaşam tarzı değişim halinde.
Annemle babam burada. Görüntümüz benziyor fakat yaşam tarzımız benzemiyor. Babam köyde doğdu. Ben şehirde doğdum. Onun babası okuma yazma bilmiyordu benim babam bir öğretmendi. Fakat ondan bir kimlik de tevarüs ettim.
Şu anda pek çok insan o eskilerin milliyetçiliğinin olumsuz imajını üstlenmek istemiyorlar. Eminim size de geliyordur bu söz: 'Sen hiç milliyetçiye benzemiyorsun.' Hakaret gibi. Ne kadar zorumuza gidiyor değil mi?
Bir zamanlar Türkiye'de pek çok insan ekonomik problemlere, askeri problemlere, beşeri problemlere çözüm ürettiler. Bunlardan netice de aldılar. Bunların her biri Türk milliyetçisiydi. Öyle milliyetçilerdi ki bugün Atatürk'ün sözlerinden birini bir ortamda etsek 'Pis ırkçı' diye kovalarlar.
Ne olduğumuzu iyi bilmeliyiz. Nerede olduğumuzu da. Yanıbaşımızda insanlar ilk halife kim olmalıydı tartışması nedeniyle birbirlerini boğazlıyorlar.
Biz bu serencamın sonunda kongre tipi örgütlenmenin en münasipi olduğunu düşündük. Sizler de teveccüh ettiniz. Bu birinci adımdı. Gelen soruların pek çoğu 'Bunu nasıl yapacağız?' şeklindeydi. Hakikaten bilmiyorum. Benim kanaatlerim var. Fakat bu kanaatleri başka insanlarla değerlendirmedim. Biz bunu birlikte yapacağız.
Ne için kurduk? Efendim bizim Türk siyasetinde etkili olmamız lazım. Ayakları yere basarak ve hayal ederek. Hepimiz maaşlı çalışan insanlarız. Kurgucu hariç tabii, o çok iyi maaş alıyor.
Bu çember genişledikçe bu etki arttıkça, o küçük küçük yarattığımız finansman; daha büyük işler yapmamıza imkan tanıyor. Kendi kendini finanse eden, kitlesini bir sermaye olarak görüp - ki beşeri sermaye de bir değerdir - maddi kazanç üretip bunu kendi kitlesine sunan bir yapı... Bunu yaparsak partiler üzerinde bir tesir sahibi oluruz.
Milliyetçiliğin talepleri diyorlar ya... Biz senden yolsuzluk yapmanı mı istedik kardeşim? Biz senden ciğeri beş para etmez adamları bir yerlere getirmeni mi talep ettik? Bir Instagram fenomeni vergi kaçırırken çıkmış vatan millet anlatıyor. Nerden çıktı bu şimdi? Ne alakası var? Vatan millet sevgisi vergi kaçırmayı mı öğütlüyor? Burada temiz Türkler olarak toplandık. En yakın arkadaşlarımla bile 'Abi ihale alacağız, zengin olacağız, Mercedes'te pudra şekeri çekeceğiz' diye bir sohbetimiz olmadı. Yahu memleket abad olsun işler düzgün yürüsün de... Bunu söylüyor. Yahu ideal vatandaşa bak. Devlet uğraşıp yapamadı böyle bir vatandaş yaratmayı... Bu temiz Türk kitlesinin siyasette etkin olmasını sağlamak için yöntemler bulacağız. Budur hedefimiz.
Siyasetin umrunda değil bu insanlar. Hepsi aşiretleri pohpohlamak derdinde. Beş kişilik bir aşiretin başının karşısında, Cumhuriyet'i yönetmeye talip adam önünü ilikliyor. Biz burada bunu gösteriyoruz. Mesele sayıysa, biz de buradayız kardeşim.
Bunları yapmak ve güdülmemek için yola çıkıyoruz. Son seçimde çok zoruma gitti, güdüldük resmen. 'Kemal Kılıçdaroğlu'na Neden Oy Vermeyeceğim?' diye yazı yazdım, sonra gidip oy verdim. 'Uzlaşmak Azınlığın Tahakkümü' yazımı hatırlatmak da isterim. Bu değil kastımız ama gündemimizi de dayatalım be kardeşim. Herkes kendi talebini dayatıyor. Her cemaatin bir kaygısı var. İstanbul Sözleşmesi meselesini düşünün. Kurucular Kurulu kadar oyu olan bir parti buna şerh düştü. Ve on milyonlarca seküler Türk'ü bu adamlara oy verdirip seçtirdiler.
Bizim bunlar karşısında bir sert güce, ağırlığa, bir simetriye ihtiyacımız var. O dengeyi sağlayabilmek için...
Ramiz Rövşen kanaatimce yaşayan en büyük Türk şairdir. Bir bayram günü Azerbaycan'da dilenen bir kadın görüyor. Neyin yanında durduğunu anlatıyor. Ve şunları söylüyor:
"Men senin yanında dururam senin...
Küçenin tininde dilenen qarı
Başindan var-dövlet yağan ölkenin
Bextever gününde dilenen qarı
Heç kes sığal çekmez düm ağ saçına
O gümüş telinden öpürem senin
Qorxma pul qoymuram senin ovcuna
Eyilib elinden öpürem senin"
Biz iyi anlamda farklı olan insanların hak ettiğini almasını istiyoruz. Hakça paylaşım budur. Kişisel kanaatim; biz bu işi başaracağız. Hiçbir çıkarı olmayan bu kadar insanı bir araya getirmek başarıdır. Bu kadar insanın her türlü haslet kriterine göre üstün vasfa sahip insanın bir araya gelmesi başarıdır. Biz bu işi başaracağız. İnanıyorum.
Sağ olun, var olun.
..."
Ayrıntılar geliyor...
istanbul'da ve günde 12 saatlik tempolu bir işte çalıştığım için, davetiye aldığım halde ve hatta otobüsler kaldırıldığını duyduğum halde katılabilme şerefine nail olamadım. ancak bu kongre'den de, bu tayfadan da umudum yüksek. var olun.
hocam video gelmeyecek mi? yayında niye bu kısımlar yok.