İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin grup toplantısında konuştu.
Pamukova ve Kütahya tren kazasına, Ermenek, Siirt, Amasra, Kastamonu, İliç ve Soma’daki maden facialarına, Karadeniz’deki Sel felaketlerine, Davutpaşa’dan Ostim’e her gün yaşanan iş cinayetlerine, Muğla, Antalya, Hatay ve İzmir’deki yangınlarına, doğrudan 11 ili dolaylı olarak 70 ili sarsan depremlere ve Balıkesir’deki patlamaya değinerek konuşmasına devam eden Dervişoğlu, iktidarın 9 maddelik bir kaçış planı olduğunu söyleyerek şu ifadeleri kullandı:
“1-Canlarımız, insanlarımız ihmal, denetimsizlik, kuralsızlık ve umursamazlık sebebiyle hayatlarını kaybederler.
2- Hızlıca “yayın yasağı” getirilir.
Eş zamanlı olarak propaganda başkanlığının emriyle trol orduları “milletin adamı” mesajları atarlar.
3- Bakanlık yaptığı hizmet alanına tefeci gözlüğüyle bakanların gözü pek sözcüsü
Vakur bir duruşla şu açıklamayı yapar:
“Acılar üzerinden siyaset olmaz. Bu olaylar siyasete malzeme yapılmamalıdır.”.
Çünkü siyaset, onlara göre hizmet et-hesap ver değil;
Üzümünü ye, bağcıyı da bir güzel döv işidir.
4- Devamında, muhalefet ve basın mensupları şeytanlaştırılırlar.
Yayın yasağına uymayanlara, kısa yoldan yurtdışı yasağı konur.
5- Ayar verilen muhalefetten ve basından sonra kendilerinin ne kadar halk adamı olduklarını hatırlatmak lazım gelir. Devleti yönetenler büyük samimiyetle baş sağlığı mesajları yayınlarlar:
Başsağlığı dileğini ise şu sihirli sözcükler takip eder: “Kimsenin şüphesi olmasın, Sorumlular bulunacak ve mutlaka hesap sorulacaktır” Cenazelere cenaze yakınlarından daha kalabalık katılırlar, ilk safı kimseye bırakmazlar. Dertleri mevzuatta yapmaları gereken ilk görev değil,
Fotoğraf çektirmek için kameralar önündeki son görevdir. Uygun olması halinde birkaç damla gözyaşı da akıtılır. Hatta ihtiyaç hissedilirse Fatiha’yı da kameralara bakmadan tecvidli ve yanık bir nidayla da okurlar.
6- Elbette sorumlular ya doğrudan kendileridir. Ya da bir takım ayak işlerini görmek için imzalarını kiraya veren alt kademe yöneticilerdir. O yüzden bu yüksek yönetim kademelerinde,
Hiç kimse hiç kimseden hesap soramaz. Kimse de gurur, ahlak ya da vicdan meselesi yapıp istifa etmez, Bakanlar zaten istifayı akıllarından dahi geçiremezler.
7- O sırada, bu şirket rejimin baş sözcüsü ve büyük üstadı zat çıkar ve der ki: “Kader bunlar, alın yazısı, takdir-i ilahi. Allah rahmet eylesin.”
8- Bu sırada, malum kanallarda, her gece her konuda ellerinde hep aynı çubuklarla konuşanlar
Gerçek sorumluları aklamak için bin takla attıkları programlar yaparlar. Çünkü herkes ekmeğinin peşindedir. Ve o çubuklu arkadaşlardan öğreniriz ki, “Olayda sorumluluğu bulunan 3 çaycı, 2 arşiv memuru ve 4 temizlik personeli tutuklanmış” Tutuklananların da muhakkak bir organizasyonla bir örgütle hemen bağlantısı kurulur.
9- Kısa süre sonra başka bir skandal patlar ve ölenler öldükleriyle kalırlar”
Dervişoğlu, yürütmenin ve yargının harabeye dönmüş yapısının içerisinde, hala nefes alan, kıyıda köşede de olsa görevlerine devam eden, ehli namus ve vatan evlatlarını da olduğunu belirterek şöyle seslendi:
“Her neredeyseniz, yerinizden çıkınız. Kafalarınızı artık kaldırınız! Bugün vicdanınızın almadığı bu vicdansızlık düzenine, bugün namusunuzun müsaade etmediği bu namussuzluk düzenine, bugün aklınızın kabul etmediği bu akıl dışı yağma düzenine, susarak veya saklanarak daha fazla direnemezsiniz! Kanunsuz emirleri reddedin! Hukuksuz kararları vermeyin! Kendi kardeşinizin kanına girmeyin! Kul hakkı yiyenlerin hanı yağma sofrasındaki kırıntılara tamah etmeyin! Şeref ve namusunuzu kirletmeyin! Hukukla, adaletle bağdaşmayan bu düzenin sopası olmayı, aracısı olmayı, eli olmayı, hınk deyicisi olmayı reddedin! Kısaca mesleğinizin namusuna sahip çıkıp, sizi yetiştiren bu büyük millete ve cumhuriyete olan borcunuzu ödeyin! Herkese buradan sesleniyorum. Kanunsuz emirleri uygulayanlar bilsinler ki bir gün bunun hesabını bu büyük millete vereceklerdir. Kanunsuz emirlere uymayan, hukuku çiğnemeyin, vatandaşın adalet duygusunu yaralamayın!”
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Gezi hatırlatması yaparak konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Bundan 12 sene önce o parka göz diktikleri zaman karşılarında milyonlar dikildi. Halen karınlarına giren ağrının sebebi orada hep Milletin bir arada olmasıydı, konuşabilmesiydi, haykırabilmesiydi. Dindarı, seküleri, sağcısı, solcusu, işçisi, genci, yaşlısı herkes Cumhuriyet için oradaydı. Bunların talanlarına, yalanlarına, utanmazlıklarına hep birlikte hayır demek için oradaydı! Bu yüzden onu hiç unutmadılar! Ne zaman yeni bir telaş içerisine girseler, ne zaman çaldıkları minare, kılıfa sığmasa, ne zaman şapkalarından çıkartacakları barış güvercini teröristbaşı olsa, akıllarına müflis tüccarın ilk yapacağı şey geliyor ve eski defterleri açıyorlar. En büyük korkuları konuşan ve tepki veren millet olduğu için bunun bir tezahürü olan Gezi’yi hiç unutmayanlar, peşini bırakmayanlar Sinan Ateş’in kanının yerde bıraktılar. Azmettiricilerini takipsizlikle ödüllendirdiler. Sıla bebeğimizi, Narin kızımızı mezara koydular. Katledilen yüzlerce kadının katillerini sokaklara bıraktılar.”
Sağcı öldü, solcu öldü sustuk. Zengin öldü, fakir öldü, sustuk. Alevi öldü, sünni öldü, sustuk. Kürt öldü, Türkmen öldü, sustuk. Seküleri öldü, Dindarı öldü, sustuk. İşte tam da bu suskunluktan güç aldılar. Ev aldın çöktüler. İş kurdun, batırdılar. Çocuk okuttun mülakatta elediler. Her umudu karartırlar. Her sevinci soldurdular. Her sesi susturdular. Ama susturamadıkları ve susmayacak ses buradadır. İstibdadın zinciri kırılıp hürriyet bu vatana hakim oluncaya kadar bu kürsüdedir. İYİ Parti, milletin avazı bir yer bulsun diye kendisini feda edenlerin partisidir. Son ocağın sönmeyen ateşi aziz vatanın son kalesidir”
Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
""Tam 78 vatandaşımız Bolu, Kartalkaya’daki otel yangınında can verdiler. Yine önlenebilir, bir olayda hayatlarını kaybettiler. Üstelik 36 tanesi çocuktu.
Yenidoğan bebeklerini hastanede koruyamayan bu kahrolası düzen karne hediyesine kavuşmuş, belki o tatili yapabildiği için şanslı diyebileceğimiz bir avuç evladımızı da koruyamadı. Garibanına gün yüzü göstermedi, yüzü güler gibi olana dahi tebessümünü tamamlatmadı.
Yöneticilerin ihmallerinden kaynaklanan hiçbir ölüm, toplumun hassas olduğu duygular istismar edilerek geçiştirilemez. 2002 sonrasında yönetimin ihmali, denetim eksikliği ya da kayırmacılığından kaynaklanan ve kader, fıtrat denilerek üstü örtülen ölüm sayısı yaklaşık 55 bin civarındadır. Bu sayıya deprem felaketlerinde hayatını kaybedenler dahil değildir.
Bu kürsüden aylardır bu iktidarın Türk milletine karşı bir kalkışma içinde olduğunu düşünüyorum. Tıpkı devleti şahsi milleti tebaa olarak kişinin yapıtğı gibi. Mesele iktidardakilerin iktidarı kalmak uğruna her şeyi göze almaları tek admaın ömür boyu başkanlığı için 85 milyonu sefalet içinde bırakmaktadır. Ortada bir saray varsa onlara göre saraydan gerisi onlar için bir teferauutur. Onların vatan dedikleri, bayrakları, siyasi namusları saraydır.
Hakkını arayana "ananı al git" diyen, evlatlarının geleceğini soranları azarlayanları, kumpas davalarında savcılığa soyunanlarda, işine gelmediğinde mahkeme kararını tanımayan da bunlardı.
Çok tehlikeli bir oyun oynuyorlar, "milletimizi sokağa çıkarsanız yazarız" diye tehdit ederken, sokağa çıksınlar diye de tahrik ediyorlar. Kos peşindeler. hatırlatırım siyaset tarihi göstermişler kaosu yaratan altında kalır. Öz milletine illet diyenleri uyarıyorum. Büyük Türk milletinin ferasetini unuttunuz. Bunun faturası ağır olacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti kendi milletine meydan okuyanların değil, dünyaya meydan okuyanların kurduğu devletin adıdır. Kanunsuz emirleri reddedin, sonunuza kadar arkanızdayım...
Hukukla bağdaşmayan kararları artık vermeyin, kendi kardeşinizin kanına girmeyin, şeref ve namusunuzu kirletmeyin bu düzenin aracısı olmayı reddedin. Kısaca mesleğinizin namusuna sahip çıkıp sizi yetiştiren bu büyük millete ve cumhuriyete borcunuzu ödeyin. Herkese buradan sesleniyorum. Kanunsuz emirleri uygulayanlar bilsinler ki bir gün hesabını verecekler.
Tekrardan söylüyorum, kanunsuz emirleri uygulamayın, hukuku çiğnemeyin"
Editör: Semir Yapıcı
Tartışmalı değildir. Tartışmasız olarak kanunsuzdur.