"Manda ve Himayecilik Bugünün Saray Zihniyetinde Hortlamıştır"
"Bugün, İstiklal Marşımızın kabulünün 104. yıldönümü. 104 sene önce bugünlerde, bu mecliste "ya istiklal ya ölüm" parolasıyla, varlık yokluk savaşı veriliyordu. Bugün ise, Gazi Meclisimizin yetkileri gasp edilerek, Türkiye açık bir izmihlale, çöküşe sürüklenmektedir. Çünkü o gün Sevr’i hazırlayanlarla, bugün Sevr’e ram olanların işbirliği devam etmektedir. Manda ve himayecilik, bugünün saray zihniyetinde hortlamıştır. Vatanı arazi, milleti ise maraba gören bu zavallı zihniyet için milletin esaretinin bir önemi yoktur.
Milleti fukaralığa mahkum ettiler, yoksulluğu yönetiyorlar. Eğitim sistemini yerle bir ettiler, cehaletten besleniyorlar. Ellerinde yetkiyi zalimce kullanıyorlar, korku dağları yaratıyorlar. Hepsini aşacak gücümüz vardır. Bu ülke, imkanları ve kaynakları yönüyle her zorluğu yenecek imkanlara sahiptir. Yeter ki sorunların üzerine cesaretle gidebilmeye muvaffak olalım.
"Terörist Başından Kurucu Önder Diye Bahsedilebildiği Bir Aşamaya Geldik"
Aziz Milletim! Haftalardır bu kürsüden ve ekranlardan dile getirdiğimiz; Cumhuriyeti yıkmak ve Türkiye’yi Türksüzleştirmek planı devleti yöneten saray sultası ve onun mandacı aklı eliyle adım adım gerçekleştirilmektedir. Yaşadıklarımız, duyduklarımız, verilen fotoğraflar, Bu ihanet sürecinin iletişim kampanyalarıdır. Satılık kalemler, ne idüğü belirsiz sosyal medya hesapları, Okyanus ötesinden hazırlanmış senaryoların uygulanma araçlarıdır. Beştepe-İmralı-Balgat hattında artık şaşıracak bir şey kalmamıştır. Eli kanlı müebbetlik bebek katili, terörist başından kurucu önder diye bahsedilebildiği bir aşamaya geldik.
Daha önce söylediğim gibi, Türkiye böyle bir delirmişlikle ilk defa imtihan edilmektedir. Ve bu aşama içerisinde bir terör devleti doğurtulmaktadır. Bu nesebi gayrı sahih operasyonda, iktidardakiler ortaklarıyla ebelik yarışındadır. Adı SDG, YPG, PYD yahut her ne haltsa onun başındaki, bir zamanlar, Erdoğan’ın bize teslim edin dediği terörist mazlum, yine bir zamanların teröristi şimdi devlet başkanı muamelesi gören kod adı Colani yeni ismiyle El Şara, ikisi beraber iyi hal indirimi almak için kravatlarını takıp anlaşma imzalıyorlar. Anlaşmadan hemen önce ise “ne hikmetse” bu Apo mahdumu, ABD’li komutan ile oturuyor, anlaşmayı imzalamaya da ABD helikopteriyle götürülüyor. Fakat Saray ve onun iç cephesindeki bütün ihanet ortakları büyük bir sevinç içerisindeler. Bu sevince de artık şaşırmıyoruz. Çünkü Cumhur koalisyonu yani ihanetin iç cephesi, sevinç ve tasada Türk milletiyle değil, teröristlerle birlikteler, kalp kalbeler, göz gözeler.
Peki bu “ani gelişen meseleler”, eli çubuklu cast ajans gazetecilerinin haritada gösterdikleri gibi midir? İran’dan Kıbrıs’a kadar bütün sınırlarımızı kat ederek, Doğu Akdeniz’e uzanan çizgide, Türkiye nelerini kaybetmektedir? Söyleyeyim, birincisi ve en önemlisi, Türkiye’nin jeopolitik önemi ve gücü aşındırılmakta, adeta paylaşılmaktadır. Bu yeni paylaşımın ve aşınmanın en büyük, en güncel göstergesi, Türkiye’nin yeni kurulan ticaret yollarından hali hazırda dışlanmasıdır. Irak’ın kuzeyi ve Suriye petrolleri, Türkiye’ye rağmen, Ama gerekirse Türkiye toprakları kullanarak, İsrail kontrolündeki bir Doğu Akdeniz’e akıtılacaktır. Bu süreç içerisinde, Türkiye’nin “yasal ve anayasal” olarak felç edileceği aşamaya gelene kadar da İran çökertme planı yapılacaktır. İşte BOP’un coğrafi olarak en geniş operasyonu olan Suriye süreci Ve orada ortaya çıkan aktörler de bu yüzden tesadüf değildir. Irak, Arap baharı, Libya, Mısır, Suriye, İran… Bu senaryo bir bütündür, son ve en önemli perdesi ise Türkiye olacaktır!
"Suriye’de Olanlar, Türkiye’de Olacakların Ön Gösterimidir"
Suriye’de olanlar, Türkiye’de olacakların bir ön gösterimidir. Çünkü Suriye’de olanlar da Irak’ta olanların bir devam filmidir. 3 ayrı terör devleti senkronize edilmektedir. Türkiye’nin Saray İktidarını koltuğunda tutmak dışındaki çıkarları için büyük bir tarihsel tehlike somutlaşmak, resmileşmek üzeredir. Orada yeni bir teröristan yapılanması ismen, cismen, resmen ya da fiilen, sahip olduğu askeri gücü bir şekilde koruyarak tüzel kişiliğe kavuştuğunda artık sınırdan geçmek için sınır ötesi operasyon değil, savaş tezkeresi çıkartmak zorunda kalacağız.
PKK, Türkiye içerisinde eritilirken, YPG ise Suriye içerisinde kuruculuk kazanmaktadır. Altını çiziyorum! terör örgütleri ve liderleri, takım elbise giydirilerek devlet adamı yapılmakta, terör ise devletleştirilmektedir! “Ömür boyu başkanlık” ihtirasıyla yanıp tutuşan iktidar ve varlığını bu iktidarın varlığına armağan etmiş ortaklarının, Türkiye Cumhuriyetine, Türk Devletine - Türk Milletine karşı giriştikleri kalkışmanın neticesi budur. Ortaklaşan menfaatlerinin kirli masası, Anayasa pazarlığı, af pazarlığı, at pazarlığı bu yüzden yapılmaktadır. İmralı’daki müebbetlik teröristbaşı bu süreçte sadece bir kukladır."
Editör: Betül Gafa
Bugün artık başından beri öyle oldukları ortaya çıkmıştır.