İslamcıların linci sonrasında emekli olarak Avrupa'ya gidene ilahiyatçı Mustafa Öztürk, Medyascope'tan Ruşen Çakır'a yaptığı açıklamada "Din kamusal alana gelir, kamusal taleplerde bulunursa oradan hayır çıkmıyor" dedi.
Almanya'da Goethe Üniversitesi'nde çalıştığını belirten ilahiyatçı Mustafa Öztürk, "Başıma gelecekleri öngörsem bile, söylemek istediklerimi mutlaka söylüyorum. Kaçmadım ben. Bıkmıştım, usanmıştım, bana saldıranlarla artık aynı cümlelerin içinde yer almaktan iğrendiğim için, bana linç kampanyası düzenleyenlerle aynı sözün konusu, aynı ortamın parçası olmaktan çıkmak arzusundan başka bir şey değildi ayrılışım" diye konuştu.
İlahiyatların mantar gibi biter hale geldiğini belirten Mustafa Öztürk, "Kuran kursu hocalığından tuhaf şekillerde ilahiyata, gelişigüzel doktoralar kotarılıp fakültelere mollavari tiplerin girişiyle birlikte ve açılan 100 küsür fakülteyle birlikte öğrenci kalitesinin dibe vurmasıyla, hele hele akademide profesör unvanı taşıyan insanların 'Kuran'a göre şu kavramı, bu kavramı', 'Kuran'da yiyecekler, içecekler', yok 'Kuran'da peygamber aileleri' gibi, bugün akşam önüme koysanız yarın akşam size teslim edebileceğim ciddiyetsiz, boş, lüzumsuz işlerle iştigal eden koca koca unvanlar alan adamlarla ben aynı ortamı paylaşmaktan tiksindiğim için ayrıldım. Bunlarla ilim milim yapılmaz artık" ifadelerini kullandı.
Almanya'da Goethe Üniversitesi'nde çalıştığını belirten ilahiyatçı Mustafa Öztürk, "Başıma gelecekleri öngörsem bile, söylemek istediklerimi mutlaka söylüyorum. Kaçmadım ben. Bıkmıştım, usanmıştım, bana saldıranlarla artık aynı cümlelerin içinde yer almaktan iğrendiğim için, bana linç kampanyası düzenleyenlerle aynı sözün konusu, aynı ortamın parçası olmaktan çıkmak arzusundan başka bir şey değildi ayrılışım" diye konuştu.
İlahiyatların mantar gibi biter hale geldiğini belirten Mustafa Öztürk, "Kuran kursu hocalığından tuhaf şekillerde ilahiyata, gelişigüzel doktoralar kotarılıp fakültelere mollavari tiplerin girişiyle birlikte ve açılan 100 küsür fakülteyle birlikte öğrenci kalitesinin dibe vurmasıyla, hele hele akademide profesör unvanı taşıyan insanların 'Kuran'a göre şu kavramı, bu kavramı', 'Kuran'da yiyecekler, içecekler', yok 'Kuran'da peygamber aileleri' gibi, bugün akşam önüme koysanız yarın akşam size teslim edebileceğim ciddiyetsiz, boş, lüzumsuz işlerle iştigal eden koca koca unvanlar alan adamlarla ben aynı ortamı paylaşmaktan tiksindiğim için ayrıldım. Bunlarla ilim milim yapılmaz artık" ifadelerini kullandı.
"İdeolog Olaran Necip Fazıl, Tarih Analizi Kadir Mısıroğlu, Cumhuriyet'e Bakış Açısından Said-i Nursi ve Rıza Nur"
Dini konularda linç kampanyalarında siyasetin rol oynadığını ve siyasetin zirvesinin tavrının cemaatlere güven ve cesaret aşıladığını belirten Öztürk, linç kampanyalarını yürütenlerin ideolojik konumunu şöyle tarif etti:
"Sembol isimler üzerinden vereyim: Cemaat ve tarikat mensubiyeti itibarıyla Nakşi Halidi, ideolog olarak Necip Fazıl, yakın tarih analizi açısından Kadir Mısıroğlu, Kemalizm ve Cumhuriyet'e bakış açısından Said-i Nursi ve Rıza Nur. Yapının karakteristiği şu: Sağcı, Sünni, muhafazakar. Bu üç özellik simbiyotik bir ilişki içinde. Karakteristiği ise, güce taparlar, gücün yanında saf tutarlar, güçlünün diliyle konuşurlar, güçlü gücünü kaybettiği anda bir çırpıda satarlar. 'Allahları kitapları' güçtür. Tanrı'yla ilişkileri de alacak verecek ilişkisi üzerine kuruludur."
"Sembol isimler üzerinden vereyim: Cemaat ve tarikat mensubiyeti itibarıyla Nakşi Halidi, ideolog olarak Necip Fazıl, yakın tarih analizi açısından Kadir Mısıroğlu, Kemalizm ve Cumhuriyet'e bakış açısından Said-i Nursi ve Rıza Nur. Yapının karakteristiği şu: Sağcı, Sünni, muhafazakar. Bu üç özellik simbiyotik bir ilişki içinde. Karakteristiği ise, güce taparlar, gücün yanında saf tutarlar, güçlünün diliyle konuşurlar, güçlü gücünü kaybettiği anda bir çırpıda satarlar. 'Allahları kitapları' güçtür. Tanrı'yla ilişkileri de alacak verecek ilişkisi üzerine kuruludur."
"Din Kamusal Alana Girerse Hayır Çıkmaz"
Tecrübelerine göre dinin toplum yapısı üzerindeki etkisini değerlendiren Öztürk, "Bireysel olarak yaşanır ve sizin hayatınıza insani, ahlaki olarak faydası dokunur şekilde yaşanırsa ne güzel, ne âlâ. Kamusal alana sıçrar, kamusal taleplerde bulunur, örgütlenir, kurumsal hale gelirse buradan hayır çıkmıyor, huzur da çıkmıyor" diye konuştu.
Ruşen Çakır'ın araya girerek "O zaman net bir laiklik savunuyorsun" demesi üzerine Mustafa Öztürk "E günaydın" yanıtını verdi.
Ruşen Çakır'ın araya girerek "O zaman net bir laiklik savunuyorsun" demesi üzerine Mustafa Öztürk "E günaydın" yanıtını verdi.