NTV'nin sorularını yanıtlayan Özgür Özel, "Seçimden sonra herkesin kendi siyasetini yapabilmesi lazım. Doğal olan bu" dedi. Özel, "Ben siyasi partilerin kendi siyasi kimlikleriyle ve kendilerine oy vermiş seçmenin kendilerine yazdığı mektubu satır satır okumaları ve şekillenmeleri ve ittifaktaki partilerin birbirine benzeşmesinin de ülkeye bir şey kazandırmayacağını görüyorum" ifadelerini kullandı.
Özel, "Biz muhalefete muhalefet etmeyiz, muhalefetle kavga etmeyiz. İttifak ortaklarımızla o saygıyı kaybetmeyiz, temasları sürdürürüz, kritik kararlarda danışırız, ortak karar alınması gerektiği konularda ortak karar alırız" ifadelerini kullandı.
NTV'nin sorularını yanıtlayan Özgür Özel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bu toplantı geleneksel toplantımız. Bu toplantı bir bilgilendirme varsa tanışmayanlar onların birbiri ile tanışmaları, bundan sonraki süreçle ilgili ilk ön bilgilendirmeyi yaptık. Yarın akşam 16.30’da Meclis’teki ilk resmi kapalı grup toplantımıza kadar ki süreçte bir yeni milletvekilinin bilmesi gerekenleri söyledik. Grubumuz 130 milletvekilinden oluşuyor, 65 arkadaşımız önceki dönemden 65’i yeni geldi. Yeni gelen 65’in içinde 3 arkadaşımız geçmiş dönemlerden deneyimli.
Sizi grup başkanı olarak görecek miyiz?
Siyaset böyle bir göreve seçilmeksizin o unvanı anmak doğru olmaz. Ama şu ana kadar partimizdeki genel yönelim, bir başka aday yok. Zaten ben daha öncesinde de iktidarda grup başkanı olmayı tercih etmiştim sayın genel başkanın taleplerimizi sorduğunda. Bakanlık isteyenler milletvekilliğine başvurmuyorlar çünkü. Ama sayın genel başkanımızla birlikte grup başkanlığı yönünde bir ortak irademiz oluşmuştu onu sürdürüyoruz. Ama biz grup başkanlığında da grup başkanvekilliğinde de CHP sandığını koyuyor adaylarını alıyor. Bir başka aday olmazsa, grubumuz takdir ederse o görevi üstleneceğiz.
CHP’de ne olur kurultay öncesinde?
Biz kuvvetler ayrılığını içinde yaşayan bir partiyiz. Biz yasama kanadı olarak partinin yürütmesiyle ilgili işlerde bu çatı altındaki canlı yayınlarda çok fazla o işlere girmiyoruz ama siyasetin gereği, gündem çok sıcak ve parlamento henüz çalışmaya başlamadığı için sınırlarını doğru çizerek bir şeyler söylemek gerekebilir. Sayın Genel Başkan ilk MYK toplantısına geldiğinde bütün MYK üyelerimiz bu teklifte bulunmuşlardı. O erken ve duygusal bir dönem. Tabii ki seçimi kazanmayı bekliyorduk. Yüzde 48’lik bir oy var bunu doğru okumak lazım. Değerlendirmeleri yaparız, bu konuda acele etmeyin şimdi diyerek o gece bunu reddetmişti. Dün MYK toplantımız yapıldı. Arkadaşlarımız toplantının ilk başında sunumlar aldık seçim sonuçlarıyla ilgili. Enteresan ilginç saptamaları konuştuk. Sonra siyasi analizlere geçildi. Toplantının sonunda arkadaşlarımız görevi bıraktıklarını bundan sonraki takdirin genel başkana ait olacağını, bu yaşanan tablodaki hem sorumluluklarını tekrar ettiler hem önerilerini söylediler. Grup başkanvekilleri de değişiyor. Üç grup başkanvekili de aday değiliz dedi. Öyle olunca bir vedalaşma helalleşme oldu. Yarın Parti Meclisi olarak, ondan sonra da grup seçimleri olacak ondan sonra da önümüzdeki yol haritası belirgenleşecek. Genel başkanlık bir siyasi partinin en süt seçilmiş organı. Genel başkanların değerlendirmeleri kişisel olmaktan çok birlikte siyaset yaptıkları arkadaşlarıyla bir araya gelip önce MYK, ardından parti meclisi belki yemin töreninden sonra bir kapalı grup toplantısı milletvekilleri, il başkanları, ama bunu çok da zamana yaymak istemiyor genel başkan. Bir yandan da sonuçları analiz ediyor. Bundan sonrası için CHP’nin yol haritası. Çok geçmeden genel başkan yol haritasını ortaya koyacağını söyledi. Dün alınan kararlardan bir tanesi de CHP’nin olağan kurultay takviminin başlatılmasıydı. Genel başkanlık yarışı olacak mı dediniz, CHP’nin neyinle övünebilirsiniz derseniz, genel kurul salonuna giderken parlamentodaki bütün siyasi partilerin genel başkanları önceden belli olmuş oluyor ama CHP çoklu yarışları yapabilen ve o rakiplerin hain addedilmediği bir siyasi parti.
Millet İttifakı’nı oluşturan sebeplerin teknik olarak ortadan kalktığı" yönünde İyi Parti’den açıklamalar var. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında ben seçimden önce de benzer değerlendirmeler yapmıştım. İttifak dediğiniz mesele seçime dair bir mesele aslında içinde bulunduğumuz sistemin bize dayattığı da şu, sizin ekranlarınız da da referandum sürecinde şunu konuşmuştuk: Bana dediler ki ‘anayasayı değiştirmek isteyenler diyorlar ki artık koalisyon tartışmaları bitecek.’ Ben geçenlerde de paylaştım, dedim ki ‘aksine bitmeyecek. Aksine eskiden çoğunluk sağlanamazsa 40 gün koalisyon konuşuluyor sonra da koalisyon yaşanıyordu. Ama şimdi seçim bitecek ertesi seçimin koalisyonları konuşulacak. Bu sistem yüzünden bir de yerel seçimlere de sirayet etti. Dünyada koalisyonları çok içine sindirmiş ülkeler var ama her gün ittifakların tartışıldığı, her gün iş birliklerin tartışıldığı, o liderin tweet’inden bir şey çıkar mı gibi şey siyasette atipik bir durum. Oysa bunları seçim döneminde bırakıp seçimden sonra herkesin kendi siyasetini yapabilmesi lazım. Doğal olan bu. O yüzden İyi Parti’den gelen açıklamaları rahatsızlık verici açıklamalar olarak değerlendirmiyorum. Bir kısmına katılıyorum. Ben siyasi partilerin kendi siyasi kimlikleriyle ve kendilerine oy vermiş seçmenin kendilerine yazdığı mektubu satır satır okumaları ve şekillenmeleri ve ittifaktaki partilerin birbirine benzeşmesinin de ülkeye bir şey kazandırmayacağını görüyorum.
Biz muhalefete muhalefet etmeyiz, muhalefetle kavga etmeyiz. İttifak ortaklarımızla o saygıyı kaybetmeyiz, temasları sürdürürüz, kritik kararlarda danışırız, ortak karar alınması gerektiği konularda ortak karar alırız."