Kürtçü DEM Parti heyeti, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü.
Bugün ilk olarak Meclis'te EMEP ile görüşen DEM Parti yetkilileri, daha sonra CHP'yi ziyaret etti.
2 saat süren görüşmenin ardından Kürtçü DEM Partililer ve Özgür Özel ortak bir açıklama yaptı.
Özel'in açıklamalarından öne çıkan konu başlıkları şöyle:
"Artık Hiçbir Ana Ağlamayacaksa"
Hepimiz parlamentoda görev yapan milletimizin bizi, seçmenlerimizin bizi gidin, konuşun, dertlerimi, sorunlarımı çözün diye görevlendirdiği kişileriz. Gruplarımız halkın sorunlarını çözmek üzere halktan yetki istediler. Halkın verdiği yetki de bu yöndedir. Parlamento ki konuşulan yerdir. Çatışmalı bir süreç terk edilecekse terör örgütü silahlarını bırakacaksa, kendisini lağvedecekse artık hiçbir ana ağlamayacaksa, şehitler gelmeyecekse, Türk'ün annesi, Kürt'ün annesi ağlamayacaksa, kan duracaksa, yetimler olmayacaksa milletin verdiği görev bu sürece katkı sağlamaktır. Zaten eğer milletvekili olup milletten bu yetkiyi alıp da böyle bir sürece ne olursa olsun karşı olmak demek akan kan ve gözyaşının devam etmesine benim bir çözümüm yok. Ben orada yokum demektir. Biz bu siyasetin insanları değiliz. Biz bu ülkeyi düşman işgalinden kurtaran, Cumhuriyeti kuran, çok partili rejime geçiren ve sürekli demokratikleşme için adımlar atan bir siyasetin mensupları olarak buradan sonra Kürt sorununun ki varlığını hiç inkar etmedik. Bu konuda tarihsel bir tutarlılık ve son derece yapıcı bir tutum içindeyiz. Bu sorunun çözülmesi için gayret sarf edeceğiz. Zemin neresidir? Zemin parlamentodur. Bu konuda geçtiğimiz hafta grup toplantısında da Sayın Numan Kurtulmuş'a inisiyatif alması noktasında bir çağrıda da bulunmuştum."
"Kürt Sorununu İnkar Etmeyen Bir Demokratikleşme Paketi..."
"Ve biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bunun neresindeyiz? Biz Kürt sorununu inkar etmeyen, Kürt sorununu dışlamayan, aksine Kürt sorununu da kapsayan ve çözecek olan bir demokratikleşme paketini üzerinde demokratikleşme paketinin üzerinde çalışıyoruz ve parlamento zeminine davet edildiğimizde parlamentoda bu sorunla ilgili çalışmalar başladığında biz kendi görevimizi yerine getirmiş, milletin bize verdiği görevi yerine getirmiş bir şekilde orada olacağız."
Önümüzdeki süreç içinde kamuoyununda parlamentodaki muhataplarımızdan da paylaşacağız. Bizim hedefimiz Türkiye'nin hem Kürtler hem Türkler, hem Aleviler hem Sünniler, etnik kimliği ya da inancı, mezhebi ne olursa olsun herkes için tam demokrasi, tam özgürlük ve herkesin kendini eşit hissettiği, eşit gördüğü bir toplum. Ve bunun için yapılması gereken yasal düzenlemelerin tamamının yapılması gerekiyor. Burada meseleyi ikiye ayırmak lazım. Bir eksik olan ve yapılması gereken yeni yasal düzenlemeler var muhakkak. İkincisi de mevcut yasaların adil ve demokratik uygulanması var. Kötüye kullanılmaması var. Bununla ilgili adımların kararlılıkla meclis zemininde atılması gerekiyor. Buradan kim karlı çıkacak? Buradan bir bütün olarak Türkiye karlı çıkacak. Bu işi bir siyasi partinin karına, zararına siyasi ikbal hedeflerine birtakım ufak hesaplara alet edersek hepimiz kaybederiz. Daha önce kaybettik mi? Evet kaybettik. 2013-2015 süreci doğru yönetilmediği için ve o süreçte muhalefet dışlandığı için, Cumhuriyet Halk Partisi dışlandığı için bu yüzden de toplumun çok önemli bir kesimi dışlandığı için bu iş başarılı olursa bundan siyasi nemalanan ben olayım diyen kısır anlayış maalesef ve maalesef bu günlere getirdi bizi. Bugünlerde de baştan bir olumsuzlamak istemem ama görünen o ki ülkeyi yöneten iktidar partisi, özellikle Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi'ni, muhalefeti dışlayarak ve onların görüşlerini değersizleştirerek yol alma niyetindeler.
Buradan bir kez daha uyarıyorum ki kaybederiz. Bütün Türkiye kaybeder. Eğer 2013-2015 süreci olması gibi yönetilseydi o günden bugüne akan göz ve kan gözyaşı ve kan akmayacaktı. O gün doğru yönetilseydi sonrasında hendek olayları olmayacaktı. Bu kadar çok yuvaya ateş, evladın, eşin, annenin, babanın yüreğine ateş düşmeyecekti.
O yüzden geçmişte yapılan hatalardan ders almak gerekir. Türkiye Büyük Millet Meclisi dışındaki oluşturulan zeminlerde bir çözüm arayışı doğru bir arayış olmaz. Bunun içinde şeffaf, samimi mecliste ve toplumsal mutabakatı sağlayacak, toplumsal rıza üretecek bir sürecin yürütülmesiyle ilişkili kararlılığımızı ifade ediyorum.
Başlık üzerinde, ana tema üzerinde çalıştığımız, 20'den fazla kanunda daha doğrusu çok sayıda kanunda, 20'den fazla kısımla çalışmalar yaptığımız bir Demokratikleşme Paketi var. Bu paketin hayata geçmesi durumunda Kürt sorununda da çok önemli bir ilerlemenin kaydedileceği, hele hele Türkiye'nin dünyadaki algısı, ekonomisine yapacağı katkılar, şu anda en gerilerde olduğumuz tüm endekslerde bizi çok daha ileriye götürebilecek, Türkiye'yi demokratikleşme üzerinden yeniden bir kalkınma sürecine sokabilecek öneri setimizden kimse mahrum kalmayacak. Ama bunlar reddedilir, yapılmazsa o zaman hem sorunun çözümü mümkün olmayacak.
Çünkü demokratikleşme içermeyen hiçbir çözüm kalıcı olmuyor. Ama Türkiye'de bu işten kimse karlı çıkmayacak. Biz kendi iktidarımıza bunu adreslemeyi ve bu sürece katkı koymamayı da doğru bir yaklaşım olarak görmüyoruz.
Ama biz dışlanırsak süreç baltalanırsa böyle bir mesele bu sorun bu dönemde çözülmezse Adalet ve Kalkınma Partisi tarihe bu sorunu çözmeyi bir kez kez siyasete alet etmiş ama parti çıkarları için ve kişisel çıkarlar için bunu heba etmiş bir siyasi hareket olarak tarihin sayfalarında yerini alır.
Türkiye de önüne bakar. Ama Türkiye'nin önüne bakacağı süreci beklemek yerine bugün ortaya çıkabilecek bu süreci hep birlikte sahiplenmek gerekiyor. Biz bunun için üç önerimiz var. Demokrasi, demokrasi, demokrasi. Bunun dışında bir önerimiz yoktur."
Suriye'deki Alevi Katliamı
Suriye'de yaşanan Alevi katliamına değinen Özgür Özel, şunları söyledi:
"Suriye'deki Alevilere yönelik saldırılarla ilgili 15 kişilik bir heyetle arkadaşlarımız bölgede. Bugün de sınırın sıfır noktasında bir basın açıklaması yapacaklar. Biz de konuyu dikkatle, endişeyle takip ediyoruz. Aylardır bu iktidara Suriye'nin önce askeri, sonra siyasi istikrara kavuşması gerektiğini, bunun için de Suriye'deki tüm grupların; Kürtlerin, Türkmenlerin, Arapların, Dürzilerin, Alevilerin, Sünnilerin birlikte temsil edildikleri bir geçiş hükümeti ve bu birlikte temsil edilecekleri bir anayasa ve seçime dayalı birlikte yönetecekleri bir demokratik Suriye öneriyoruz. Onlar bunu bir aktörler, kravat taktıkları bir aktörle yapmaya çalışıyorlar ve bunun sağlıklı ilerleyeceğini düşünüyorlar. Binin üzerine çıktığı söylenen sivil kayıpların sorumlusu kim? Katliam yaşanıyor. Bunun sorumlusu kim? Aralık ayında büyük bir zafer ilan etmişlerdi. Bu mu sonu, Alevilerin katledilmesi mi, orada meşru muhatap gördüğünüz kişilerin Aleviler katledilirken buna engel olduklarını mı bize? Suriye'de akan her gözyaşından bugünkü rejime tam destek veren ve bu rejimi sanki meşru ve herkesi kapsayan bir geçiş hükümeti yapanlar sorumludur."