Gazeteci Fatih Altaylı’nın sorularını yanıtlayan Özgür Özel, İBB Başkanı İmamoğlu’nun hakkında açılan dava ve cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına ilişkin gündem hakkında konuştu.
Özel, Altaylı’nın “Ekrem Bey aday olamaz” demesi üzerine şunları kaydetti:
“Ondan çok emin olmasın. Öyle bir süreç yürür ki Ekrem Bey aday olur. Ayrıca şu anda çıkacak karar İstinaf kararı, adaylığa engel değil. Yargıtay’ın onay aşamasına kadar öyle bir süreç yürür ki pişman olurlar bu kararı verdiklerine.”
Öte yandan adaylık tartışmalarına ilişkin de konuşan Özel, “Ekrem Bey’i aday yapsak kimsenin diyecek bir şeyi yok. Ama kamuoyu karşılığı açısından bir Mansur Yavaş gerçeği de var.” ifadelerini kullandı.
“Sizin Güneydoğu gezinizde iktidarın bir payı var mı? Size Tayyip Bey veya iktidardan herhangi bir başkası ‘Özgür Bey oraya gidip bir duruma bakın, toparlayın’ dedi mi?” sorusuna şöyle yanıt verdi:
"Ben Güneydoğu gezisine gideceğimi Haziran ayı sonunda duyurdum ve bunu Eylül ayına doğru yapmayı düşünüyordum. Hatta benim niyetim 1 Eylül Barış Günü’nde Diyarbakır’da olmaktı. Ama sonra ayağımı kırdım. Şeyi de düşünmüştüm, önce ya da sonra Demirtaş’a gidip haftayı 7’ye tamamlamak. Sonra da grup toplantımda bir okuma yapmayı, CHP bu meseleye nasıl bakıyor diye. Böyle bir hedefimiz vardı. Ayak kırılınca tabii, Diyarbakır’a gidip kürsüye çökmeden, Mardin’de yer sofrasına oturmadan olmaz. O yüzden erteledik. Çok kış gelmeden yapmaya karar verdik. İlan ettiğimizde daha Devlet Bey'in iki Salı konuşması da yoktu. İlki olunca bizim arkadaşlar ertelesek mi dediler. Bir daha ertelemek için kafamın kırılması lazım dedim. Ben bu geziyi Bahçeli’den çok önce söylemişim. Gidecekken bir gün önce de Bahçeli’nin bu Abdullah Öcalan’a özgürlük ifadeleri çıktı. Gezi daha da bir farklı anlamlandırıldı. Ama sizin sorduğunuz büyük yalan şöyle; milletvekilimiz Umut Akdoğan, televizyon yayınında ona iki ayrı soru soruluyor. Aralarında 20 dakika var. Bu sorulardan birinde ‘Sizce DEM’in el sıkacağından Erdoğan’ın haberi var mıdır?’ Umut Bey'in cevabı şu; ‘Ya sık sık görüşüyorlar, mutlaka şunu demiş olabilir, sen bir git dolaş oraları bir ellerin, sık bakalım ne olacak Türkiye’de.” İkinci soru; ‘Özgür Bey'in Diyarbakır’a gidişi ile ilgili bu kararı nasıl verdi?’ Özgür Bey'in bu kararı nasıl verdi, hedefi ne sorusunu soruş montajla bir internet sitesi Tayyip Beyle sık sık görüşüyorlar, sen bir git bakalım kısmını montaj yaptılar ve bunu yaydılar. En son Türker Ertürk bir daha söyledi bunu. Dostça davranmıyor tuhaf şeyler yapıyor. Ondan önce bilmem kaç derece diye bir internet sitesi bunu yaydı biz de elimizden geldiğinde haberin yalan olduğunu duyurduk. Birçok yerde kalktı arsızlarda duruyor. Ben Tayyip Bey ile CHP Gene Merkezi’ne geldiği günden sonra hiç sohbet etmedim. Yargıtay açılış gününde karşılaştık el sıkıştık, merhaba dedik yani."
Altaylı’nın “yeterince sert muhalefet yapmamakla suçlandığını” hatırlatması üzerine Özel, şunları kaydetti:
“Bunu bana söyleyenler olduğunda, bana bir sert muhalefet tarif et diyorum. Ne yapayım ne yapmayalım. Mesela okullar pis, 973 ilçeye yazı yollayın bu okulları çocuk mahremine saygılı bir şekilde öğretmenlerden kurulu bir kadro ile ziyaret edin sorunu tespit edin velilerle konuşun, okullara destek evrelim, en yakın belediyemizi yönlendirelim, uzak kalana hizmet satın alacağız deyip yollayın. O en can meseleye bu şekilde yaklaşmak mı sert muhalefet? Yoksa 'Ey Tayyip Erdoğan senin evinde altın varaklı tuvaletin varken bu okulların tuvaletinin hali ne' desem mi daha sert? Bence birincisi daha sert muhalefet. Millet rozetlerini bile çıkarmış bazıları okullar rahatsız olmasın diye. CHP eğitim komisyonu gelmiş bakmış etmiş deterjan verelim şunu bunu yapalım diyorlar, birçok müdür gece gelin demiş. Köpük köpük yıkadık o okulları. Çünkü Mansur Bey sayı verince bastılar hemen, 600 bilmem kaç okula bu hizmeti vermeye başlıyoruz dedi, 500’ü vazgeçtik dedi. Siyaset uğruna çocukların sağlığını tehdit altına atıyorlar. Sert muhalefet etkili olan muhalefettir. Esas mesele, yenidoğan ünitelerinde ölen bebekler meselesinde yumuşak muhalefet mi yaptık? Mesele o ama üslup başka bir şey. Ben Meclis’in en sert muhalefet yapan grup başkanvekiliydim. Arkada gittiğimizde de çözüm odaklı DEM ile MHP de kavga ederse arayı ben buldurmaya çalışırdım. Biz aynı masanın etrafında çorba içebilen insanlarız. Şöyle bir sahtekarlık yapmıyorum diye yumuşak muhalefet oluyor. Herkes MHP ile DEM arkada birlikte iftar yaparlar öne çıkınca terörist bunlar, elini sıkan da bilmem nedir falan. Bak nereye geldiler. Ben içeride nasılsam dışarıda aynıyım. Kişisel polemiğe girmiyorum. Bir gerçek var, bana televizyonda gördüğünde kanalı değiştiren adamın dur ya ne diyor demesi lazım. Bu olmadan olmayacak. Ben o sert yap diyenlerin dedikleri sertliğin 5 katını yapabilirim hiç sorun yok ama 5 yıl daha Erdoğan’a katlanmaya hazır olsunlar. Ben Tayyip Erdoğan’ı önümüzdeki seçimde, eğer erken olursa aday olabiliyor YSK kararı yüzünden ya da onun belirleyeceği adayı yenip, Atatürk’ün partisini cumhuriyetin ikinci yüzyılında iktidar yapmak istiyorum.
31 Mart’ta bu yöntemle birinci parti olduk. Doğru adaylarla, doğru yöntemleri kullanarak, kadınlara ve gençlere alan açarak, örgüte hak ettiği kıymeti vererek. 40 yıl sonra ilk kez bu partiye genel başkan geldi, ilçe binalarına giderek. Avşa Adası’ndaki temsilcilik binasına gidip bir çay içmeden ben orada çalışmaya başlamıyorum. 47 yıl sonra birinci parti olduk ve o günden bugüne de anketlerde birinci partiyiz. İkiye düşeriz bire çıkarız bilmem ne ama seçimi kazanma potansiyelindeyiz, potadayız, yüzde 25 cam tavanı tuzla buz ettik. Bunu yaparken de şunu demiştik, Ecevit dünyadaki rüzgârları doğru okuyarak, Türkiye’de seçmene çok doğru şekilde dünyadaki sol rüzgârları tercüme ederek, ortanın solunu kastediyorum, iyi bir kadro hareketiyle, gençlerle, Deniz Baykal’ı 36 yaşında bakan yaparak ve nezaketle partisini iki genel iki yerel seçimden, 10 yılda 4 seçimden birinci parti çıkardı. Ben de bunu yapacağım dedim. İlkini yaptım, ikincisi iktidarı değiştirecek olan seçim. Başaramazsam ertesi gün bırakırım ama dahasını söyleyeyim, başarısız olacağımıza inanmıyorum. Nasıl oluruz biliyor musunuz, bizim hepimizin ortak çıkarlarını bir kenara bırakıp kendimi düşünür, nasılsa bu seçim kazanılacak diye düşünür inanır bu yetkiler bana geçsin der, ya da tarihe geçen cumhurbaşkanı ben olayım Tayyip Erdoğan’ı yenen dersem, kendime yenilirsem o zaman kaybederim. Onun için de cumhurbaşkanı adayı değilim, partiyi iktidara taşımaya adayım.”
Editör: Semir Yapıcı
Yeni bir çözüm sürecinden bahsedilen bir ortamda Ekrem İmamoğlu'nun adaylığından bahsetmek PKK'ya selam göndermektir, doğru aday Mansur Bey'dir, Mansur Bey'in olduğu bir yerde Ekrem İmamoğlu'nun aileden gelen mesleğine de uygun şekilde ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ihtimali konuşulabilir.