Fransa'da 2020'nin Eylül'ünde Charlie Hebdo katliamı davası henüz başlamadan önce, Hazreti Muhammed'e yönelik karikatürlerinin yeniden yayımlanması ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un da bunu ifade özgürlüğü olarak değerlendirip savunmasından beri Pakistan'ı protestolarla birbirine katan Tahrik-i Lebbeyk Pakistan (TLP) adlı İslamcı hareket, istediğini elde etmesinin ardından adeta "lüftedip" taraftarlarına "dur" çağrısı yaptı.
Geçen haftanın başında, söz konusu İslamcı hareketin lideri Saad Rizvi'nin gözaltına alınması üzerine eylemlerdeki şiddet artmış ve bunun neticesinde 4 polis öldürülmüştü. Ardından yasa dışı ilan edilen İslamcı örgüt, otoyolları ve demiryollarını kapatarak büyük şehirlere erişimi engellemişti. Böylece İslamcı örgüt, Fransa'nın İslamabad Büyükelçisi'nin sınır dışı edilmesi talebini kabul ettirerek deyim yerindeyse Pakistan Hükûmetini dize getirmiş oldu.
Başbakan İmran Han, Fransa'nın İslamabad Büyükelçisi’nin sınır dışı edilmesinin Batı’daki İslamofobi’ye karşı bir çözüm olmayacağını ve bunun Fransa'nın tutumunu da değiştirmeyeceğini hatta bilakis Pakistan'ın buna mukabelen ciddî bir bedel ödeyeceğini söylemesine rağmen İslamcı örgüt karşısında geri adım attı.
Önce İçişleri Bakanı Şeyh Raşid Ahmed, TLP ile saatler süren bir görüşmenin ardından hükûmetin, Fransız elçinin Pakistan'dan gönderilmesine ilişkin Mecliste oylanması için bir teklif sunmayı ve TLP destekçilerine yönelik emniyet işlemlerini geri çekmeyi kabul ettiğini, buna karşılık TLP’nin de protestoları durduracağını açıkladı.
Teklifin sunulabilmesi için Meclis, olağanüstü toplandı. Ardından İslamcı örgüt TLP de ülke çapında kışkırttığı Fransa karşıtı protestoların durması için çağrı yaptı.
TLP Sözcüsü Şefik Amini'nin yayımladığı ses kaydında "Ülkenin her neresinde yapılıyorsa protestoların sona erdirilmesini talep ediyoruz" demesine karşın en büyük protestoların düzenlendiği Lahor şehrinde ilk başta İslamcı hareket dağılmadı.
TLP'nin baştaki talepleri arasında örgüt lideri Saad Rizvi ile gözaltındaki yüzlerce örgüt mensubunun serbest bırakılması, harekete getirilen yasağın kaldırılması ve hatta İçişleri Bakanı Ahmed'in görevden alınması da vardı.
Geçen haftadan beri devam eden İslamcılarla güvenlik güçleri arasındaki çatışmalarda 4 polis memuru öldürüldü, 11 polis memuru ise rehin alındı ve çoğu ağır olmak üzere 800'den fazla kişi yaralandı. TLP örgütü de 3 mensubunun öldürüldüğünü öne sürdü.
Başbakan İmran Han, TLP'ye boyun eğmeden önce yaptığı açıklamada, Fransız elçiyi sınır dışı etmeleri hâlinde Pakistan'ın bedel ödeyeceğini, zira ülke ihracatının yarısının AB'ye yapıldığını söylemişti.
TLP geçen yılın sonlarında da başkent İslamabad'a giden yolları kapatarak hükûmete Fransız ürünlerini boykot etmeyi kabul ettirmeyi başarıp ilk protesto dalgasını sonlandırmıştı. Hükûmetin bu zaafından kuvvet bulan İslamcı örgüt, Fransa karşıtı yeni bir protesto dalgası başlatınca hükûmet de buna karşılık örgüt liderini gözaltına alıp hareketi yasaklamıştı. Ancak hükûmet, sonuç itibarıyla bir kere daha İslamcı hareketin şiddetine boyun eğdi.
Reuters'e konuşan yazar-analist Halid Ahmed, hükûmetin, İslamcı militanların taleplerini kabul etmesinin İslamcı cephe için bir zafer anlamına geldiğini belirterek "Hükûmetin pozisyonundan geri adım atarak yaptığı anlaşma, hiçbir kurumun İslamcılar karşısında duramadığını gösteriyor" dedi.
Artık dikkatler hükûmetin çoğunluğu elinde bulundurduğu Meclisteki oylamaya çevrildi.