1878 yılında Kazan'da dünyaya gelen ve geçen yüzyılda Türk dünyasının hem siyasi hem de fikir hayatında önemli izler bırakan Sadri Maksudi Arsal, ne yazık ki Türkiye'de hakkıyla bilinmiyor. Geçen hafta yayıma alınan sadrimaksudi.org sitesi Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türk dünyasının yakın tarihine ilgi duyanlar ve elbette Türk milliyetçileri için oldukça heyecan uyandırıcı bir gelişme oldu.
Çok yönlü bir bilim insanı ve politikacı olan Sadri Maksudi Arsal'a ilişkin birçok belgenin yer aldığı site, Arsal'ın torunu olan Gülnur Üçok tarafından yayıma alındı. Arsal'ın kızı Adila Ayda'nın kızı olan Gülnur Üçok, Sadri Maksudi Arsal'a dair hem Türkiye'de hem de dünyanın çeşitli yerlerinde yayımlanan birçok belgeyi toparlayıp tamamen çevrimiçi ortamda ilgililerin dikkatine sundu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanından sonra bilhassa dil ve tarih alanındaki Türk devrimlerinde imzası bulunan isimlerden olan Arsal'a dair bu önemli çalışmayı yayımlayan Gülnur Üçok, TamgaTürk Yayın Yönetmeni Semir Yapıcı'ya konuştu.
Erişilebilen her eserin dahil edildiği sitede Sadri Maksudi Arsal'ın bugüne kadar hiç görülmemiş resimleri, bilinmeyen eserleri ve tabii ki ilginç belgeler yer alıyor. Ayrıca Gülnur Üçok, Sadri Maksudi Arsal'ın Atatürk Devrimlerine katkılarına ilişkin 7 Aralık 2018’de Kazan’da Ahmethadi Maksudi’nin 150. ve Sadri Maksudi’nin 140. Doğum yıldönümü münasebetiyle yapılan uluslararası konferansın notlarının yayımlandığı Maksudi Kardeşlerin Bilimsel Mirası ve Sosyal Faaliyetleri, Tataristan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi, Kazan 2019 kitabında yer alan yazısını da TamgaTürk'le paylaştı. O yazıyı da bu haberin sonunda okurlarımızla paylaşacağız.
Siteyi açma amacınızı anlatabilir misiniz? Bu konuda ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Sadri Maksudi Arsal’ın eserlerini bulmak sizi zorladı mı?
Kamuya açtığım, herkesle paylaştığım bu Sadri Maksudi Arsal arşiv çalışması, Cumhuriyetin 100. Yılı etkinlikleri çerçevesinde bir proje olarak katkı yapsın istedim. Halil İnalcık’ın dediği gibi Sadri Maksudi “Atatürk’ün, inkılâp devrinde yakınlarından olarak modern Türkiye’nin kültür temellerinin atılmasında başlıca yardımcılarından biri oldu”. Bugünün gençleri onu ne kadar tanıyor? Tanısalar da onun hakkında ne biliyorlar? Sadri Maksudi’yi onlara tanıtmanın bir yolu eserlerini okumalarını sağlamaktı.
Bütün kitaplarına erişmek hiç de kolay olmadı. Bunları toplamak yıllarımı aldı. Son on yılda onlarca kitabından sadece üçü yeniden yayınlandı. Çeşitli basın organlarında çıkan makalelerine ulaşmak bile kolay değildi. Siyasi lider döneminde Rusya’da yapmış olduğu çok önemli konuşmalar var. Tabii Türkiye’de de Tarih Kongrelerindeki konuşmaları, Türk Dil Kurultayında yaptığı konuşma, hatta 1925 yılında Türk Ocaklarında yaptığı konuşmalar. Bunlar bugüne kadar toplanıp tasnif edilmemişti. Onları da dâhil ettik.
Belgenin Türkçesi için tıklayınız.
Sadri Maksudi Arsal ne yazık ki Türkiye’de pek bilinmiyor. Cumhuriyet döneminde ne gibi katkıları oldu? Bilinmeme sebebi nedir?
Belki bilinmeme sebeplerinden biri, çok yönlü bir bilim adamı olmasıdır. Esas mesleğinin hukukçu olmasına karşılık hem çok önemli bir tarihçi, hem lingüistik konusunda otorite, hem olağanüstü bir sosyolog, hem felsefe uzmanı, hem milletvekilliği yapan siyasi bir figür. Onun ilk kez Türk Hukuk Tarihi disiplinini kurarak İslam öncesi Türk tarihi dersleri konusunda yazdığı kitap başlı başına bir başyapıt. Bu kitap aslında çok değerli bir tarih kitabı. Başka alanlarda da bu kadar değerli eserleri olmasa idi belki sadece hukukçu olarak tanınırdı.
Dahası Türkiye’ye gelmeden önceki siyasi mücadelelerinin öyküsü bilinmiyor.
23 Temmuz 1878 yılında Kazan’da dünyaya gelen Sadri Maksudi (o tarihte Nizamettinoğlu Sadretdin Maksudoff) 1925 yılında Ankara’ya gelip Türkiye’ye yerleşinceye kadar çok olaylı bir siyasi mücadele içinde olmuştur. Daha lise çağında başlayan bu mücadelesi, önce Rusya Müslümanlarını Duma’da iki dönem temsil etmesi ile çok büyük bir sorumluluk alması, arkasından bizzat anayasasını yazdığı Milli Medeni Muhtariyet İdaresinin kuruluşundaki rolü ve Meclis başkanlığı ve nihayet İdil-Ural devletini 1919 Paris Barış Konferansı’nda savunmasına kadar sürdü. Bu mücadele, çoğu Türk 30 milyon Müslümanın Ruslarla eşit haklara sahip olabilmeleri için verilen çetin bir mücadele idi. Ama Mart 1920 de Ankara’daki Meclisin Moskova ile dostluk anlaşması yapması ve Mart 1921 de İngilizlerin Sovyetlerle ticaret anlaşması yapmaları artık mücadelesini sürdürmesini imkânsız ve anlamsız hale getirmişti.
O tarihten sonra Sadri Maksudi siyasi mücadeleyi bırakıp kendini tamamen bilime adıyor. 1921 sonbaharından 1925 yılı sonuna kadar bütün vaktini kütüphanelerde geçiriyor.
Sadri Maksudi Arsal’ın Türkiye’ye gelmeden önce Duma üyeliği oldukça dikkat çekici, bu husustaki çalışmalar sitede yer alıyor mu?
Bir kısmı yer alıyor. Zaten Adile Ayda’nın yazdığı hayat hikâyesinde yeterince ayrıntılı olarak verilmiş.
Rusça bilmediğim için çok üzerinde duramadım ama halen Duma’daki bütün konuşmalarını toplayan, Yıldız gazetesinde çıkan haberleri ve makalelerini toplayan akademisyenler var.
İdil-Ural Devlet Başkanlığı ve sonrasına ilişkin sitede yer alan çalışmalar var mı?
Henüz olması gerekenlerin hepsi yok. Özellikle Rusya’dan Finlandiya’ya kaçıp Fransa’ya vardıktan sonraki mücadelesi eklenecek. Bu dönemi Adile Ayda’nın kitabından okuyabilirsiniz. Sadri Maksudi’nin Paris’te yazıp verdiği savunmalar (memorandum halinde) hem o kitapta var hem ana sayfanın belgeler bölümünde.
Sadri Maksudi Arsal’a ilişkin yabancı basında yer alan pek çok materyali topladığınızı görüyoruz, Türk basınında kendi yazıları dışında nasıl yer alıyor?
“Hakkında yazılanlar” bölümündeki makaleler ağırlıklı olarak Türk basınında yayınlanmış yazılar. Ancak onun döneminin bilim adamları ve yazarları vefat ettikçe hakkında yazılar çok seyrekleşti. Bu konuda ablam Gönül Pultar dedemizin adını yaşatmak için büyük bir uğraş verdi. Son 20 yıldır pek çok yazı kaleme aldı ve toplantılar düzenledi.
Site adeta bir hazine gibi, elbette her bölüm ayrı değerli ancak sizin mutlaka bakılmalı, öğrenilmeli dediğiniz bir bölüm var mı?
Sadri Maksudi Arsal’ı hiç bilmeyenlere önce Adile Ayda’nın kitabındaki fotoğraflara bakmalarını sonra Atatürk Ansiklopedisindeki biyografisini okumalarını tavsiye ederim. Ana sayfada bulunan Teokratik Devlet – Laik Devlet ve Demokrasi Dersleri son derece güncel konuları işliyor. Mutlaka bakılmalı derim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuasının 2017 yılında yayınladığı Ord. Prof. Sadri Maksudi Arsal’a Armağan Kitap da çok önemli yazılar içeriyor.
Sadri Maksudi Arsal’ı bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Onunla çok hatıram yok. Öldüğünde 11 yaşımda idim. Hep odasına kapanıp okur, yazı yazardı. Ama aile sofrasında muhakkak birlikte olurduk. Ben elli yaşımdan sonra dedemi araştırmaya başladım. Gördüm ki Sadri Maksudi bizlere muazzam bir ilmi/fikri/entelektüel miras bırakmış. O miras arkeolojik eser gibi pek çok yerde gömülü idi. Pek çok yerde derken eserleri ve hakkında yazılanlar gerçekten de ve halen çok geniş bir coğrafi alana yayılmış durumda. Bu veriler gün ışığına çıktıkça onun ne denli sıradışı bir yaşamı olduğu daha da açıklığa kavuştu.
1925 yılında Atatürk’ün daveti üzerine Türkiye’ye gelişinden sonraki 32 yıl içinde Atatürk’ün reformlarına yaptığı katkılarda şüphesiz o güne kadar gördüğü ve yaşadığı kültürel ve siyasi deneyimlerin çok önemli bir rolü olmuştur. Türkiye'ye bir üniversite profesörü olarak geldiğinde 47 yaşında, Osmanlıca, Rusça, Latince, Fransızca, İngilizce, Almanca ve Arapça dillerine vakıf, Çin, Rus, Bizans, İran ve İslamiyet öncesi Türk topluluklarına ait kaynakları kullanan bir bilim adamı idi. Bir bakıma Türk topluluğu açısında önemli bir foreign direct investment transferi idi.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Hala onunla ilgili ortaya çıkarılacak pek çok bilgi ve belge var. Bu belgelerin zamanın siyasi ve toplumsal ortamına göre değerlendirilmeleri gerekiyor. Gençlerin bu konulara ilgi göstermelerini ve alanda araştırma yapmalarını çok isterim.
Sadri Maksudi Arsal'ın cenaze töreni
Sadri Maksudi Arsal Kimdir?
23 Temmuz 1878'de Rus işgali altındaki Tataristan'ın başkenti Kazan'a yakın bir köy olan Taşsu köyünde dünyaya gelen Sadri Maksudi Arsal, geçen yüzyılda Türk dünyasında devlet adamı, hukukçu, akademisyen ve politikacı olarak büyük izler bıraktı. Resmi adı olan Sadrettin Nizamettinoviç olan adını ismini Türkiye’de bulunduğu sırada soyadı kanunu çıkınca Sadri Maksudi Arsal olarak değiştirdi.
Köyün imamı Nizameddin Maksudi’nin oğlu olan Sadri Maksudi, ilkokul eğitimini köyünde bulunan okulda aldıktan sonra sonra ileriki dönemlerde ünlü bir pedagog olacak olan ağabeyi Ahmet Hâdi Maksudi’nin öğretmen olarak görev yaptığı Allâmiye Medresesi’nde eğitimine devam etti. Burada Arapça ve dini ilimler öğrenen Sadri Maksudi, Kazan’da geçirdiği yıllarda İstanbul’dan gelen çocuk romanlarını okuyarak Osmanlı Türkçesi öğrendi ve o yıllarda bu romanlardan biri olan Robinson Crusoe adlı romanı Osmanlı Türkçesinden Kazan Türkçesine çevirdi.
1895 yılında Bahçesaray’da bulunan Zincirli Medrese’de ders vermesi için davet edilen ağabeyi ile birlikte Bahçesaray’a giden Sadri Maksudi, eğitimine burada devam etti. Burada Rusça öğrenen Sadri Maksudi, aynı medresede öğretmenlik yapan ve Maksudi’nin ileride ‘manevi babam’ olarak takdim edeceği ve Türk dünyasının en büyük isimlerinden birisi olan İsmail Gaspıralı ile tanıştı. 1897 yılında Rus Öğretmen Okulu’na kaydolan Sadri Maksudi, bu okulda Kazan Tatarlarının bağımsızlığına kendini adamış olan Ayaz İshaki ile de yakın arkadaşlık kurdu. Arsal'ın ilk hikaye denemeleri öğretmen okuluna devam ettiği yıllarda yayımlandı. "Tatarcanın milli bir edebiyat haline gelmesine katkı sunmak" için yazdığını belirtti Maişet adlı romanını 1900 yılında Kazan’da yayımladı.
Öğretmen okulundan mezun olan Sadri Maksudi, Fransızca ve Latince eğitimini tamamlamasının ardından 1902 yılında yüksek tahsil yapmak için Paris’teki Sorbonne Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne gitti. Burada Yusuf Akçura ve Yahya Kemal ile tanışan Sadri Maksudi, aynı zamanda Edebiyat Fakültesi, Collège de France gibi yerlerde de tarih ve sosyoloji dersleriyle bazı konferansları takip etti.
Tataristan’a geri dönen Sadri Maksudi 1906 yılında mezun olup Tataristan'a geri döndü. Bu sırada Rus çarı meşruti bir idare kurmaya mecbur bırakılarak ilk defa Duma (parlamento) toplanmıştı. İlk Duma’nın kısa bir süre içinde dağılmasıyla II. Duma’ya Kazan’dan üye seçilen Sadri Maksudi, II. Duma’nın da dağılmasıyla III. Duma’ya üye seçilmiştir. Burada Kuzey Türklerinin sorunlarını ve Ruslaştırma aleyhindeki düşüncelerini sürekli dile getiren Sadri Maksudi, Türk-Müslüman vekillerin fahri lideri konumuna ulaşarak Başkanlık Divanı üyeliğine seçildi. Sadri Maksudi, 1909 yılında İngiltere’ye giden heyete seçilmiş ve burada yaptığı gözlemleri Kazan’a döndüğünde İngiltere’ye Seyahat adıyla kitap olarak yayımladı.
Sadri Maksudi, 1913 yılında avukatlık yapmaya başladı. 1917 yılındaki Rus İhtilali’nden sonra Rusya Müslümanları Kurultayı’nda “Milli-Medeni Muhtariyet” projesini kabul ettirmiştir. “İç Rusya ve Sibirya Milli-Medeni Türk-Tatar Muhtariyeti Anayasası” hazırlayarak Kazan bölgesinde muhtar Türk devletinin kurulmasında önemli rol oynadı. Kurulan bu özerk devletin hem Millet Meclisi Başkanı hem de Milli İdare Başkanı seçilerek İdil-Ural Devleti’nin ilk cumhurbaşkanı oldu. Rus emperyalizminin yeni kabuğu olarak yayılan Bolşevizm, İdil-Ural Devleti'ni de işgal etti.
Sadri Maksudi, Bolşevik Rus emperyalizmi daha da yayılmaya başlayınca Finlandiya üzerinden Paris’e gitti. Burada Sorbonne’a bağlı bir enstitüde akademik faaliyetlerine devam eden Sadri Maksudi, I. Dünya Savaşı sonucu Paris’te toplanan Paris Barış Konferansı’nda Rusya Avrupası Müslümanlarının talebine dair bir muhtıra verdi. Sorbonne Üniversitesi’ne bağlı Slav Kavimleri Araştırma Enstitüsü’nde serbest ders açtırarak Türk-Tatar kavimleri ve Türkistan ile ilgili dersler verdi. 1922 yılında politikayı bırakarak ailesiyle birlikte Berlin’e yerleşen Sadri Maksudi burada akademik çalışmalarına yöneldi. 1924 yılında ise Türk Ocakları’nın daveti üzerine Türkiye’de bir dizi konferanslar verdi. Bu ziyaretleri sırasında Atatürk ile tanıştı.
1925 yılında Maarif Vekili Hamdullah Suphi tarafından Türkiye’ye davet edildi. Daveti kabul eden Sadri Maksudi, Ankara’ya yerleşerek önce Telif ve Tercüme Heyeti üyeliğine ardından da Ankara Adliye Hukuk Mektebi’ne profesör olarak seçildi. Sadri Maksudi bundan sonra Türk devrimlerine katkı vermeye başladı.
Daha sonra adı Hukuk Fakültesi olan Adliye Hukuk Mektebi’nde uzun yıllar görev yaparak umumi hukuk tarihi, Türk hukuk tarihi ve hukuk felsefesi dersleri okutan Arsal, Türk Ocakları’nın 1930 yılında yapılan kurultayında yalnızca tarihle uğraşacak bir tarih encümeni ve tarih akademisi kurulması gereğini şiddetle savundu. Atatürk'ün manevi kızı Afet İnan’ın da bu görüşü desteklemesiyle bugünkü Türk Tarih Kurumu’nun temeli olan Türk Tarihini Tetkik Cemiyeti faaliyete başladı. Yine aynı yıl Türk Dili İçin adlı bir eser yayımlayarak Türk dili hakkındaki görüşlerini ortaya koydu. Osmanlı devrinden kalma yazı dilinin düzeltilerek yabancı kelimelerden ayıklanmasını ve Türkçe kelime köklerinden yeni bir edebî-ilmî dil meydana getirilmesi fikrini savunduğu eserini Mustafa Kemal’e sunmuştur. Mustafa Kemal, bu kitaba bir de önsöz yazdı.
1930-1934 arası Şebinkarahisar, 1934-1938 arası ise Giresun milletvekilliği yapan Sadri Maksudi, 1939’da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarih profesörlüğüne, 1941’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi hukuk tarihi ve felsefesi profesörlüğüne, 1944’te de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi hukuk tarihi ve felsefesi ordinaryüs profesörlüğüne getirildi. Hukukun Umumi Esasları (1937), Hukuk Tarihi Dersleri (1938), Umumi Hukuk Tarihi (1941), Hukuk Felsefesi Tarihi (1946) ve Türk Tarihi ve Hukuk (1947) isimli eserleri ile Türkiye’deki hukuk eğitimine ciddi katkılarda bulundu. 1950’de Demokrat Parti’den Ankara milletvekili seçilen Sadri Maksudi, Türkiye adına Avrupa Konseyi çalışmalarında boy gösterdi. Arsal, 1954 yılında siyasi hayatını sonlandırarak akademik çalışmalarına önem verdi.
Türk tarihinin yalnızca muharebeler üzerinden değil sosyolojik açıdan da değerlendirilmesi gerektiğine inanan Sadri Maksudi, Milliyet Duygusunun Sosyolojik Esasları adlı bir eser yayınlayarak bir milliyetçilik kuramı ortaya koymaya çalıştı ve milliyet hakkındaki fikirleriyle bugünkü medenî milletlerde milliyetçiliğin dayandığı esasları anlattı.
Sadri Maksudi Arsal’ın 1911 yılında evlendiği Kamile Rami ile birlikteliğinden Adile ve Naile isminde iki kız çocuğu dünyaya geldi. 20 Şubat 1957 yılında İstanbul’da hayata gözlerini yuman Sadri Maksudi’nin naaşı İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Kızı Adile Ayda tarafından 1991 yılında Maksudi Arsal adlı bir biyografisi yayımlandı. Söz konusu biyografiye Adile Ayda'nın kızı Gülnur Üçok tarafından yapılan bazı eklemelerle sadrimaksudi.org sitesinden ulaşılabiliyor.