Aydın’ın Efeler İlçesi’nde bulunan Devrim Şehidi Kubilay’ın büstüne önceki gün kimliği belirsiz kişi ya da kişiler tarafından saldırı düzenlendi. Saldırıda büstün oturduğu kaide parçalandı.
Olayın ardından açıklama yapan Efeler Belediye Başkanı Anıl Yetişkin, saldırıya tepki gösterdi:
“Cumhuriyet kahramanımız Mustafa Fehmi Kubilay’ın hatırasına yapılan bu çirkin saldırı, yalnızca bir anıta değil; Cumhuriyetimizin değerlerine ve tarihimize yapılmıştır. Sorumluların tespit edilmesi için derhal hukuki süreci başlatacağız. Efeler halkı olarak değerlerimize sahip çıkmaya devam edeceğiz ve bu tür eylemlere asla geçit vermeyeceğiz”
Başkan Yetişkin, anıtın onarımının en kısa sürede yapılacağını belirterek, “Şehidimizin anısına yaptırılan bu büst, Cumhuriyetin aydınlık yüzü ve şehitlerimizin kahramanlık mirasını simgelemeye devam edecek. Efeler Belediyesi olarak bu tür provokatif saldırıların karşısında kararlılıkla durmaya devam edeceğiz” dedi.
Devrim Şehidi Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay Kimdir?
23 Aralık 1930 sabahı Menemen'de silahlı altı kişi, bir camiden aldıkları yeşil sancağı sabah namazından sonra ilçe meydanına dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya ve şeriatçı-mürteci bir ayaklanma çıkartmaya çalıştılar.
Sarıklı ve cübbeli bu kişilerin, Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim Hoca tarafından yönlendirildiği iddia edilir.
İlk şeriatçı teröristler arasında, Giritli Derviş Mehmet, Şamlı Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Küçük Hasan vardı. Derviş Mehmet cemaate kendini sözde mehdi olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini iddia etti. Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söyledi.
Şeriatçı teröristler meydana diktikleri ve şeriat sancağı olarak adlandırdıkları yeşil bayrağın çevresinde dönmeye, tekbir getirmeye ve zikretmeye başladılar. "Şapka giyen kafirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir." diye bağırarak bir isyan başlattılar.
Yüzbaşı Fahri Bey, olaya müdahale etmek üzere gelip isyancılara dağılmalarını söyledi, ancak isyancılar bu çağrıya uymayacaklarını belirttiler. Yüzbaşı Fahri Bey, durumu 43. Piyade Alayına bildirdi ve alay komutanı Kubilay'ı olay yerine gönderdi.
Kubilay diğer askerlerin yanından ayrılarak tek başına teröristlerin arasına girdi ve teslim olmaya ikna etmeye çalıştı. Şeriatçı teröristlerden birisinin ateş etmesiyle Kubilay yaralandı, bunu gören askerler tarafından savunma amaçlı olarak ateş açıldı. Ancak tüfeklerde öldürücü etkisi olmayan manevra fişekleri olduğundan dolayı Derviş Mehmet hasar almadı ve 'Bana kurşun işlemiyor' diye bağırarak halkı kutsal bir vazifesi olduğuna ikna etmeye çalıştı.
Kubilay yaralı halde uzaklaşarak cami avlusuna sığındı ancak Derviş Mehmet ve arkadaşları peşinden geldiler. Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve Kubilay'ın başını bedeninden ayırarak şehit etti.
Bir görgü tanığının ifadesine göre şeriatçı teröristlerin elebaşı Derviş Mehmet, Kubilay'ın başını kestikten sonra akan kanını avuçlarıyla içmiştir. Kesik başı yeşil bayrağın sopasına dikmeye çalıştılar ancak başaramadılar. Bunun üzerine kesik başı bayrağın sopasına iple bağladılar.
Mahalle bekçisi Hasan, olayı fark ettikten sonra hızla evine doğru koşmuş ve tabancasını alıp yüksek bir noktaya çıkmıştır. Hasan, saldırganlara karşı ateş açarak iki saldırganı yaralamıştır ancak, kendisi de bu çatışmada şehit olmuştur. Aynı zamanda, bekçi Şevki de saldırganlar tarafından şehit edilmiştir.
Olayların yetişen takviye birlikler tarafından bastırılmasından sonra Büyük Türk Başbuğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk 28 Aralık 1930'da orduya gönderdiği başsağlığı telgrafında, "mürtecilerin gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkâr bulunmalarının bütün cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadise" olduğunu belirtti.
Olaydan sonra 31 Aralık 1930 günü Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir'in merkez ilçelerinde 1 Ocak 1931'den itibaren 1 ay süre ile Fahrettin Altay komutasında sıkıyönetim ilan edildi ve 1. Kolordu Komutan Vekili General Mustafa Muğlalı başkanlığında bir Divanıharp kuruldu.
7 Ocak 1931'de İzmir'de Mustafa Kemal Paşa başkanlığında bir toplantı yapıldı. Olaya doğrudan veya dolaylı katılan 105 sanık; anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak ve azmettirme; Derviş Mehmet'in mehdilik iddiasıyla harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında hükûmete haber vermeme veya tekkelerin tarikat ayini icra ettikleri suçlamalarıyla 15 Ocak 1931'den itibaren Divanıharp'te yargılanmaya başlandı.
24 Ocak 1931 günü iddianame okundu ve 29 Ocak'ta mahkeme 36 (ölmüş olan bir sanık ile birlikte 37) kişinin idama mahkûm edilmesine, 40 kişinin sorumsuzluğu nedeniyle salıverilmesine, 27 sanığın beraatine, 41 kişiye çeşitli hapis cezaları verilmesine hükmetti ve karar Meclis'in onayına sunuldu. İdam hükümlülerinin altısı küçük yaşta olduğundan cezaları ağır hapse çevrildi. TBMM Adalet Divanı ayrıca iki idamlığın cezasını iki yıl hapse çevirmiştir.
Diğer 28 idam mahkûmu, 3 Şubat 1931 gecesi Menemen'de idam edildi. Bazıları Kubilay'ın başının kesildiği yerde asıldı. Mahkûmlardan biri idam sehpasının önünden kaçtı. İki hafta sonra yakalandı ve ertesi gün idam edildi.
Menemen Olayı, zamanın Nakşibendi örgütünün elebaşı Şeyh Esat ve yandaşları tarafından planlanmış ve Menemen'de uygulamaya konulmuştur. Olaylar Menemen'de yaşandığı için genellikle Menemen Olayı olarak anılmaktadır.
Şeriatçı teröristlerin şehit ettiği Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay, "Devrim Şehidi" ilan edildi.
Editör: Semir Yapıcı