Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş cinayeti davası kapsamında tutuklu 22 sanığın Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Sincan Kapalı Ceza İnfaz Kampüsü’nde yargılanması sürüyor.
Davanın ilk duruşmalarında tüm sanıklar, şikâyetçiler ve avukatlar ifadelerini verdi. Bugünkü duruşmada tanıklar dinlenecek.
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, dünkü duruşmanın sonunda mahkeme başkanı ile tartışması nedeniyle duruşma salonundan çıkarılmıştı. Tanal, bugünkü duruşmaya da katıldı. Mahkeme başkanı; duruşma başlamadan 3. duruşmada yaptığı “siyasilerden itiraz gelirse davaya siyasi müdahale sayılıp dışarı çıkarılacaktır” uyarısına atıf yaparak, Tanal’ı dışarı çıkardı.
Duruşmada dinlenen ilk tanık motokurye Yusuf Mert, ifade verdi. Mert, siparişe giderken sanık Eray Özyağcı ve Vedat Balkaya’ya denk geldiğini belirterek, “Onlarda da motor vardı. Süren kişide kask vardı ancak yolcuda kask yoktu. Plakada 35 E yazıyordu diğer kısmı bantlıydı. Daha sonra Konya yoluna çıktılar. Silah sesi duymadım” dedi.
Tanık Yavuz Süleymanoğlu ise ifadesinde, Aytaş Ataç’ı tanıdığını söyleyerek, Ataç’ın işlettiği dükkana müşteri olarak gittiğini söyledi. Sinan Ateş’in öldürüldüğü gün orada bulunduğunu söyleyen Süleymanoğlu, "Bana Sinan Ateş’in öldürüldüğünü söylediler. Adını ilk defa duydum. Aytaç, Tolgahan Demirbaşı aradı. Sonrasında bulunduğumuz mekandan beş gibi çıktık" dedi. Aytaç Ataç’ın avukatı, Süleymanoğlu’na çiftliğine gidip gitmediğini, çiftlikten haberi olup olmadığını sordu. Süleymanoğlu, "Oradan yumurta alıyordum. Orada mangal yapmışlığımız da var. Biz oradayken gelip giden tanımadığım arkadaşlar da oluyordu" diye konuştu.
Süleymanoğlu’ndan sonra dinlenen Tanık Gönül Ergin ise duruşmaya SEGBİS ile bağlandı. Ergin, sanıklarla herhangi bir akrabalık ilişkisinin olmadığını söyledi. Ergin, olaya ilişkin şu bilgileri verdi:
“Biz o gün doktor randevum vardı. Doktordan çıktım. Arabama bindim ve tam u dönüşü yaparken, silah sesi duydum. Sonra tekrar silah sesi duydum. Ben vurulma anını görmedim ama silah sesini duyunca etrafıma bakındım. Bakınırken, sol elinde ucu uzun silahla koşarak gelen, kafasında herhangi bir bere olmayan kişiyi gördüm. Bu kişi daha sonrasında kasklı birinin arkasına binerek hareket etti. Sonrasında 112’yi aradım. ‘Silahlı birini gördüm, koşarak motora bindi’ dedim. Daha sonrasında arabamdan motorun resmini çektim. Olay yerine gidip, komiserin birine telefonumdaki resimleri gönderdim. Ben sadece silahlı bir kişinin motora binip kaçtığını gördüm. Planın son üç rakamının bantla kapatıldığını gördüm. Silah koşarken elindeydi.”
Tanık Ahmet Keçik ise ifadesinde cinayete ilişkin, “Ben rahmetliyi Ülkü Ocakları Başkanlığı döneminde ve akademisyenken tanıdım. Birlikte cuma namazına gittik. Namazda ben, Selman ağabey ve rahmetli vardı. Giderken de dönerken de yaya gittik, aynı istikameti kullandık. Dönüşte bir lokanta vardı onun orada saldırıya uğradık. Aniden karşımıza çıktı ve ateş etmeye başladı. Çok seri bir şekilde ateş edildi. Doğrudan Sinan Ateş’i hedef aldı. Silahı gövdesine doğru nişan aldı. Daha sonrasında ben bir aracın arkasına saklandım. Sinan Ateş’in camiye giderken silah taşıdığını görmedim. Sonrasında kendimi savunma ihtiyacı hissettim" dedi.
Kendisine ait bir silahının olmadığını ve ilk yardım bilgisinin olmadığını söyleyen Keçik, Sinan Ateş’i kastederek, "Biz kendisine hiç ‘reis’ kelimesini kullanmazdık" dedi. Silah sesleri esnasında kaçtığını ve Selman Bozkurt’u görmediğini belirten Keçik, "Aracın arkasına saklandıktan şahıs sürekli rahmetliye ateş ediyordu. Yerde yatarken belindeki silahı gördüm, onu aldım. Rahmetlinin silah sahibi olduğunu biliyordum ama o gün yanında olup olmadığını bilmiyordum. Rahmetlinin belindeki silahı gördüm ve kendimi savunma ihtiyacı duydum. Ateş eden şahsı hedef almadan ateş ettim. Kaçtığını gördükten sonra rahmetliyi kontrol ettim, tepki vermiyordu. Daha sonra Selman’a baktım o da yaralıydı. Hem benim hem onun elinde silah vardı. Orada insanlar bize yardım etmek için geliyordu. Rahmetli çok kan kaybediyordu. Daha sonra polisi aradım. Yaralarını bastırarak tampon yaptım ve ambulansın gelmesini bekledim” diye konuştu.
Tanık Gökhan Türkmen ise verdiği ifadesinde "Ben şahsın vefat ettiğini haber sitelerinden öğrendim. Onun haricinde konuyla alakalı bir bilgim yok" dedi. Alper Atay’ı beş yıldır tanıdığını ve Sancaktepe’de bulunan otelinde futbolcuların konaklaması için yönlendirme yaptığını söyledi. Türkmen, Çep’i ise tanımadığını söyledi. Türkmen, Alper Atay ile olan görüşmesine ilişkin şunları söyledi:
“Alper beni görüntülü aradı. Otoparkçılarla arasında bir problem olduğunu ve karakolluk olduğunu söyledi. Benden oda talebi de oldu. Odayı kimin için istediğini bilmiyorum. Oteldeki doluluğun yüksek olduğunu ve sadece otoparkçıların kaldığı odayı verebileceğimi söyledim. Alper’in odada kalıp kalmadığını bilmiyorum. Odada kiminle kalacağına dair bilgi vermedi ama yanında bir arkadaşı vardı. 31 Aralık gecesi, ben şehir dışındayken otelden aranıp, otelin otoparkında bir kavganın olduğu söylendi. Alper benden odayı kimin ve ne için talep ettiğini bilmiyorum. Otoparkçıların kaldığı odayı müşterilere verip, vermediğimizi hatırlamıyorum. Daha önceki ifademde yanılmş olabilirim."
Mahkeme başkanı, Türkmen’den salonda bulunan sanık Caner Günay’ı teşhis etmesi istedi. Günay, kürsüye gelerek SEGBİS ile bağlanan Türkmen’e gösterildi. Türkmen, otelde gördüğü kişinin Günay olmadığını söyledi.
Mahkemede tüm tanıkların dinlemesinin ardından, duruşmaya 14.00'e kadar ara verildi. Mahkemenin ara kararı açıklaması bekleniyor.
Ara Karar Verildi
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş'in öldürülmesine ilişkin 22 tutuklu sanığın yargılandığı davanın beşinci gün duruşmasında ara karar açıklandı. Mahkeme, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Aytaç Ataç, Caner Günay, Umut Ersoy, Alper Atay, Mehmet Yüce, Erdem Karadeniz, Osman Bayraktar ve Ufuk Köktürk'ün tutuklulukta geçirdikleri süre değerlendirilerek yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol tedbirlerinin uygulanması suretiyle tahliyelerine karar verdi.
Sanık Tolgahan Demirbaş'ın MHP milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde yakalanıp yakalanmadığının tespiti için eski Organize Suçlarla Şube Müdürü Kerem Gökay Öner'in tanık olarak dinlenilmesi talebi reddedildi. "Telefon şifremi unuttum" diyen sanıklar MHP'li avukat Serdar Öktem ve eski Cinayet Büro Amiri Mustafa Ensar Aykal'ın telefon şifrelerinin adli yardım suretiyle ABD'den istenmesi talebinin kabulü ve bu hususta Adalet Bakanlığı'na müzekkere yazılmasına karar verildi.
Dava 19 Temmuz'a ertelendi.