Cumhuriyet yazarı Murat Ağırel, “Sahte kanser ilacı, sahte raporlar ve sis bulutları” isimli yazısında, Türkiye’de kan kanserinin son aşamasında kullanılan, "İclusig" adlı ilacın sahte çıktığını belirtti.
Ağırel'in aktardığına göre, Türkiye'de ilacın incelemesine ilişkin ilk analiz raporunun sahte olduğu ortaya çıktı.
İlacın direnç artırıcı etken madde yerine ağrı kesici içerdiği raporlarla saptandı ve ilacı tedarik eden firmalarla ilgili müfettiş soruşturması yapıldı. 17 Ekim 2019'da tüm müfettiş raporlarının savcılığa iletildiği halde şu ana kadar ne işlem yapıldığı bilinmiyor.
Murat Ağırel, şunları yazdı:
"Firma yetkilileri, 14 Aralık 2018'de konu ile ilgili bu sefer resmi başvuru yapıyor.
SGK ise verdiği yanıtta, 'Biz, Sağlık Bakanlığı laboratuvarında analiz yapacağız. İlaçları karantinaya aldık' diyor. Firma da, 'ilaçları verin biz analiz yapalım size' diyor.
Ancak kurum ilaçları vermiyor.
Bu sırada ilaçlar ile ilgili yurtdışında da gelişmeler yaşanmaya başlıyor. Türkiye’de faaliyette olan Kuzey Pharma adlı bir firma, İsviçre’de ruhsatlı olan ecza deposuna bahse konu ilacı satmaya çalışıyor.
Firma, ilaç hakkındaki şüpheli işlemleri bildiği için alımı yapmıyor, durumu, İsviçre İlaç Denetleme Kurumu SWISSMEDIC’e bildiriyor.
30 Kasım 2018’de ise yine Türkiye’de faaliyette olan ELITE Ecza Deposu adlı firma, İsviçre’deki FARMA MONDO adlı firmaya altı kutu sahte ilacı satıyor.
İsviçre’deki firma satın aldığı ilacın bir kutusunu Arjantin’e satıyor. İlaç hakkında şikâyet oluşunca ürünü geri çağırıyor. Bunun üzerine SWISSMEDIC ilaçlara el koyuyor ve analizini yapıyor.
İşte her şey burada anlaşılıyor...
DEDEKTİF GİBİ ÇALIŞTI
SWISSMEDIC yaptığı analizinde ilacın etken maddesi PONATINIB içermesi gerekirken sadece PARASETAMOL içerdiğini tespit ediyor.
Yani kanserle mücadelede kullanılan direnç artırıcı ilaç aslında basit bir ağrı kesici çıkıyor.
TAKEDA, durumu, Türk yetkili makamlarına bildiriyor. Ayrıca SWISSMEDIC, 10 Ocak 2019 tarihinde Sağlık Bakanlığı’nı da bilgilendiriyor. Tüm bilgi ve belgeleri de bakanlığa ulaştırıyor.
SWISSMEDIC aynı zamanda durumu WHO-Dünya Sağlık Örgütü’ne de bildiriyor. Dünya Sağlık Örgütü sahte ilaç raporunu 31 Ocak 2019 tarihinde tüm üye ülkelere bildiriyor ve ürün hakkında, 'acil global uyarı' yayımlıyor.
TAKEDA dedektif gibi çalışıyor.
Türkiye’deki bu ilacı pazarlayan ve satan firmaların peşine düşüyor. Aynı firma, Tekiner Ecza Deposu adlı firmadan bahse konu ilacı alıyor. Kendisi de ilacı analiz ediyor ve sonuç SAHTE!
Bu ürünü satan 10 firma tespit ediyorlar. Durumu SGK ile görüşüyor. SGK’nın sahte ilaçları RAD/SBA adlı ecza deposundan, onların da, 'Filamex' isimli bir İngiliz firmasından aldığı bilgisine ulaşıyorlar. Ancak bu bilgiyi güvenilir bulmuyor.
İlaç firması, firma sahiplerini ve adreslerini de araştırıyor. RAD ECZA Deposu’nun sahibinin Metin Güzel, Sanera İlaç’ın sahibinin Barış Çetiner, şubeleri SBA’nın da Metin Güzel tarafından temsil edildiğini tespit ediyorlar.
Barış Çetiner, 2011-2014 yıllarında, 'Ozay Ecza Deposu'nda çalışmış. Ozay Ecza Deposu, 2014’te ABD’de sahte AVASTIN/ALTUZAN davasında yargılanan ve sahipleri ABD’de ceza alan firma.
2016’da Ozay Ecza Deposu’nun yüzde 60 hissesini de Ukrayna vatandaşı Bronyslava Kmhıl adlı biri alıyor.
Çok isim olduğunun farkındayım. Ama hepsi işin göbeğinde duruyor.
Sonuç olarak...
Bahse konu firmalar, Ümraniye/Şerifali’de, aynı adresteler.
SGK 1,3 MİLYON AVRO ÖDEDİ
Bu olaylar yaşanırken bizim kurumlar ne yapıyor diye merak ediyorsunuz değil mi?
Anlatayım.
Firmanın birçok kez yaptığı uyarı ve resmi başvurularından sonra bakanlık tarafından müfettiş görevlendiriliyor.
Yetkilendirilen müfettiş SGK’ya yazı yazarak sahte ilaçların temin edilip edilmediğini, temin edildiyse firma bilgilerini ve belgelerini istiyor. Ayrıca ilaç hakkındaki analizleri, orijinal ilaç ve sahte ilaçlardan numune de istiyor. Bu yazışmalar ve cevaplar, 2019 Şubat ayına kadar sürüyor.
İbn-i Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü 1 Şubat 2019’da müfettişlere cevap veriyor. Sahte diye nitelendirilen, '25A19E09' ve 'PR072875' parti no.lu ilaçları İlaç Denetim Dairesi Başkanlığı Analiz ve Kontrol Laboratuvarı’na teslim ettiğini bildiriyor.
11 Şubat 2019’da analiz yapılıyor. 'İlaçlar sahte değil' raporu veriliyor.
Müfettişler analizlerin tamamlandığını, ancak konuyla ilgili incelemenin devam ettiğini 15 Şubat 2019 tarihinde haber veriyor.
İlaçların soruşturma bitene kadar hastalara dağıtılmaması talimatı veriliyor.
TAKEDA İlaç ise bu sefer savcılığa ve emniyete suç duyurusunda bulunuyor.
SGK, aldığı ilaç hakkında bilgileri müfettişlere ulaştırıyor. Fakat bir şey eksik... Müfettişlerin ısrarla istediği tedarikçi firma bilgilerinin verilmediği ortaya çıkıyor.
Günler bir bir geçiyor.
SGK, İbn-i Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü, müfettişlerin istediği belgeleri 22 Şubat 2019 tarihinde, ilacı satın aldığı SBA Pharma adlı firmadan talep etmiş. 8 Mart’ta da müdürlüğe ulaşan belgeleri müfettişlere ulaştırmışlar.
Yanisi şu... SBA’dan kanser tedavisinde kullanılan ilaç alınırken mevzuata aykırı şekilde, alınması gereken hiçbir belge alınmamış, istenilmemiş.
Müfettişler, Kıbrıs’ta kurulu olan SBA Pharma adlı firmadan, '25A19E019' ve 'PR072875' parti numaralı ICLUSIG isimli ilaçların temin edildiğini, ilaçların kaynağı olarak da Kazakistan’da bulunan, 'KAZUNIONPHARM COM LTD' adlı firmanın gösterildiğini tespit etmiş.
Bu firma da Türkiye’de RAD Ecza Deposu tarafından temsil ediliyor. Yetkili olarak Barış Çetiner gözüküyor. Evrakların incelenmesinde SBA Pharma adlı firmanın SGK’ya ilaçları sattığı ve yetkilinin Onur Tokel gözüktüğünü tespit etmişler.
Peki... SGK, SBA Pharma ve RAD Ecza Deposu adlı firmalardan evrak ve belge görmeden ne kadar sahte ilaç almış dersiniz?
15 Mg olandan 120 kutu, 45 Mg olandan 160 kutu. Peki ne kadar bedel ödemiş? 1 milyon 312 bin 500 Avro. Yani güncel kur ile 26 milyon Türk Lirası. Bu sadece iki ay içerisinde alınan ilaç bedeli.
Nasıl aynı isimler etrafında hep dönüyoruz. Kurulu düzen diye kastettiğim işte bu.
Devam edelim...
Bir de bunun TEB yani Türk Eczacılar Birliği kısmı var. TEB aynı firmalara 45 mg için 12 kez, 15 mg için kez beş sipariş vermiş ve toplamda 62 kutu ilaç almış. Karşılığında da 508 bin 200 Avro ödemiş.
Bahse konu Kazakistan firmasını araştırdım. Şirket faal bir firma değil. Üç kurucusu var. Jumanaliyev Talgat Orazbekoviç, Petrenko Roman Aleksandroviç ve Nurgaliev Nurlan Yermekbaeviç. Nurlan adlı kişi yetkili.
Emniyet Genel Müdürlüğü, 27 Şubat 2019 tarihinde Sağlık Bakanlığı’na yazı yazıyor. Kendilerine iletilen dilekçeye istinaden savcılık-kolluk görüşme tutanaklarını sunuyor ve dilekçede yer alan hususlar ile ilgili inceleme yapılması neticesinde düzenlenecek raporun iletilmesini istiyor.
TAKEDA firması ise analizler yapılmış olmasına rağmen ilaçların sahte olduğu ile ilgili ısrarını sürdürüyor ve sahte ilaçları satan başka firmaları da tespit ettiğini resmi yazı ile bildiriyordu.
Bu firmaların exporters.sg Facebook ve Linkedin gibi internet platformlarından bu ilaçları sattığını belgeleri ile ilgililere iletiyordu.
Müfettişler, Mayıs 2019 tarihinde TAKEDA adlı firmadan iki orijinal numune istiyor firma teslim ediyor. Müfettişler, İbn-i Sina’ya 30 Mayıs 2019 tarihinde yazıyı yazıyor ve 'Merkezin deposunda mahfuz bulunan ilaçlardan birer kutu numunenin analiz edilmek maksadıyla müfettişliğe teslim edilmesini' istiyor.
İstiyor ama dinleyen kim?
Yazının üzerinden 60 gün geçmesine rağmen SGK olumlu veya olumsuz cevap vermiyor. Bunun üzerine 2019 yılı başında konu ile ilgili ayrıca tahkikat yürüten Ankara Emniyet Müdürlüğü ile irtibata geçiliyor ve sözlü bilgi veriliyor. Bunun üzerine Ankara İl Emniyet Müdürlüğü’nden polisler, İbn-i Sina Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü’ne gidip ilacı alıyorlar.
Düşünün değerli okurlar. Çürüme işte tam da budur.
Müfettişler, tutanak ile alınan ilaç numunelerini hem donanımı hem de bilgi birikimi açısından köklü olan Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Laboratuvarı’na 5 Eylül 2019 tarihinde gönderiyor.
Üniversite, altı gün sonra analiz sonucunu açıklıyor. Yapılan analizde ilaçların Ponatinib isimli etken maddeyi hiç içermediği, sadece parasetamol içerdiği tespit ediliyor.
Yani TAKEDA adlı firmanın ve İsviçre Denetleme Kurumu’nun analiz sonuçları ile aynı çıkıyor: İlaç sahte.
O zaman bu durumda ilk analiz raporunun sahte olduğu durumu ortaya çıkıyor.
Müfettişler, hemen, 'İlaçlar sahte değil' raporu düzenleyen kişiler hakkında açıklama istiyor. Bu konuda üç kişinin ifadesi alınıyor ve ifadeler birebir aynı.
(...)
Ne yazık ki yurttaşlarına ilaç temin etmekle görevli kurumlar ilaç çetelerinden sahte ilaçlar almış. Kamu büyük zarara uğramış ve insan sağlığı ile oynanmış.
Sahte ilaçlar, sahte analiz raporları, olayı kapatmaya çalışan kurum yetkilileri... Tüm süreç müfettiş raporu ile savcılığa 17 Ekim 2019 tarihinde teslim edildi.
Sonrasında birden soruşturmanın üzerine sis bulutları çöktü. Dava açıldı mı, takipsizlik kararı verildi mi, yoksa dosya uykuya mı yatırıldı belli değil."