Ankara'da Gölbaşı Vilayetler Evi'nde düzenlenen 10. Göç Kurulu Toplantısı'na bakan Soylu'nun yanında Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Sahil Güvenlik Komutanı Tuğamiral Ahmet Kendir ve çok sayıda davetli katıldı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dünyadaki birçok ülkenin yakından ilgilendiği göç sorununa ilişkin açıklamalar yaptı. Soylu, tarihi bir gerçeklik olan göçmenliğin, ırkçı düşüncelerin esiri olmuş 21. yüzyıl Avrupası'nda, artık toplumsal bir tehdit olarak görüldüğünü ifade ederek, "Düne kadar insan hakları hassasiyetiyle övünen gelişmiş toplumlarda göçmenler, bugün kişisel özgürlüklerinin çiğnenmesi ve akıl almaz zulümlerle karşı karşıya kalıyorlar. Ölüm, korku ve güvensizliği kullanan emperyalizm, 'seçkinler' ve 'diğerleri' şeklinde iki parçalı bir dünya kurguluyor. Ne acıdır ki göçmen karşıtlığı bugün Avrupa'da, toplumlarına sunabilecekleri bir vizyonları olmayan popülist liderlerin, temel siyasal stratejisi haline gelmiştir. Bu strateji; uyum ve entegrasyon politikalarıyla göçmenlerin toplumsal yapı içinde yer almasını sağlamak yerine, onların savrulmalarına neden olmaktadır" şeklinde konuştu.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, göç aldığı için batmış, mahvolmuş fakirleşmiş bir ülke örneği dünyada olmadığını belirterek, "Bilakis; bugün ne yazık ki ırkçılığın pençesindeki Avrupa'nın ikinci dünya savaşı sonrasındaki gelişimi bir kısmı da Türk işçilerinin alın teri olan göçmen işgücü sayesindedir. İnsanlar göçerken, gittikleri yere elbette bazı sorunlar getirebilir, uyum güçlükleri yaşanabilir ancak bunu bir felaket gibi göstermek, bunun üzerinden sosyal bir çatışma üretmeye çalışmak veya buna zemin hazırlayan söylemler üretmek, o insanları yaftalamak; içlerinde sanatçı, doktor, işçi, zanaatkar, anne çocuk yaşlı olan insanları sırf ten renginden, milliyetinden veya lisanından dolayı 'bizi esir almaya gelmiş asker' diye yaftalamak, ne vicdanlara sığar, ne insanın tanımına sığar, ne de medeniyet kodlarımıza sığar. Bu, en masum tabiriyle faşist ve kibirli bir anlayıştır" şeklinde konuştu.
"Annelerinin öğütlerini unutuyorlar"
Bazı televizyon programlarında, Türkiye'deki Suriyelilerin eleştirilmesine karşı çıkan Soylu, "Ne yazık ki bazı çevrelerin; bu aziz milletin insanlığını, çevresini, komşuluğunu, kültürünü, inancını ve değerlerini küçümsemek gibi saplantı haline gelmiş bir alışkanlığı var. Üzüldüğüm şudur: birileri yaşlandıkça, televizyon kameralarını gördükçe, İstanbul'un caf caflı hayatının büyüsüne kapıldıkça, gündem olma cazibesine kapıldıkça annelerinin onlara tembihlerini, söylediklerini, öğütlediklerini unutuyor. Küçükken bize kötü bir şey olarak öğretilen bencilliği, sanki iyi bir şeymiş gibi, bir hayat düsturu gibi kabullenmeye başlıyorlar. İşte yeni bir insan hayali kurmaktan kastım tam da budur. Emperyalizmin dayattığı, yeniden şekillendirdiği bu bencil insandan; aslında kültürümüzde ve inancımızda var olan, Mevlana'yla, Yunus'la bize öğretilen, o merhametli ve vicdanlı insanı yeniden hatırlamak ve yeniden ona ulaşmayı hayal etmek lazım" dedi.