Suriye'nin, İsrail ile normalleşme süreci kapsamında gizli müzakereler yürüttüğü ve İbrahim Anlaşmaları’na katılma yönünde adımlar attığı iddia edildi. Uluslararası medya kuruluşlarına ve sürece yakın kaynaklara göre, görüşmeler bölgesel ve uluslararası arabulucuların katkısıyla gerçekleşiyor.
Müzakerelerin, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara’nın onayladığı bir ön anlaşma çerçevesinde ilerlediği öne sürülüyor.
İbrahim Anlaşmaları’nın Arka Planı
2020 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) öncülüğünde başlatılan İbrahimAnlaşmaları, ilk olarak Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in İsrail ile diplomatik ilişkiler kurmasıyla hayata geçmiş, daha sonra Sudan ve Fas da sürece dahil olmuştu. Anlaşmalar, Filistin meselesinin çözümünü beklemeksizin Arap ülkeleriyle İsrail arasında diplomatik, ekonomik ve güvenlik alanlarında iş birliği kurulmasını öngörüyor.
Sızdırılan Taslak Anlaşma
The Media Line'ın ulaştığı belgelere göre, Şam yönetimi tarafından prensipte onaylanan anlaşma taslağı şu maddeleri içeriyor.
- Tarafların egemenliğinin uluslararası hukuk çerçevesinde karşılıklı tanınması
- Tam diplomatik ilişkilerin tesisi ve büyükelçiliklerin karşılıklı olarak açılması
- Düşmanlıkların sona erdirilmesi ve sorunların diyalog yoluyla çözülmesi
- Teknoloji, enerji ve tarım başta olmak üzere ekonomik iş birliğinin geliştirilmesi
- Terör ve aşırıcılık tehdidine karşı güvenlik koordinasyonu
- Karşılıklı turizmi kolaylaştırmak amacıyla doğrudan sivil uçuşların başlatılması
- Kültürel ve toplumsal etkileşimi artırmaya yönelik değişim programları
- Yerel aktörlere yönelik siyasi koşul içermeyen bölgesel barış girişimlerine destek
- Üç semavi din arasında diyalogun teşvik edilmesi
- Dış politikada Birleşmiş Milletler Şartı ve uluslararası hukuk ilkelerine bağlılık
Şara'nın, bu süreci “bölgesel gelişmelere uyum sağlama” ve “uluslararası izolasyondan çıkma” çabası olarak değerlendirdiği aktarılıyor. Uzmanlar, Suriye'nin bu stratejik yöneliminin yalnızca ikili ilişkiler bağlamında değil, aynı zamanda bölgedeki genel siyasi ve ekonomik dönüşümle de yakından ilişkili olduğuna dikkat çekiyor.
Suriye cephesinde ise sürece ilişkin görüşler farklılık arz ediyor. Bazı vatandaşlar bu adımı ülkenin istikrara kavuşması ve kalkınması için bir fırsat olarak görürken, özellikle muhalif kesimler tarafından söz konusu görüşmelerin “karşılıksız bir taviz” niteliğinde olduğu ifade ediliyor.
Bir diğer kesim ise sürece temkinli yaklaşmakta, Golan Tepeleri gibi hassas konuların Suriye’nin egemenlik haklarından ödün verilmeden çözülmesi gerektiğini vurgulamaktadır.