USDTRY'nin 23 liraya dayanması ana gündem haline geldi. Bakanlar kurulu sonrası ortodoks politikalara dönüş sinyali TL'de değer kaybını hızlandırdı. Çünkü TL hala çok değerli ve değer kaybetmek zorunda.
2018 yılına gidelim Türk ekonomi modelinin faiz indirip iç talebi canlı tutmayı hedeflediği ve ilk başta yükselen tüketici güvenini hatırlayalım. Politika ilk aylarında başarılı olmuştu. Ardından canlanan iç talep dış ticaret ve cari işlemler dengesini patlattı. Faizler düştükçe enflasyon karşısında reel getiri sağlayamayan TL'yi gören milletimiz mal alımına yöneldi. Dış ticaret açığı ve bozulan cari denge döviz talebini beraberinde getirince Merkezin rezervleri hızla erimeye başladı. Çünkü hem faizi hem kuru kontrol etmeye çalışıyorduk. Bu sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ekonomide imkansızdır. Bu yüzden rezerv erimesi hızla devam etti.
Artık cephanenin bittiği noktadayız. Mehmet Şimşek ve Cevdet Yılmaz atamaları ciddi bir yol haritası değişikliği olduğu herkesin kabulüdür. Burada hem bankacılık sektörünü zora sokmamak hem de Cumhurbaşkanını karşısına almamak için Merkez Bankası reel faize geçememeyi tercih edecektir. Ayrıca dış ticaret ve cari işlemler dengesinin tekrardan düzelmesi için TL değer kaybetmek zorundadır. Bu spekülatif bir yorumdan ziyade TL'nin değer kaybetmesinin bir gereklilik olduğunu düşündüğüm için yazıyorum.
Serhat Başkurt