Dünya Uygur Kurultayı Vakfı, Uygur Akademisi Vakfı, Doğu Türkistan Araştırmaları Vakfı, Doğu Türkistan Ulemalar Birliği, Doğu Türkistan Federasyonu, Doğu Türkistan Vakfı, İsa Yusuf Alptekin Vakfı, Uygur İlim Marifet Vakfı, Yusuf Has Hacıp Vakfı, Uygur İlim ve Medeniyet Araştırma Vakfı ve Teklamakan Uygur Neşriyatı'nın ortak katılımıyla bugün saat 14.00'da Tayland Büyükelçiliği önünde Tayland’da tutuklu bulunan Uygur Türklerinin Çin’e iade edilmemesi ve serbest bırakılmasıyla ilgili bir basın açıklaması düzenlenlendi:
"Hayatlarını ve Güvenliklerini Tehdit Edecek"
"Tayland Krallığı yetkililerine, Tayland halkına, Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve halkına, uluslararası topluma, Birleşmiş Milletlere (BM), insan hakları örgütlerine ve tüm sivil toplum kuruluşlarına sesleniyoruz: Tayland’da 11 yıldır insanlık dışı koşullarda gözaltında tutulan 48 Uygur mültecinin Çin’e iade edilmesi ihtimali, yalnızca uluslararası hukukun ve temel insan haklarının ağır bir ihlali olmayacak, aynı zamanda bu kişilerin hayatlarını ve güvenliklerini doğrudan tehdit edecektir."
"İşgalci Çin Hükümeti Tarafından Uygur Halkına Uygulanan Baskı.."
"2014 yılında Doğu Türkistan’daki zulümden kaçarak Tayland’a ulaşan 350 Uygur mülteciden 173’ü Türkiye’ye yerleştirilmiş, ancak 109’u Çin’e iade edilmiştir. Bu iade, Tayland’ın uluslararası arenadaki imajına ciddi zarar vermiş ve ülkeye yönelik sert eleştirileri beraberinde getirmiştir. Bu süreç içerisinde ikisi çocuk beş kişi kötü yaşam koşulları ve yetersiz tıbbi müdahale sebepli hayatını kaybetmiştir. Ayrıca Çin’e iade edilen bu Uygurların akıbeti bilinmemekte, aileleri ve uluslararası insan hakları kuruluşları onların durumundan endişe etmektedir. Çin hükümeti tarafından Uygur halkına uygulanan baskı, işkence, ağır insan hakları ihlalleri ve soykırım, geniş çaplı belgelerle ispatlanmış bir gerçektir. Tayland hükümeti, geçmişteki bu hatayı tekrarlamamalı, aksi halde insanlık suçuna ortak olmak gibi ciddi bir durumla karşı karşıya kalacaktır. Tayland Krallığı, uluslararası hukukta yer alan “geri göndermeme ilkesi”ni (non-refoulement) ihlal etmemekle yükümlüdür. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ve diğer insan hakları kuruluşlarının açık çağrılarına rağmen, bu mültecilerin Çin’e iade edilmesi yönündeki tehdit, uluslararası insan hakları ilkelerine ve standartlarına açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Çin’e iade edilmeleri halinde bu kişilerin işkence, keyfi gözaltı ve hatta ölüm riskiyle karşı karşıya kalacakları birçok güvenilir kaynak tarafından belgelenmiş örnekleriyle doludur. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İş birliği Teşkilatı ve uluslararası insan hakları kuruluşları Tayland hükümeti ile doğrudan temas kurarak bu insanların hayatlarının korunması ve özgürlüklerine kavuşması için etkili bir baskı oluşturmalıdır. Ayrıca, diğer hükümetler ve uluslararası kuruluşlar Tayland’a çözüm odaklı diplomatik girişimlerde bulunmalı gerekirse çözüm odaklı destek sunmalıdır. Tayland halkına ve hükümet yetkililerine sesleniyoruz: Tayland’ın tarihsel misafirperverlik geleneğine ve insani değerlere uygun bir yaklaşım sergilemelerini talep ediyoruz. İnsan haklarına saygının göstergesi olarak bu mülteciler için yapıcı çözümler üretilmeli, iade tehditleri sonlandırılmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve halkına, bu insanlık trajedisinin çözümü için aktif bir rol üstlenmeleri çağrısında bulunuyoruz. Diplomatik kanalları harekete geçirerek, uluslararası toplumla iş birliği içinde bu insanların güvenliğini sağlayacak bir çözüm bulunması yönünde girişimlerde bulunulmalıdır."
4 Maddelik Talep Listesi
11 senedir Tayland’da tutuklu bulunan 48 Uygur Türkü mültecinin Çin’e iade edilmemesi ve serbest bırakılmasıyla ilgili gazeteci, politikacı ve STK yöneticilerinin katılımlarıyla gerçekleşen basın açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve halkına, Uygur Türklerinin maruz kaldığı insanlık trajedisinin çözümü için aktif bir rol üstlenmeleri çağrısında bulunuldu ve 4 maddelik talep listesiyle özetlendi:
"1. Tayland hükümeti, 48 Uygur mülteciyi Çin’e iade etmeme garantisi vermeli ve uluslararası hukuk kapsamında sorumluluklarını yerine getirmelidir.
2. BM ve insan hakları örgütleri, Tayland’a yönelik uluslararası baskıyı artırarak bu trajedinin sonlandırılmasına yardımcı olmalıdır.
3. Türkiye başta olmak üzere demokratik ülkeler, bu Uygur mültecilerin insan haklarına uygun koşullarda Türkiye veya başka bir güvenli üçüncü ülkeye transfer edilmeleri konusunda ciddi girişimlerde bulunmalıdır. Türkiye, daha önce 173 Uygur mülteciyi kabul ederek bu konuda liderlik örneği göstermiştir ve uluslararası arenada da bu rolü üstlenmeye devam etmelidir.
4. Bu mültecilerin güvenli üçüncü ülkelere gönderilene kadar bu mülteciler için sağlık hizmetlerine erişim, yeterli gıda ve insani yaşam koşullar sağlanmalıdır. Unutulmamalıdır ki insanlık, sessiz kalanların değil, zulme karşı duranların çabalarıyla ilerler. Tayland, Türkiye ve uluslararası toplumun ortak çabalarıyla bu trajediye bir son verilmesi mümkündür. İnsanlık adına, harekete geçme zamanı şimdi!"
Editör: Betül Gafa