Türk Feminizm Hareketi, yayımladığı bir manifesto ile kuruluşunu ilan etmişti. Ardından derhal "düşman okları"nın hedefi olan Türk Feministler, adeta "hak ehli" olduğunu da bir kere daha ispatlamış oldu.
İlk olarak Filiz Kerestecioğlu, Türk Feministler'in varlığını hazmedemedi. Siyasî varlığını aşiret ağalarının tahakkümüne borçlu olan ve bu bakımdan ancak feodalitenin kokuşmuş bir kalıntısı olabilen HDP'nin mensubu Kerestecioğlu, kadın hareketine zerk edilen bir zehre, bölücü etnik ajandaya rest çekerek her türlü terör ve şiddetin karşısında durmayı düstur edinmiş Türk Feminizm Hareketi'ni şu sözlerle aklı sıra hor gördü:
"Bi sen eksiktin ay ışığı! Gümüş bir tüy dikmek için manzaraya! 'Milli' feminizmmiş!"
Öte yandan bir yanık kokusu da Abdülhamitçilerden geldi. Sıkı yönetim mahkemelerinde dönekliğini ilan ettiği iddia olunan Ertuğrul Kürkçü, sıkı bir Abdülhamit savunucusu olduğu için, bir kadın hareketine, hele ki "modern" ve "Türk" olabilen bir kadın hareketine bu bakımdan doğası gereği karşı çıktı. Kürtçü terör örgütü PKK'nın siyasî uzantısı olan HDP'nin onursal başkanı Kürkçü, "yandım anam" dercesine Türk Feministler'i "kontrgerilla" olmakla yaftaladı.