Yüksek İstişare Kurulu toplantısında konuşan Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Orhan Turan "Rekabetçi kur ve cari fazla politikaları günümüze uyumlu değil ve istenilen sonucu vermiyor. Enflasyonla mücadelede tüm dünya faiz artırırken, biz tersi bir politika izliyoruz. Artan risk seviyesi sürdürülemez, geleneksel politikalara dönmeliyiz. İzlenen ekonomi politikalarıyla gelirlerimiz eriyor" ifadelerini kullandı.
"Yeni gerçekler iktisat biliminin merceğinden değerlendirildiğinde yakın geçmişe damgasını vuran para politikalarının sürdürülemeyeceği belirginleşiyor. Daha net ifade etmem gerekirse; geride bıraktığımız 14 yılın genişlemeci para politikası dönemi kapanıyor. Bu politikalar Türkiye'nin dönem dönem yaşadığı krizlerden çıkabilmesini kolaylaştıran bir etki yapmışlardı. Oysa şu an küresel ekonominin geçmekte olduğu döngüde rüzgâr karşıdan esiyor ve işimizi çok daha fazla zorlaştırıyor" diyen Turan, küresel şartların artık Türkiye'nin lehine olmadığınnı söyledi.
Dünya sert bir dönüşüm yaşarken Türkiye'de enflasyonun kontrol altına alınamadığını belirten Turan, "Enflasyon dünyada 1970'leri anımsatan enflasyonist baskının da etkisiyle üç rakamlı eşiğe doğru hızla ilerliyor. Enflasyonla mücadelede tüm dünya faizleri artırarak frene basmayı tercih ederken biz uzun süredir hem kurun yükselmesine ve hesap yapılamamasına yol açan hem de tasarruf sahiplerini cezalandıran bir para politikası izliyoruz" dedi.
Sorunların yalnızca para politikası ve enflasyonla sınırlı olmadığını, artık derin bir enerji krizinin içinde olduğumuzu belirten Turan, "Türkiye ekonomisi dünya hasılasından aldığı payı 2000'lerin başından 2013'e kadar yüzde 0,60'tan yüzde 1,24'e kadar yükseltmişken, bu pay son 7-8 yıldır hızla düşerek yüzde 0,8'e kadar geriledi. Türkiye'nin potansiyeline sahip bir ülke için bu gerçekten kabul edilemeyecek bir durumdur" dedi.
"Fakirleşerek Büyüyoruz"
"Rekabetçi kur, yüksek ihracat ve cari fazla mantığıyla kurgulanan ama günümüz kalkınma anlayışı ve pratiğiyle yeterince örtüşmeyen politikalar kalkınma açısından istenilen sonuçları vermiyor" diyen Turan, "Büyüme kalkınma için tek başına yeterli olmuyor, hatta maalesef fakirleşerek büyüyorsunuz. Artık ucuz TL ve ucuz iş gücü ile ihracatta rekabet avantajı kazanma devri, yerini yüksek nitelikli işgücüyle ve teknolojiyle yüksek katma değer yaratmaya bıraktı" diye konuştu.Dünya sert bir dönüşüm yaşarken Türkiye'de enflasyonun kontrol altına alınamadığını belirten Turan, "Enflasyon dünyada 1970'leri anımsatan enflasyonist baskının da etkisiyle üç rakamlı eşiğe doğru hızla ilerliyor. Enflasyonla mücadelede tüm dünya faizleri artırarak frene basmayı tercih ederken biz uzun süredir hem kurun yükselmesine ve hesap yapılamamasına yol açan hem de tasarruf sahiplerini cezalandıran bir para politikası izliyoruz" dedi.
Rekor Kıran Kredi Risk Primi
Türkiye'nin akran ülkeler içinde en yüksek enflasyon ve kredi risk primine sahip ülke olduğunu belirten Turan, "Nitekim bu hafta 19 yılın en yüksek CDS seviyesini de gördük. Bunun sürdürülemez olduğunu ve hızla rasyonel politikalara dönülmesi gerektiğini düşünüyoruz. İktisat bilimiyle ve tüm dünyadaki uygulamalarla çelişen bir yaklaşımı sürdürmemeliyiz. Akılcı, toplumsal aklı ve enerjiyi harekete geçirebilen, farklı kesimlerin katkı yapabilecekleri bir tartışma ortamında piyasa gerçekleriyle ve dünya pratiğiyle uyumlu bir politika seti üzerinde uzlaşabilmeliyiz" diye konuştu.Sorunların yalnızca para politikası ve enflasyonla sınırlı olmadığını, artık derin bir enerji krizinin içinde olduğumuzu belirten Turan, "Türkiye ekonomisi dünya hasılasından aldığı payı 2000'lerin başından 2013'e kadar yüzde 0,60'tan yüzde 1,24'e kadar yükseltmişken, bu pay son 7-8 yıldır hızla düşerek yüzde 0,8'e kadar geriledi. Türkiye'nin potansiyeline sahip bir ülke için bu gerçekten kabul edilemeyecek bir durumdur" dedi.