İsminin açıklanmasından çekinen Uygur bir doktorun ITV News ile gerçekleştirdiği röportajda, kariyerinin büyük bir bölümünde Uygur nüfusunun büyümesini engellemeye yönelik nüfus kontrol planının bir parçası olarak Çin hükümeti için çalıştığı zamanları, o zamanlar bunu işinin parçası olarak görürken şimdi yaptıklarından dolayı pişan olduğunu anlattı.
Doktor kadın röportajında; zorla doğum kontrolü, zorla kürtaj, zorla kısırlaştırma ve rahimlerin zorla alınması dahil olmak üzere Uygur kadınlara yönelik en az 500 ila 600 operasyona katıldığını ve hala hareket eden bebeklerin çöpe atıldığını aktardı. Çin'den kaçan yaklaşık 50.000 Uygur'a ev sahipliği yapan Türkiye'ye sığınan Uygur kadınların (kendisi de dahil), çoğunun kendilerine ne yapıldığını dahi bilmediğini ve tıbbi yardıma ihtiyaçları olduğunu söyledi.
Doktor kadın, Uygur kadınlara yapılanları bildiği için güzellik salonu aracılığıyla ve kadınlara yardım ederek hatasını düzeltmeye çalıştığını anlattı. Çin yönetimi yüzünden sözlerini kanıtlamanın imkansız olduğunu bildiğini belirten kadın, yine de kendisinin Çin'den kaçtıktan sonra uluslararası araştırmaların iddialarına desteklediğini aktardı.
ITV News'in haberine göre; resmi Çin belgelerinin doğum kontrolü ve kısırlaştırma için bütçeleri detaylandırdığını fakat bazı Uygur bölgelerinde doğum oranları yüzde 60 düşmüş olsa da, ülke genelinde düşüş yüzde 4'ün biraz üzerinde olduğu söyleniyor.
Haberde ayrıca; Çin'de tahminen 12 milyon Uygur yaşadığı, Çin hükümeti'nin Doğu Türkistan'da tahminen bir milyon kişiyi gözaltına aldığını, Uygurların ideolojik disipline maruz kaldıkları, dinlerini ve dillerini ifşa etmeye zorlandıkları ve fiziksel olarak istismara uğradıkları toplama kamplarında ve hapishanelerde tutulduğu aktarıldı.
Doktor kadının dehşet verici röportajı ve kamplardan kaçanların anlattığı; ölümler, işkence, zorla kürtaj, kısırlaştırma ve çocukların Çince konuşup kültürlerini reddetmeleri için yeniden eğitilmesi ifadelerini Çin hala inkar ediyor. Uygurları gözaltına aldığını kabul eden Çin, programlarının yok etme değil eğitim programı olduğu şeklinde kendini savunuyor.