İsmail Saymaz, İYİ Parti Başkanlık Divanı'ndaki görevine son verilen Yavuz Ağıralioğlu'nun görevden uzaklaştırılmasına ilişkin "İYİ Parti'den istifa mı edecek? Hayır. Akşener'in kardeşi ve yol arkadaşı olmak, 'AK Parti'ye karşı verilen soylu mücadeleye katılmak" istiyor. Ne var ki, iki aydır Akşener ile yüz yüze görüşemedi. Aralarında soğukluk var. Ağıralioğlu grup başkanvekilliği görevinden alındığından beri kendisini 'Gitmesi için her şey yapılıyormuş da yüzsüzlük edip partide kalıyormuş' gibi hissediyor" diye yazdı.
İsmail Saymaz'a açıklamalarda bulunan Yavuz Ağıralioğlu, Başkanlık Divanı'ndaki görevinden alınacağından haberinin olmadığını belirterek "Hiçbir şey söylenmedi. Hatta endişeye gerek olmadığı, ucu bana gelen radikal bir değişiklik olmayacağını duymuştum" dedi. Bir gerekçe de sunulmadığını belirten Yavuz Ağıralioğlu, "Olması lazım, evet. Bu çok rencide edici bir şey. Usulü karardan daha rencide edici" dedi.
İsmail Saymaz ve Yavuz Ağıralioğlu'nun söyleşisi şu şekilde:
Neden?
"Ya habersiz yapılır mı? Bazı siyasi aktörler genel başkanlarına yük olur. 'Bunu kabul edemem' der. Ben öyle biri değilim. Partinin siyasi koordinatlarında yapılması gerekenleri diskura çevirebilecek bir yol arkadaşıyım. Geçimsiz değilim. Benim gibi birine bu şekilde görev değişikliği yaptırılmaz. Dersiniz ki 'Mecliste olmanızı istiyorum.' Başım üstüne. 'Ayrılmanı istiyorum.' Başım üstüne. En rencide edici olan kısmı, benim ve sizin aynı anda öğrenmemizdi. Ben dört senedir Akşener'in yol arkadaşı ve kurmayıyım."
Kararı nasıl öğrendiniz?
"Genel başkanımız Genel İdare Kurulu'nda okudu ve orada öğrendim. Okudu ve gitti. Dedim ki, Allah allah!"
Gerekçe belirtilmedi yani?
"Hiçbir gerekçe yok. Bu sadece şimdi olmuyor. Grup başkanvekilliğimden alındığımı da, açıklandığı zaman öğrendim. Parti sözcülüğünden alındığımı televizyondan öğrendim. Bu hep böyle."
O halde sizin ayrılığınız Koray Aydın'ınkinden çok farklı?
"Farklı. O rotasyona tabi tutuldu, ben kadro dışı bırakıldım."
Akşener ile görüşmenizin siyasi anlamı nedir?
"Diyeceğim ki varlığımdan mı, siyaset etme şeklimden mi ve hassasiyetlerimden mi... Neyi taşıyamadınız? Herkesin sığdığı Başkanlık Divanı'na Yavuz Ağıralioğlu niye sığamadı? Dört yıldır size, partimize ve arkadaşlarımıza hiç mahcubiyet yaşatmadım. Ağıralioğlu'nun kadro dışı bırakılması teşkilatımıza sorulsun. Bir kişi dese ki 'Gitsin!' Mümkün değil! Bütün teşkilatın gardı düştü. Parti içinde mücadele etmem, delege hesabı yapmam, ilçeye adam vermem, kongrelere karışmam. Bu iradenizi nasıl anlamalıyım?"
Sizce neden böyle bir karar alındı?
"Ben mizacen şöyleyim: genel başkanlar ihtiyaç duyarsa arar, yapmam gereken bir şey varsa söyler. Gidip lüzumsuz görüşmek, şirinlik yapmak, sohbet etmek; öyle bir tarzım yoktur. Bu şöyle görünüyor olabilir: 'Ne ukala adam!'"
Genel başkan kararları kendine mahsus gerekçelerle verebilir. Bunlar siyasi karardır. Sonuçlarını, sevinenler ve üzülenlerden takip edersiniz. Sevinenlere ve üzülenlere 3-4 gündür bakıyorum. FETÖ'cüler zil takıp oynuyor. PKK'lılar ve HDP'liler sevinmiş. İyi Parti'yi 'HDP'yi dert etmeyin, mühim olan Erdoğan'ın gitmesi' zeminine çekmek isteyen herkes davul zurna çalıyor.
Siyasi ve toplumsal popülarite, söyleme şeklim, söylediklerimin haberleştirilmesi... Bunları ben yapmıyorum. Millet İttifakı'na yönelik nizayı (çekişme) benim üzerimden çıkarmaya teşebbüs ediyorlar. Cumhur İttifakı'nın da 'Millet İttifakı'na hasar verirse Yavuz verir' kurgusu var. Onu büyütüyor, projektörleri benim söylediklerime tutuyorlar."
Akşener'in hangi sözü, alacağınız kararları nasıl etkiler?
"Düşünüyorum; acaba ne olursa kalbim ferahlar. Şimdiye kadar girmiş olduğum hiçbir tartışmada başıma gelenlerle ilgili korumadılar beni. Hakaret ederler, çıt yok. Bir şey söylerim, arkadaşlarımın ortak fikridir, 'Ağıralioğlu şahsi fikrini söylüyor' derler. Sanki kendi başına konuşuyormuşum gibi bir algıya mahkum ediyorlar.
Şuna inanmam lazım: 'Genel başkanımız benden ayrılmak istemiyor.' Bunu anlamıyorum ki. Genel başkana daha önce de söyledim. Şöyle hissettiriyor partideki işleyiş: Gitmem için her şeyi yapıyormuşsunuz da sanki ben yüzsüzlük edip kalıyormuşum gibi... Rencide oluyorum yahu!"
Bir kopma olur mu?
"Ben yol arkadaşı ve kardeş olmak istiyorum."
İyi Parti'de çatlak ses olarak görülüyor olabilir misiniz?
"3-4 yıldır başımdaki en büyük gaile (dert) şu: 'Bu Yavuz, AK Parti'ye yanlıyor.' Ben iktidar olmamız için AK Parti seçmeni bizim siyasi irademize yanlasın diye uğraşıyorum. CHP, 'İnançlara saygılıyız' dese onlar için kıymetli bir iradedir. Ama bu, İyi Parti'ye yetmez. İyi Parti diyecek ki, 'Biz inançlıyız.' İyi Parti'nin özgün duruşu AK Parti'ye mağlubiyet tattırabilir. CHP'nin gölgesinde kalan, yahut lokomotifin CHP'de olduğu her siyasi denklem AK Parti'nin oylarının kopmamasına neden olur."
Sizin açınızdan en kötü senaryo nedir?
"Siyaset, kızdıklarına benzerse, bugün olduğu gibi görev değişikliklerini Erdoğan gibi yaparsa, partisini Erdoğan gibi yönetirse, kazanmak için Erdoğan gibi her yolu mübah görürse, 'Ne olursa olsun, bu gitsin' diye Erdoğan gibi davranırsa şuna sebep olur: 'Bunların hepsi aynı!'
En büyük korkum şudur: Söylemeye çalıştığım hassasiyetler yanlış algılanırsa, sebep olduğum tahribat AK Parti'ye itirazı zayıflatır. Ümitler inkisara (kırılma) uğrar. Erdoğan'ı tek seslilikle suçlayıp herkesin aynı şeyi söylediği siyaseti niye hayal ediyorsunuz?
AK Parti'ye itirazımız soylu bir itirazdır. Soylu itiraz zayıflasın istemem. AK Parti'ye karşı hassasiyetlerimizin itirazda kalmasını yeterli bulsam CHP'yi makul bulurdum. İtiraz yetse CHP alırdı memleketi. İtiraz yetmiyor. Peşinden inşa etmek lazım."
Hiç mi hatanız yok?
"Şurada hata yapmış olabilirim: Genel başkanların alanında daha dikkatli davranmak lazım. 'Gidip konuşamıyorum' demek mazeret değildir."
Akşener'in konuşma ve yetki alanına girdiğinizi düşündünüz mü?
"Böyle olmak için değil; ama sonucunun böyle olduğunu düşündükleri şeyler olmuştur. Genel başkan diyebilir ki 'Bunu benimle niçin istişare etmedin?' Genel başkan bizleri 'Sözümle vicdanınız arasında sıkışırsanız sözümü dinlemeyin' diye yüreklendirdiği için oradan cesaret aldım. İstişare etmeden dört yıl mayınlı arazide siyaset yaptık, hiç mayına basmadık. Ölümcül hata yapmadık. Bir takım var. Bu partiyi büyüttük. Millete iyi geldi. Ben de genel başkanı mahcup etmedim, arkadaşlarımı utandırmadım."
İsmail Saymaz'a açıklamalarda bulunan Yavuz Ağıralioğlu, Başkanlık Divanı'ndaki görevinden alınacağından haberinin olmadığını belirterek "Hiçbir şey söylenmedi. Hatta endişeye gerek olmadığı, ucu bana gelen radikal bir değişiklik olmayacağını duymuştum" dedi. Bir gerekçe de sunulmadığını belirten Yavuz Ağıralioğlu, "Olması lazım, evet. Bu çok rencide edici bir şey. Usulü karardan daha rencide edici" dedi.
İsmail Saymaz ve Yavuz Ağıralioğlu'nun söyleşisi şu şekilde:
Neden?
"Ya habersiz yapılır mı? Bazı siyasi aktörler genel başkanlarına yük olur. 'Bunu kabul edemem' der. Ben öyle biri değilim. Partinin siyasi koordinatlarında yapılması gerekenleri diskura çevirebilecek bir yol arkadaşıyım. Geçimsiz değilim. Benim gibi birine bu şekilde görev değişikliği yaptırılmaz. Dersiniz ki 'Mecliste olmanızı istiyorum.' Başım üstüne. 'Ayrılmanı istiyorum.' Başım üstüne. En rencide edici olan kısmı, benim ve sizin aynı anda öğrenmemizdi. Ben dört senedir Akşener'in yol arkadaşı ve kurmayıyım."
Kararı nasıl öğrendiniz?
"Genel başkanımız Genel İdare Kurulu'nda okudu ve orada öğrendim. Okudu ve gitti. Dedim ki, Allah allah!"
Gerekçe belirtilmedi yani?
"Hiçbir gerekçe yok. Bu sadece şimdi olmuyor. Grup başkanvekilliğimden alındığımı da, açıklandığı zaman öğrendim. Parti sözcülüğünden alındığımı televizyondan öğrendim. Bu hep böyle."
O halde sizin ayrılığınız Koray Aydın'ınkinden çok farklı?
"Farklı. O rotasyona tabi tutuldu, ben kadro dışı bırakıldım."
Akşener ile görüşmenizin siyasi anlamı nedir?
"Diyeceğim ki varlığımdan mı, siyaset etme şeklimden mi ve hassasiyetlerimden mi... Neyi taşıyamadınız? Herkesin sığdığı Başkanlık Divanı'na Yavuz Ağıralioğlu niye sığamadı? Dört yıldır size, partimize ve arkadaşlarımıza hiç mahcubiyet yaşatmadım. Ağıralioğlu'nun kadro dışı bırakılması teşkilatımıza sorulsun. Bir kişi dese ki 'Gitsin!' Mümkün değil! Bütün teşkilatın gardı düştü. Parti içinde mücadele etmem, delege hesabı yapmam, ilçeye adam vermem, kongrelere karışmam. Bu iradenizi nasıl anlamalıyım?"
Sizce neden böyle bir karar alındı?
"Ben mizacen şöyleyim: genel başkanlar ihtiyaç duyarsa arar, yapmam gereken bir şey varsa söyler. Gidip lüzumsuz görüşmek, şirinlik yapmak, sohbet etmek; öyle bir tarzım yoktur. Bu şöyle görünüyor olabilir: 'Ne ukala adam!'"
Genel başkan kararları kendine mahsus gerekçelerle verebilir. Bunlar siyasi karardır. Sonuçlarını, sevinenler ve üzülenlerden takip edersiniz. Sevinenlere ve üzülenlere 3-4 gündür bakıyorum. FETÖ'cüler zil takıp oynuyor. PKK'lılar ve HDP'liler sevinmiş. İyi Parti'yi 'HDP'yi dert etmeyin, mühim olan Erdoğan'ın gitmesi' zeminine çekmek isteyen herkes davul zurna çalıyor.
Siyasi ve toplumsal popülarite, söyleme şeklim, söylediklerimin haberleştirilmesi... Bunları ben yapmıyorum. Millet İttifakı'na yönelik nizayı (çekişme) benim üzerimden çıkarmaya teşebbüs ediyorlar. Cumhur İttifakı'nın da 'Millet İttifakı'na hasar verirse Yavuz verir' kurgusu var. Onu büyütüyor, projektörleri benim söylediklerime tutuyorlar."
Akşener'in hangi sözü, alacağınız kararları nasıl etkiler?
"Düşünüyorum; acaba ne olursa kalbim ferahlar. Şimdiye kadar girmiş olduğum hiçbir tartışmada başıma gelenlerle ilgili korumadılar beni. Hakaret ederler, çıt yok. Bir şey söylerim, arkadaşlarımın ortak fikridir, 'Ağıralioğlu şahsi fikrini söylüyor' derler. Sanki kendi başına konuşuyormuşum gibi bir algıya mahkum ediyorlar.
Şuna inanmam lazım: 'Genel başkanımız benden ayrılmak istemiyor.' Bunu anlamıyorum ki. Genel başkana daha önce de söyledim. Şöyle hissettiriyor partideki işleyiş: Gitmem için her şeyi yapıyormuşsunuz da sanki ben yüzsüzlük edip kalıyormuşum gibi... Rencide oluyorum yahu!"
Bir kopma olur mu?
"Ben yol arkadaşı ve kardeş olmak istiyorum."
İyi Parti'de çatlak ses olarak görülüyor olabilir misiniz?
"3-4 yıldır başımdaki en büyük gaile (dert) şu: 'Bu Yavuz, AK Parti'ye yanlıyor.' Ben iktidar olmamız için AK Parti seçmeni bizim siyasi irademize yanlasın diye uğraşıyorum. CHP, 'İnançlara saygılıyız' dese onlar için kıymetli bir iradedir. Ama bu, İyi Parti'ye yetmez. İyi Parti diyecek ki, 'Biz inançlıyız.' İyi Parti'nin özgün duruşu AK Parti'ye mağlubiyet tattırabilir. CHP'nin gölgesinde kalan, yahut lokomotifin CHP'de olduğu her siyasi denklem AK Parti'nin oylarının kopmamasına neden olur."
Sizin açınızdan en kötü senaryo nedir?
"Siyaset, kızdıklarına benzerse, bugün olduğu gibi görev değişikliklerini Erdoğan gibi yaparsa, partisini Erdoğan gibi yönetirse, kazanmak için Erdoğan gibi her yolu mübah görürse, 'Ne olursa olsun, bu gitsin' diye Erdoğan gibi davranırsa şuna sebep olur: 'Bunların hepsi aynı!'
En büyük korkum şudur: Söylemeye çalıştığım hassasiyetler yanlış algılanırsa, sebep olduğum tahribat AK Parti'ye itirazı zayıflatır. Ümitler inkisara (kırılma) uğrar. Erdoğan'ı tek seslilikle suçlayıp herkesin aynı şeyi söylediği siyaseti niye hayal ediyorsunuz?
AK Parti'ye itirazımız soylu bir itirazdır. Soylu itiraz zayıflasın istemem. AK Parti'ye karşı hassasiyetlerimizin itirazda kalmasını yeterli bulsam CHP'yi makul bulurdum. İtiraz yetse CHP alırdı memleketi. İtiraz yetmiyor. Peşinden inşa etmek lazım."
Hiç mi hatanız yok?
"Şurada hata yapmış olabilirim: Genel başkanların alanında daha dikkatli davranmak lazım. 'Gidip konuşamıyorum' demek mazeret değildir."
Akşener'in konuşma ve yetki alanına girdiğinizi düşündünüz mü?
"Böyle olmak için değil; ama sonucunun böyle olduğunu düşündükleri şeyler olmuştur. Genel başkan diyebilir ki 'Bunu benimle niçin istişare etmedin?' Genel başkan bizleri 'Sözümle vicdanınız arasında sıkışırsanız sözümü dinlemeyin' diye yüreklendirdiği için oradan cesaret aldım. İstişare etmeden dört yıl mayınlı arazide siyaset yaptık, hiç mayına basmadık. Ölümcül hata yapmadık. Bir takım var. Bu partiyi büyüttük. Millete iyi geldi. Ben de genel başkanı mahcup etmedim, arkadaşlarımı utandırmadım."