Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras genel kuruldaki konuşmasında son dönemdeki tutuklamalar, kayyum atamaları ve sorumluluk alınmayan felaketlerin toplumda ‘güveni sarstığını’ söylemiş ve AKP hükümetine sert eleştiriler getirmişti.
Ardından söz alan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan da ekonomide ‘her şeyin yolunda olmadığını’ söyleyerek, Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) verilen yetkiyi eleştirmişti. Hukuk üstünlüğüne dikkat çeken Orhan ayrıca “Yolsuzluk, dolandırıcılık, karaborsa haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak galiba artık şirket kurmaktan daha kolay” demişti.
"Bulanık Suda Balık Avladığı Günleri Özlemiş"
AKP Genel Sekreteri Fatih Şahin, partisinin liyakatsizliğine vurgu yapan eleştirilere jet hızıyla yanıt verdi, “TÜSİAD, bulanık suda balık avladığı günleri özlemiş. Vesayet özlemleri depreşmiş” dedi:
"TÜSİAD bulanık suda balık avladığı günleri özlemiş. Vesayet özlemleri depreşmiş. Yine siyasi mühendislik faaliyetlerine başlamışlar. Ağzınızdaki baklayı çıkartın, mert olun. Mücadele ise mücadele; hodri meydan. CHP’nin ön seçimine katılmayı da unutmayın."
"Demokrasi Konusunda Kötü Sicilini Geride Bırakmalı"
TÜSİAD'ın iktidara yönelik tepkilerine bir geri bildirim de AKP Sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Çelik, "TÜSİAD, demokrasi konusundaki kötü sicilini geride bırakmak için çaba göstermelidir" diyerek, şunları söyledi:"Demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapmaları ve değerlendirmede bulunmaları en doğal haklarıdır. Ancak ülke gündemine dair değerlendirme yapma hakkı ile siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır. Aradaki farkı oluşturan, demokrasiye bağlılık ve hukuka saygıdır. Maalesef Türkiye’de bazı sivil toplum kuruluşlarının bu konudaki sicilleri sorunludur; geçmişlerinde askeri vesayete ve yargı vesayetine verdikleri destek hafızalardan silinmemiştir. Ayrıca kendi geçmişlerinde alenen meşru hükümeti hedef alma ve görevden gönderme faaliyetleri manşetlerde yer bulmuştur. Bu nedenlerle TÜSİAD yönetimi, bu ülkede demokrasi mücadelesi verenlerin “güven bunalımı” deyince ilk aklına gelenlerden birinin neden TÜSİAD’ın yaklaşımları olduğu ile yüzleşmelidir. TÜSİAD, demokrasi konusundaki kötü sicilini geride bırakmak için çaba göstermelidir. AK Parti olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kendisini siyasetin üzerinde gören hiçbir girişime izin vermeyiz. Siyasetin demokratik alanını korumak için eskisinden daha kararlıyız."AKP'li Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da, TÜSİAD'ın Genel Kurulu'ndaki açıklamalara tepki gösterenler arasındaydı.Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Tunç, "Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir" dedi:Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Sivil toplum kuruluşlarının görüş açıklaması elbette demokratik bir hak olmakla birlikte, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabaları, demokrasinin ruhuna ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırıdır. Demokrasi sadece belli çevrelerin değil, topyekûn milletin ve devletin ortak emanetidir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını anlamayanlar şunu bilmelidir ki; Hiç kimse veya hiçbir kuruluş, kendisini milletin iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.""Konuşan Türkiye"
İYİ Parti Lideri Dervişoğlu da, sosyal medya hesabından "Konuşan Türkiye" vurgusu yaparak TÜSİAD'ın eleştirilerine destek verdi:"Demokrasi korkulacak bir şey olmadığı için her fırsatta “Konuşan Türkiye” vurgusu yapıyorum. Türkiye konuşmalıdır. Konuşursa, demokrasi işler. Demokrasi işlerse, hukuk işler. Hukuk işlerse, güven olur. Güven olursa, yatırım gelir. Yatırım gelirse, refah büyür. Refah büyürse; Emekli de, asgari ücretli de "Fitreye" muhtaç olmaktan kurtulur. Bilmem anlatabildim mi?"Demokrasi korkulacak bir şey olmadığı için her fırsatta “Konuşan Türkiye” vurgusu yapıyorum.
— Müsavat Dervişoğlu (@MDervisogluTR) February 13, 2025
Türkiye konuşmalıdır.
Konuşursa, demokrasi işler.
Demokrasi işlerse, hukuk işler.
Hukuk işlerse, güven olur.
Güven olursa, yatırım gelir.
Yatırım gelirse, refah büyür.
Refah büyürse;…
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir.
— Yılmaz TUNÇ (@yilmaztunc) February 13, 2025
Hiçbir kurum, kuruluş veya çıkar grubu, milli iradenin üzerinde değildir.
Demokratik sistemimizin temel taşlarından biri, kuvvetler ayrılığı ve yargının bağımsızlığıdır.
Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi…
TÜSİAD bulanık suda balık avladığı günleri özlemiş. Vesayet özlemleri depreşmiş. Siyasi mühendislik faaliyetlerine başlamışlar yine.
— Fatih Şahin (@_fatihsahin) February 13, 2025
Ağzınızdaki baklayı çıkartın, mert olun. Mücadele ise mücadele; hodri meydan!
CHP’nin ön seçimine katılmayı da unutmayın.
Demokrasilerde sivil toplum kuruluşlarının ülke gündemine dair açıklama yapmaları ve değerlendirmede bulunmaları en doğal haklarıdır.
— Ömer Çelik (@omerrcelik) February 13, 2025
Ancak ülke gündemine dair değerlendirme yapma hakkı ile siyaseti şekillendirme ve yargıya talimat verme girişimleri birbirinden ayrı hususlardır.…
Editör: Betül Gafa