Suudi Arabistan hükümetinin İstanbul'daki Suudi Arabistan Başkonsolosluğu'nda gazeteci Cemal Kaşıkçı'yı öldürmesine ilişkin davanın dosyası Suudi Arabistan'a devredildi.
Davanın devredilmesinin ardından Arap basınında AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a davet edildiği ve Erdoğan'ın Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'la Mekke'de bayram namazı kılacağı yazıldı.
Konuya ilişkin "Erdoğan'ın her yaptığını savunan bir iş insanının" Tayyip Bey, konjonktürel olarak psikolojik üstünlük sağladı ABD dahil bütün batıya. Kral Salman’ın daveti üzerine Mekke’de namaz kılmaya davet edilmesinin İslam dünyasındaki teolojik anlamı, camianın liderliği Tayyip Bey üzerinden Türkiye’ye 'verilecek' demektir. Türkiye’deki muhalefet hariç, Papa dahil bütün İslam ve Hıristiyan dünyası bunu böyle anlayacaktır ve “o namaz” yeni dünya düzeninin dönüm noktalarından birisi olacaktır" şeklindeki yorumunu aktaran Murat Yetkin, "Haberin Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devri sonrasında çıkmasına hiç mi dikkat etmediğini sordum. 'Gülümsemekle yetiniyorum' yanıtı aldım. Üstelik Mekke’de namaz haberi henüz doğrulanmamıştı bile. Ruh hali bu" ifadelerini kullandı.
Kaynağının "O dosya üzerindeki pazarlıkları biliyor musun? Senin bile dudağını uçuklatacak detaylar var" dediğini belirten Yetkin, "Kaynağımın AK Parti iktidarının kritik noktalarında irtibatları olduğunu biliyordum. Geçmişte ayrıntı sorduğumda 'Söyleyemem' yanıtı aldığımdan, üstelemeye gerek duymadım. Baksanıza, Kaşıkçı cinayetini dünyaya duyuran AK Partili arkadaşı Yasin Aktay bile 'Belki benim de bilmediğim şeyler vardır' demiş. Kaşıkçı’nın aynı zamanda Veliaht Prense muhalif eski istihbarat şefi Turkî bin Faysal el Suud’un açık operasyonlar şefi olduğunun yeni öğrenildiğini söylemeyecek herhalde kimse. Ama kaynağım bir pazarlık olduğunda ısrarlıydı" ifadelerini kullandı.
"Eğer yapıldıysa bu pazarlıkların siyasi olmanın yanı sıra ekonomik yarar boyutu da var mıydı? Tam da ekonomik krizin ortasında seçime giderken…" diyen Yetkin, kaynağının "Tayyip Bey hem Batıdan hem Doğudan, özel olarak da İslam dünyasından arkasına yeterli desteği alırsa, ki bana göre aldı, bunu anında iç siyasete taşır. Dış desteğin yaratacağı parasal genişlemelerin ekonomiyi darboğazdan çıkartma potansiyeli oldukça yüksek" dediğini aktardı.
Murat Yetkin'in yazısının tamamını okumak için tıklayınız.
Davanın devredilmesinin ardından Arap basınında AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a davet edildiği ve Erdoğan'ın Kral Selman ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman'la Mekke'de bayram namazı kılacağı yazıldı.
Konuya ilişkin "Erdoğan'ın her yaptığını savunan bir iş insanının" Tayyip Bey, konjonktürel olarak psikolojik üstünlük sağladı ABD dahil bütün batıya. Kral Salman’ın daveti üzerine Mekke’de namaz kılmaya davet edilmesinin İslam dünyasındaki teolojik anlamı, camianın liderliği Tayyip Bey üzerinden Türkiye’ye 'verilecek' demektir. Türkiye’deki muhalefet hariç, Papa dahil bütün İslam ve Hıristiyan dünyası bunu böyle anlayacaktır ve “o namaz” yeni dünya düzeninin dönüm noktalarından birisi olacaktır" şeklindeki yorumunu aktaran Murat Yetkin, "Haberin Cemal Kaşıkçı davasının Suudi Arabistan’a devri sonrasında çıkmasına hiç mi dikkat etmediğini sordum. 'Gülümsemekle yetiniyorum' yanıtı aldım. Üstelik Mekke’de namaz haberi henüz doğrulanmamıştı bile. Ruh hali bu" ifadelerini kullandı.
Kaynağının "O dosya üzerindeki pazarlıkları biliyor musun? Senin bile dudağını uçuklatacak detaylar var" dediğini belirten Yetkin, "Kaynağımın AK Parti iktidarının kritik noktalarında irtibatları olduğunu biliyordum. Geçmişte ayrıntı sorduğumda 'Söyleyemem' yanıtı aldığımdan, üstelemeye gerek duymadım. Baksanıza, Kaşıkçı cinayetini dünyaya duyuran AK Partili arkadaşı Yasin Aktay bile 'Belki benim de bilmediğim şeyler vardır' demiş. Kaşıkçı’nın aynı zamanda Veliaht Prense muhalif eski istihbarat şefi Turkî bin Faysal el Suud’un açık operasyonlar şefi olduğunun yeni öğrenildiğini söylemeyecek herhalde kimse. Ama kaynağım bir pazarlık olduğunda ısrarlıydı" ifadelerini kullandı.
"Eğer yapıldıysa bu pazarlıkların siyasi olmanın yanı sıra ekonomik yarar boyutu da var mıydı? Tam da ekonomik krizin ortasında seçime giderken…" diyen Yetkin, kaynağının "Tayyip Bey hem Batıdan hem Doğudan, özel olarak da İslam dünyasından arkasına yeterli desteği alırsa, ki bana göre aldı, bunu anında iç siyasete taşır. Dış desteğin yaratacağı parasal genişlemelerin ekonomiyi darboğazdan çıkartma potansiyeli oldukça yüksek" dediğini aktardı.
Murat Yetkin'in yazısının tamamını okumak için tıklayınız.