DOSYA | NBA 2020

TAKİP ET

NBA tarihinde geriye dönülüp bakıldığında, 2020 yılı diğer senelerden çok farklı duygularla anılacak. Çin virüsü salgını nedeniyle maçların aksamasından sürpriz gelişmelere, hayal kırıklığı yaratan takımlardan şok edici ölümlere şahit olduk. NBA'in en büyük isimlerinden biri olan Kobe Bryant'ın şok edici ölümünün yıl dönümünde, 2020 yılında NBA'in öne çıkan olaylarını ve anlarını TamgaTürk olarak derledik.

1. Kobe Bryant’ın Ölümü

NBA 2020 yılına sarsıcı bir haberle başladı. Kobe Bryant, 26 Ocak 2020’de California’da bir helikopter kazasında hayatını kaybetti. Helikopterde bulunan 13 yaşındaki kızı Gianna Bryant da aynı kazada yaşamını yitirdi. NBA efsanesinin erken yaşta feci bir kaza sonucunda hayatını kaybetmesi, basketbolu takip eden veya etmeyen milyonları hüzne boğdu.

NBA’in en ikonik isimlerden biri olan Bryant, 2000’li yıllarda basketbol izlemeye başlayan birçok gencin favori sporcusu oldu ve onlara ilham verdi. Bu cümleler, hayatını kaybetmiş ünlü birisinin ardından kurulan klişe cümleler değil. Bryant, saha içinde ve dışında; çalışma azmiyle, en zor görevleri üstlenmesiyle, hırsıyla, disipliniyle ve daha birçok özelliğiyle insanlara örnek oldu. Basketbol tarzını ve yeteneklerini bu listeye katmadım bile. Belli bir seviyenin üzerinde olan neredeyse her sporcu bu konuda insanları etkiliyor zaten. Ancak Bryant, hırsı ve çalışma azmiyle, insanlara sadece sporda değil hayatın her alanında ilham verebilecek bir figürdü. Zira NBA’i takip eden herkes, lig tarihindeki en hırslı ve çalışma azmine sahip kişiler arasında Kobe’yi mutlaka gösterecektir. Hedeflerini belirledikten sonra sıkı çalışmayla neler başarılabileceğini göstermesi açısından, basketbol oynayarak insanlara kişisel gelişim koçluğu yapıyordu adeta. Bu çalışma azmi, basketbolu bıraktıktan sonra atıldığı animasyon kariyerinde Oscar ödülünü almasına da olanak sağladı. Projede yer alan isimlerle yapılan röportajlarda, Kobe’nin ne kadar meraklı olduğu ve her şeyi sorarak öğrenmek istediği belirtiliyordu. Tabii bu durum çalışanları bir miktar da olsa bıktırmıştır.

Black Mamba(bilmeyenler için Kobe’nin lakabı)’nın saha içindeki durumunu ele almak gerekirse, izolasyon üzerinden oynayan eski tarz şutör gardların son temsilcisi diyebiliriz. NBA’in efsane ismi Michael Jordan’dan çok fazla etkilendiği sır değil. 1990’lı yıllarda ligi kasıp kavuran Jordan’ı sıkı sıkıya takip eden Kobe, onun imza yeteneklerinin çok başarılı bir uygulayıcısı oldu. Atletik ve skorer olmasıyla öne çıkan Black Mamba, oyunundaki şut gibi alanları da geliştirdi ve NBA’in en fazla dikkat çeken takımı Los Angeles Lakers’ta forma giymesiyle tüm dikkatleri üzerine çekti.

NBA’in en dominant pivotlarından olan Shaquille O'Neal, 1996’da Lakers’a takaslandı ve Kobe de o sene Charlotte Hornets tarafından seçilmesine rağmen direkt Lakers’a takaslanmasıyla iki oyuncunun yolları kesişti. Shaq inanılmaz bir performans sergilediği dönemde Lakers’a gelirken Kobe ise henüz çaylaktı. 1999,2000 ve 2001 yıllarında bu yıldızların eşliğinde Lakers, üç şampiyonluğa ulaştı. Saha içinde inanılmaz bir ikili olsalar da Kobe Shaq’in gölgesinde kalmak istemiyordu ve onun varlığının hücumda kendisini sınırlamasından rahatsızdı. Kobe daha ön planda olmak istiyordu ve ikilinin arası zaman içinde açıldı. Başarı, anlaşmazlıkların göz ardı edilmesini sağlasa da şampiyonluklar kazanılamayınca Shaq Lakers’tan ayrıldı ve Miami’de şampiyonluk yaşadı. Shaq’ın şampiyonluk yaşaması Kobe için ekstra bir motive kaynağı olsa da Lakers iyi bir kadroya sahip değildi. Kötü kadronun etkisiyle Kobe tüm hücumları yönetiyordu. O dönemlerde sayı rekorlarını kırdı ve inanılmaz istatistiklere imza attı. 2006 Ocak ayında Toronto Raptors’a karşı attığı 81 sayı, NBA’de bir oyuncunun bir maçta attığı en yüksek ikinci sayı rekoru oldu ve 81 sayı hala inanılması güç bir noktada duruyor.

Kobe, Shaq olmadan da şampiyonluk kazanabileceğini 2009 ve 2010 senelerinde göstererek toplamda 5 şampiyonluk yüzüğüne ulaştı. Lakers, 2012’de Nash, Howard, Gasol ve Kobe’den oluşan bir yıldızlar karmasını bünyesinde toplasa da art arda gelen sakatlıklar Lakers’ın rekabetçi bir takım olmasını bile engellerken Kobe’nin de kariyeri yavaş yavaş sona yaklaşıyordu.

Çalışma azmiyle kendine eskisi gibi yüklenmeye devam eden Kobe, sık sık sakatlıklarla uğraşmak zorunda kaldı ve 2013 sezonu sonrasında bir oyuncunun kariyerini mahvedecek aşil tendonunda yırtıkla sonrasında ise diz kapağında meydana gelen kırıkla uzun süre sahalardan uzak kaldı. Sahalara tekrar döndüğünde herkes Kobe’nin son yılları olduğunun farkındaydı. Bu nedenle Lakers iyi bir kadroya sahip olmasa da taraftarlar Kobe’yi bir daha izleme fırsatını yakalamayacaklarının farkında olarak Lakers maçlarını izliyordu. Nitekim Kobe de bu zevki taraftarlara bahşetti ve 2016 yılında jübile maçına çıkan Kobe, inanılması güç bir performans sergiledi. NBA’in en iyi savunma takımlarından biri olan Utah Jazz karşısında son maçına çıkan Kobe, 36 yaşında 60 sayılık muazzam bir maç çıkardı ve maçı Lakers’a getirmeyi başardı. NBA’in en iyi skorerleri olarak görülen bazı isimler, kariyerlerinde bir kere bile bu rakama ulaşamazken Kobe bu performansı, son maçında sergilemeyi başardı.

Son satırlarda şunu belirtmek gerekir ki Kobe, saha içinde ve dışında takındığı tavırla insanlar üzerinde büyük bir etki bıraktı. Kariyeriyle de NBA’in efsaneleri arasına adını yazdırdı.

2. John Wall- Russell Westbrook Takası

2008’de draft sınıfının gözde oyuncularından Russell Westbrook, Seattle Supersonics tarafından 4. sıradan draft edildi. Takımda yer alan genç Kevin Durant ve James Harden ile Supersonics, geleceği parlak bir takım haline geldi. Takımın Seattle’dan Oklahoma’ya taşınmasıyla Oklahoma City Thunder bünyesinde yer aldılar. Takımda rahatça skor bulmasıyla dikkatleri çeken Durant ve ligde kenardan gelerek en iyi katkıyı veren Harden’ın yanında muazzam fiziği ve patlayıcı gücüyle Russell Westbrook dikkatleri üzerine çekmişti. Bu çekirdekle iyi başarılar elde etseler de asıl hedef olan şampiyonluğa uzanamadılar ve 2012 yılında Harden 2016’da ise Durant takımdan ayrıldı. Takımın yükünü ligin en iyi oyun kurucularından Westbrook yüklendi. 2017 yılında takıma gelen Paul George ile tekrardan Thunder iddialı hale geldi. Ancak bu birlikteliğin şampiyonluğu getirmeyeceği anlaşılınca George Clippers’a, Westbrook ise Harden’ın yanına, yani Houston Rockets’a gitti.

Russell Westbrook gard pozisyonu için en fizikli ve en patlayıcı oyunculardan biri olarak pota yakınında mükemmel bir bitiriciye dönüştü. Karşısına çıkan pivotları posterlemesiyle korku salan Westbrook, hızlı hücumlarda da çok başarılıydı. Ancak topu elinde fazlaca isteyen Westbrook’un verimli bir oyuncu olmamasıyla takımı aşağıya çekerken şutundaki zafiyetle de kendini sınırlamaya başladı. Ayrıca sakatlıklar da onun vücudunu yıpratınca artık en iyi yaptığı şeylerde bile geriye gitmeye başladı. Houston’ın ona verdiği yüklü miktardaki kontrat artık yanlış bir karar olarak nitelendirilmeye başlamıştı. Nitekim Rockets istediği başarıları elde edemeyince Westbrook’un Houston macerası sona erdi.  

2010 yılında draftın en iyi isimlerinden biri olarak öne çıkan John Wall, Washington Wizards tarafından 1. sırada seçilmişti. 2012 yılında da Bradley Beal’ın draftta 3. sıradan seçilmesiyle Wizards, geleceğini üzerine kuracak iki oyuncuyu bulmuş oldu. Zaman içinde iki isim de oyunlarının geliştirirken NBA’in en iyi gard ikilisi listesinde adları geçmeye başladı.

John Wall, atletik ve top tekniği birisi olarak öne çıkıyordu. Nitekim zamanla NBA’in en hızlı oyuncusu olarak bilinmeye başladı. Beal da ligin en önemli şutör gardlarından biri haline gelse de kadro kalitesi istenen seviyeye çıkmadı. Böylesine güçlü bir gard ikilisine sahip olan Wizards, batıya nazaran çok daha zayıf olan doğu konferansında dahi başarılar yakalayamadı. Ayrıca Wall’ın yaşadığı sakatlıklar kendisini oldukça yıprattı ve artık eski hızına ulaşamaz oldu. Mental yönü de çok güçlü olmayan Wall, Wizards tarafından aldığı yüklü kontratın karşılığını veremeyecek duruma geldi.

10 sene öncesinde ligin en fazla gelecek vadeden isimleri olan Westbrook ve Wall, artık toksik kontratlara sahip oyuncular olarak öne çıkmaya başladı. Rockets da Wizards da oyuncularını takaslamak istiyordu ama böylesine şişik kontratlı oyuncuları takaslamak için tek seçenekleri vardı. O da bu iki oyuncuyu takaslamaktı. Kariyerlerinin sonlarına gelen bu iki oyuncudan Wall, ilk defa takım değiştirirken Westbrook ikinci kez yeni bir maceraya atılıyor. Bu takas daha önceki senelerde yapılsa NBA’de ligin dengelerini değiştirecek bir hamle olarak görülürdü ancak bu takas 2020 yılında bu tarz bir etkiyi yaratmaktan çok uzak. Bir dönem ligin en çok heyecan veren oyuncularının sakatlıkların da etkisiyle kariyerinin sonu gelmeden çökmesi NBA taraftarlarını en çok da bu oyuncuları desteleyen kişileri üzdü.

3. Bekleneni Veremeyen Takımlar

3 - 1) Milwaukee Bucks:

Giannis Antetokounmpo gibi bir süper yıldıza sahip olan Milwaukee Bucks, NBA’in normal sezonunda en etkileyici performans sergileyen takımlardan biri. Bunda Antetokounmpo’nun normal sezonda ligi domine etmesi büyük etken. Yıldız oyuncu iki yıldır çok etkileyici ve istikrarlı performansıyla normal sezonun MVP’si seçiliyor. Normal sezonda doğu konferansında çok rahat bir şekilde birinci olmaları haliyle onları şampiyon yolunda iddialı bir takıma dönüştürüyor. Ancak bazı takımlar, normal sezondaki performansını playofflara taşıyamazken bazıları ise playofflarda çok daha etkili oluyor. Bucks burada en ekstrem örneklerden biri.

Bucks’ın playofflarda bekleneni verememesinin en büyük nedenlerinden biri, normal sezonda diğer takımlara göre daha iyi bir plana sahip olması ve disiplinli şekilde maçlara çıkması. Ancak playoff serilerinde başarıya ulaşmak için rakibe farklı planlar uygulamak gerekiyor. Normal sezonda çok istekli olmayan takımlar dahi serilerde çok daha disiplinli olduğu için disiplinli olmak artık burada beklenen farkı yaratamıyor.

Mike Budenholzer, mükemmel bir ana plana sahip olup bundan kesinlikle vazgeçmeyen bir koç olarak biliniyor. Nitekim Atlanta Hakws kariyeri de benzer şekildeydi. Koçun, playoff serilerinde daha pragmatik hedeflere yönelmek yerine oyun planına tam sadakat göstererek rakipleri dezavantajını değerlendirememe gibi büyük bir problemi var. Bu durum 2019’da olduğu gibi bu sene de tekrarlandı ve büyük beklentilerle sezona başlayan Bucks, Miami Heat’e konferans yarı finalinde elendi. Bu elenme geçen sene olduğu gibi bu sene de büyük hayal kırıklığı yarattı. 2021’de de başarısız bir sezon geçirmeleri durumunda, Bucks’ın teknik sorunları artık mental sorunlara dönüşebilir. Bu nedenle bu sene Bucks’ın başarılı olması bir zorunluluk olarak görülüyor.

3 - 2) Los Angeles Clippers:

2019’da Toronto Raptors’ın şampiyonluğunun tartışmasız en büyük mimarı olan Kawhi Leonard ve sonrasında Paul George, Los Angeles Clippers’a katıldı. Bu iki süper yıldızın yanında Clippers’ın diğer oyuncuları da olağanüstü yetenekliydi ve bu da takımı direkt olarak şampiyonluğun en öne çıkan adayı yapıyordu. Takım şut, savunma ve hücum gibi pek çok alanda eksikliğeğe sahip değildi. Ancak takım, daha yeni bir araya gelmiş oyuncularla kuruluydu ve bu oyuncuların bazı kötü alışkanlıkları vardı.

Öncelikle takım, saha içinde sorun çıkartmaya uygun Patrick Beverley ve Marcus Morris gibi isimlere sahipti. Ancak bundan daha büyük olan problem ise, şampiyonluğun favorilerinden olmanın getirdiği rehavetle takım, normal sezonda savunma ve hücum alışkanlıklarını oturtamadılar. Yeni bir araya gelen kadroda bu rahatlık, daha büyük bir sıkıntıya yol açıyor haliyle.

Playoff serilerine Dallas Mavericks ile başlayan Clippers, güçlü rakibi karşısında 4-2 turu geçti. Rakibin önemli oyuncularından Porzingis’in sakatlığı işlerini biraz kolaylaştırmıştı. Konferans yarı finalinde Denver Nuggets ile karşılaşan Clippers, favoriydi. Nitekim 3-1 öne geçti ve bir maç daha kazanması durumunda konferans finaline uzanacaktı. Ancak favori Clippers’ı bu avantaj kurtaramadı ve 4-3 elenerek tüm NBA’de şaşkınlığa yol açtılar. Takımın bu halde playoffta elenmesi, koç Doc Rivers’la yolların ayrılmasına neden oldu. Lakers eşleşmesinde elense Clippers’ın sezonu büyük bir hüsran olarak anılmayacaktı belki ama favori olarak çıktığı eşleşmede 3-1 öne geçmenin ardından art arda üç maç kaybetmek tüm eleştiri oklarını bu takıma çevirdi.

Clippers aldığı yoğun eleştirilerin ardından bu sene başarı elde etmek zorunda. Aksi takdirde Bucks’ta baş gösteren sorunlar bu takımda da görülecektir ve Clippers’ta takım ruhunun daha zayıf olması nedeniyle olası bir diğer başarısızlık takımın dağılmasına yol açabilir.

kobe bryant nba california helikopter ABD black mamba basketbol kobe michael jordan los angeles lakers Shaquille O'Neal Charlotte Hornets miami toronto raptors John Wall Russell Westbrook Kevin Durant James H