Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - III | Milliyetçiliğin Rotası Nereye Gidiyor?

TAKİP ET

"Her şeyin 'anti' si olarak kurgulanan bu karşıtlık siyaseti Türk Milliyetçiliğinin doğasıyla bağdaşmamaktadır. Avrupa'daki Rusya destekli 'sağ popülist' siyasi akımların Türkiye şubesi olarak faaliyet gösteren bu akımlar ne yazık ki daha genç yaştaki Türk Milliyetçilerini peşinden sürükleme imkanı bulmaktadır."

 

M. Bahadırhan Dinçaslan'ın "Ulusalcı Olmayacağız" çıkışıyla birlikte yaptığı davet üzerine, TamgaTürk okurları "Seküler milliyetçilik nereye/nasıl?" sorularına verdikleri cevapları gönderdiler. Seküler Milliyetçilik dosyası boyunca zaman zaman müstakil makaleler, zaman zaman derleme ve analizler halinde bu cevaplara yer vereceğiz. Dosyanın üçüncü makalesi, Emir Abbas Gürbüz'ün kaleminden "Milliyetçiliğin Rotası Nereye Gidiyor?"

Milliyetçiliğin Rotası Nereye Gidiyor?

Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılma sürecinde İmparatorluğun kurucu ve asli unsuru olan Türk topluluğunun kimlik bilinci kazanma mücadelesinin bir sonucu olarak gelişen milliyetçilik, ilk aşamada Osmanlı bürokrasisi içinde seçkin kadrolar arasında yaygınlaşmıştır.

Osmanlı İmparatorluğunu bir Türk Devleti olarak bir arada tutma mücadelesi ve akabinde Cumhuriyetin kuruluşu ile sonuçlanan mücadeleyi yürüten kadrolar arasında hâkim olan Türk Milliyetçiliği özellikle Cumhuriyetle beraber devletleşmiş ve Kemalizm’in bir parçası olmuştur.

Türk Milliyetçiliğine devletin çizdiği sınırları kabul etmeyen Türkçü-Turancı çevreler 3 Mayıs 1944 yargılamalarıyla tamamen sindirilmiş ve tasfiye edilmiştir. Uzun yıllar bir devlet ideolojisi olarak kalan Milliyetçilik, çok partili hayatta Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ile siyasi spektruma sağda alternatif olarak varlığını sürdürse de kitleselleşmiş bir söylemden ziyade parti kadroları arasında okumuş şehirli ideolojisi olarak varlığını devam ettirmiştir.

Milliyetçiliğin Tekeli Olarak Ülkücü Hareket

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin Milliyetçi Hareket Partisi’ne dönüştüğü Adana Kongresiyle beraber Milliyetçilik tartışmaları yerini ülkücü hareket ve milliyetçi hareket partisi tekeline bırakmıştır.Uzun yıllar Ülkücülük anlayışı çerçevesinde kurgulanan, konjonktürle olarak Türk-İslam Sentezi olarak adlandırılan bir anlayış Türk Milliyetçiliği düşüncesine hâkim olmuştur. 

Bu anlayış, çoğunluğu kırsalda yaşayan Türk halkının muhafazakar değerleriyle uyumlu olması sebebiyle milliyetçiliğin kitleselleşmesinin önünü açmıştır.

Soğuk Savaş sonrası yükselen İslamcılık akımlarıyla beraber Milliyetçi Hareket Partisinin İslami hassasiyetleri İslami akımlara yetersiz gelmeye başlamasıyla beraber MHP bir yol ayrımına girmiş, ilk aşamada İslamcı akımlara karşı kontrollü bir muhafazakârlık benimsenmiş olsa da 28 Şubat süreci ile beraber katı bir laiklik anlayışına geçilmiştir. 

Alparslan Türkeş’in vefatı ve Devlet Bahçeli’nin MHP Genel Başkanı seçilmesiyle beraber milliyetçilik içi tartışmalar yeniden alevlenmiştir. Adana Kongresinden Türkeş’in vefatına kadar geçen süreçte küçük çaplı alternatif milliyetçi yapılanmalar ve farklı yorumlar her dair yapılmış ise de iletişim teknolojilerinin yetersizliği sebebiyle yayılma olanağı bulamamıştı.

Alparslan Türkeş’in oğlu Tuğrul Türkeş’in genel başkanlık yarışını kaybetmesini takiben MHP’den ayrılarak Aydınlık Türkiye Partisi’ni kurmasıyla yüz değiştirmiş bir milliyetçilik için ilk fırsat doğmuştu. Aydınlık Türkiye Partisi’nin gençlik yapılanması olan Ata Ocaklarında Ülkü Ocaklarının sert anlayışı bir nebze yumuşamış, Ata Ocaklarının çıkardığı dergilerde Türk Gençliğinin daha “modern” görünümlü fotoğraflarına yer verilmiş ve popüler kültüre uygun bir imaj yerleştirilmeye çalışılmıştır. Ancak Ata Ocakları fazla kitleselleşememiş, nihayetinde Doğru Yol Partisi ile seçim ittifakı yaparak girdiği seçimlerde başarısız olarak tabela partisi halini almıştır. Aydınlık Türkiye Partisi başarılı bir proje olmasa da Milliyetçiliğin üzerindeki ülkücülük tekelini kırma açısından ilk girişim olmuştur.

Milliyetçilik Nasıl Evrildi?

1980’li yıllarda başlayan hızlı şehirleşme ile beraber kırsal nüfus şehirlere taşınmış ve şehirde doğan yeni nesil kırsal değerler ile beraber şehir hayatı ile beraber yeni değerler edinmiştir. Bunlara ilaveten 2000’li yıllarda gerek Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına yönelen laik tepki gerekse PKK terörünün yeniden şiddetlenmesi ile beraber milliyetçilik yükselişe geçmiştir. Bu yükseliş MHP’nin 2007 Genel Seçimlerinde %14,7 oyla yeniden meclise girmesiyle ve “güvenlikçi” bir figür olarak öne çıkan Mehmet Ağar’ın başını çektiği Demokrat Parti de %5,5 oy alarak toplamda milliyetçi reaksiyonun yüzde 20’lere ulaşmasıyla sonuçlanmıştır. 

Ancak Milliyetçi Hareket Partisi’nin yükselen milliyetçiliğin temsilinde yetersiz kalması ve partinin sert hiyerarşik yapısı insanları alternatif aramaya yöneltmiştir. İnternetin getirdiği iletişim imkânlarının yardımıyla Türk-İslam sentezini reddeden temelde daha seküler bir anlayışı savunan Türkçü gruplar yaygınlaşmaya başlamıştır. Türkçü grupların çevrimiçi örgütlenme çabaları demokratik açılım olarak başlayıp çözüm süreci olarak devam eden PKK ile müzakere döneminde reel örgütlenmeye dönüşmüştür. Özellikle 1990’lı yıllarda doğup siyasi idrak yaşlarını AKP iktidarı altında yaşamaya başlamış ve çözüm sürecinde (2009-2015) üniversitede bulunmuş gençler MHP’nin milliyetçilik anlayışından kopuk yeni bir milliyetçiliğin içinde kendilerini bulmuşlardır.

Yeni Milliyetçiliğe Hakim Olan İlkeler ve İdeolojik Yansımaları

Bu milliyetçilik, devletin Türk kimliğinin tartışılmaya başlandığı ve Fethullahçı Terör Örgütü’nün devlete sızma faaliyetlerinin doruğa ulaştığı bir dönemde doğum sancısı çektiğinden devletin kaybedilmiş bir kale olduğuna inanmaktadır. Bu yönüyle MHP geleneğinin kutsal devlet anlayışını reddeden ve daha birey merkezli bir milliyetçilik eğitimi ortaya çıkmıştır.

Çözüm süreci boyunca kamuoyunda kimliklerin açık tartışılmaya başlanması, ulus devletin vatandaşlık üzerine kurulu milliyetçilik projesinin AKP eliyle yok edilmesi sebebiyle kimlik tabanlı milliyetçi ve netice olarak daha Turancı eğilimli bir yaklaşım benimsenmiştir.

AKP iktidarının gerek çözüm sürecinde gerekse yabancı göç sorunu karşısında içeride İslam kardeşliği vurgusuna ve dış politikada irrasyonel eylemleri Ümmetçilik vurgusuyla meşrulaştırma çabalarına tepki olarak ise daha seküler bir anlayış gelişmiştir.

Türk Milliyetçilerinin gelişen bireyci, seküler ve kimlik tabanlı anlayışı özellikle AKP iktidarının gittikçe otoriterleşen yönetimine tepki olarak daha çok hürriyet talebi ile beraber demokratik bir hüviyet kazanmıştır. Bu durum Türk Milliyetçiği için yeni bir durum olmayıp aslen II. Abdülhamit istibdadı altında doğan Türk Milliyetçiliğine hakim ilkleler göz önüne alınırsa öze dönüşünden başka bir şey değildir. 

Hal böyle olunca Türk Milliyetçiliği tekrar kitleselleşmiş, siyasetin yeni merkezine oturmuş şehirli ve ilerici bir Türk yaşam tarzının manifestosu haline gelmiştir. 

Sağ Popülizm ve Milliyetçilik

Türk Milliyetçiliği her daim belirli kolektif hedefler ve ilkeler çerçevesinde kurgulanmış ve arkasını sosyolojik bir gerçekliğe dayandırmıştır. Ancak Türkiye’de son dönemde yaygınlaşan bazı hareketler Türkiye’yi batı perspektifi ile okumaya hevesli akademik çevreler tarafından milliyetçilik olarak tanımlanmıştır. 

Sorgusuz batı karşıtlığı, komplo teorilerini merkeze alan yaklaşımlar ile güvenlikçi politikalar üzerinden siyasi söylemleri ile illüzyon yaratma siyasetinin hem iktidar kanadında hem muhalefet kanadında temsilcileri bulunmaktadır. Her şeyin “anti” si olarak kurgulanan bu karşıtlık siyaseti Türk Milliyetçiliğinin doğasıyla bağdaşmamaktadır. Avrupa’daki Rusya destekli “sağ popülist” siyasi akımların Türkiye şubesi olarak faaliyet gösteren bu akımlar ne yazık ki daha genç yaştaki Türk Milliyetçilerini peşinden sürükleme imkanı bulmaktadır. 

Milliyetçiliğin evirildiği yeni noktadan farklı olarak daha çok otoriterlik isteyen somut çözüm ortaya koymaktansa temelsiz politika önerilerine kapılan bu eğilimler Türk Milliyetçiliği içinde ideolojik sapma olarak görülmelidir. 

Sağ Popülizmi sürükleyen kişi ve kurumlar, nihayetinde devlet sultasında kurtulmuş sivil ve ilerlemeci Türk Milliyetçiliğini tekrar devletleşme ile sonuçlanıp köreltecek bir rotaya çevirme potansiyeline sahiptir.  

Türk Milliyetçiliğinin Türkiye’de yeni merkezi inşa etme ve Türk yaşam tarzının ilham kaynağı olma mücadelesinin başarıya ulaşması için toplumsal koşullar hazır olup siyasi arenada etkili temsilin olması halinde ideolojik sapmalar temel bulamayacak ve gelecek yıllar Türk Milliyetçilerine ait olacaktır.   Emir Abbas Gürbüz Dosyanın Birinci Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - I | İdeolojik Kıtlık — Yiğit Özalkuş Dosyanın İkinci Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - II | Türk Milliyetçiliği Üzerine — Halil Doğangüzel  Dosyanın Üçüncü Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - III | Milliyetçiliğin Rotası Nereye Gidiyor? — Emir Abbas Gürbüz Dosyanın Dördüncü Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları IV | Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - IV | Türkçülük, Laiklik, Sekülerlik — İskender Öksüz Seküler Milliyetçilik Tartışmaları V | Gidiyor Gibi Ama Gitmiyor: Bir Erkek Yahut Erkeklik Dâvâsı Olarak Türkçülük — Abdulkerim Şeker Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VI | 'Yeni Dünya Düzeni'nde Kurtuluşun Altın Anahtarı: Seküler Milliyetçilik — Emrah Birgül Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VII | Seküler Milliyetçilik Nereye Gitmelidir, Nasıl Gitmelidir, Özellikleri Ne Olmalıdır? — Hakkı Başar Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VIII | Uzaktan ve Dışarıdan — Oğuz Gürler Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - IX | Mülteciler Irkçılık Getirir mi? — Şamil Özlü

seküler milliyetçilik tartışmaları 3 üç üçüncü makale milliyetçiliğin rotası nereye gidiyor ülkücü hareket ülkücülük Emir Abbas Gürbüz yiğit özalkuş halil doğangüzel Bahadırhan Dinçaslan