Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VI | 'Yeni Dünya Düzeni'nde Kurtuluşun Altın Anahtarı: Seküler Milliyetçilik

TAKİP ET

"Tüm bu sıkışmışlık içerisinde Türk milletine altın bir anahtar gibi sunulan bir yapı yükselişini gerçekleştiriyor: Seküler Milliyetçilik!"

M. Bahadırhan Dinçaslan'ın "Ulusalcı Olmayacağız" çıkışıyla birlikte yaptığı davet üzerine, TamgaTürk okurları "Seküler milliyetçilik nereye/nasıl?" sorularına verdikleri cevapları gönderdiler. Seküler Milliyetçilik dosyası boyunca zaman zaman müstakil makaleler, zaman zaman derleme ve analizler halinde bu cevaplara yer vereceğiz. Dosyanın altıncımakalesi, Emrah Birgül'ün kaleminden "'Yeni Dünya Düzeni'nde Kurtuluşun Altın Anahtarı: Seküler Milliyetçilik"

Temel prensipte milliyetçiliğin seküler bir tavır ve duruş içerisinde olduğu ile ilgili açıklamalar doğru. Bununla beraber zihinlerde oluşan "sekülerizm" kavramının farklı yorumlamalarla açıklanmasının getirdiği kafa karışıklığını da anlıyorum. Ancak yakın dönem milliyetçi paradigmanın yakın çağdaki deformize milliyetçilikten farkının bir şekilde vurgulanması da şart. Bu duruşu birçok isimle anabilirsiniz "Yeni Milliyetçilik",  "İlerici Milliyetçilik" vesaire, vesaire...

Ancak görünen o ki insanlar özellikle mevcut iktidar döneminden sonra haklı olarak bireyin seküler kalması konusunda çok hassaslar ve en ayrıştırıcı özellik olarak sekülerlik ön plana çıkıyor. Bununla beraber daha önce yapılan ideolojik çalışmaları incelediğimizde "seküler aidiyet" ile ilgili çeşitli çalışmalar karşımıza çıkıyor. Bununla beraber eskiden beri sık sık tekrarladığımız bir tanım vardır;

Laik olan devlettir, bireylerin tanımlanması laiklik değil sekülerlik üzerinden yapılır. Bu tanım üzerinden de gidecek olursak (her ne kadar aralarında nüanslar olsa da kardeş yaklaşımlar olarak ele alırsak) laik devletin varlığını sürdürmek isteyen bireyler seküler bir çizgiyi savunmakla mükelleftir.

Yeni Türk milliyetçiliği bütünleşmiş bir janr açtığı zaman belki herhangi bir sıfat kullanmaya gerek kalmayacaktır, ancak şu an madem bir vurguya ihtiyaç var, ben de bu yazıda fikirsel ve anlatısal matematiğimi "Seküler Milliyetçilik" tanımlaması üzerinden ilerleteceğim.

* * *

Başlıkta bahsettiğim "Yeni Dünya Düzeni" kavramına komplo teorisyenleri zaviyesinden değil oldukça somut bir çizgi üzerinden yaklaştım.

Uygarlık temel insani yaşam koşulları seviyesini karşıladıktan sonra sürekli bir arayış ve buna müteakip yöneliş içerisinde olmuştur. Gerek teolojik gerek felsefi gerekse yaşamsal varlığının hem kaynağına hem de geleceğine yönelik devinimsel ve düşünsel aşamalar gerçekleşmiştir. Bu aşamalar kimi zaman varlık arayışının salt düşünsel alanı ile sınırlı kalsa da kimi zaman milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanan merhaleler katetmiştir. Uygarlık teknoloji, bilimsel gelişmeler, felsefik ve entelektüel gelişmelerle anılsa da bu güzel gelişmeler kimi zaman besin olarak akan milyonların kanı ve cesetleriyle beslenmiştir. Savaşlar ve yıkımlar her ne kadar üzücü sonuçlara sahip olsa da birçok alanda gelişmelerin önünü açmıştır. Elbette uygarlığın ilerletici işlevini gören birçok bilim insanı, düşünür ve diğer aktörler bu besinin değişmesi gerektiğini düşünerek savaşın en azından kendi coğrafyalarında engellenmesi gerektiği ile ilgili fikirler ve çalışmalar yürütmüşlerdir.

Zaman ilerledikçe akan kan ve cesetlerin "medeni uygarlıklar" sınırlarından mümkün olduğunca uzaklaşarak dünyanın daha savaşılabilir ve kan akıtılmasında fazla mahzur bulunmayan bölgelerine taşınılmasına gayret edilmiştir.

Günümüze gelindiğinde dünyanın önemli bir konumunda söz sahibi olan "medeni uygarlıklar" ki bu uygarlıklar artık sadece ülke isimleri değil; şirketler, vakıflar ve STK'lar ile de varlığını ispat edebilmektedir, kendilerini dışarıya karşı farklı bir biçimde pazarlamaya gayret etseler de gerek vekalet savaşlarıyla gerekse propaganda savaşlarıyla aynı taktik-stratejiyi sürdürmekteler.

Elbette topyekün olarak bir ülkeyi suçlamak da yersiz, ülkeler özellikle yeni dönemde kendi içlerindeki farklı yapıların çekişmeli tavırlarının karşıtlığını da barındırmaktadırlar.

İşte bu eksenin, Yeni Dünya Düzeni dediğimiz kavramı kalıplaşmış komplo teorileriyle açıklanacak kadar basit değildir. Fakat bu kavramın sosyal yaşamdaki yansımalarını en güçlü ve açık bir şekilde görebileceğimiz alanlar vardır, bunlar özellikle Yeni Batı'yı, Amerika'yı ve devamında tüm dünyayı kısmen etkileyen ve etkilemesi hedeflenen kavramlardır. Gerçekten uzaklaşan politik doğruculuk, aile kavramının amorflaştırılmaya çalışılması, cinsiyet kavramı üzerinden manipülatif yaklaşımlar, multikültürel kavramların sadece güç sahiplerinin doğrultusunda ilerlemesi, göz boyamacı çevrecilik, alttan alta desteklenen islamcı ya da aynı perspektifte dini akımlar, yeni dini arayışlar-oluşturuşlar, temel insanı değerlerin artık demode fikirler olduğuna dair çalışmalar ve tezler, çocuklar üzerinde cinsiyetsizleştirme çalışmaları.

Bu yukarıda saydıklarımın bazıları kavramsal olarak birbiriniden alakasız gözükebilir, zaten doğal olan da budur yazının başında bahsettiğim o sürekliliğini koruyan arayışın çağımızdaki izdüşümü Yeni Dünya Düzeni'nde böyle şekillenmektedir. Bu konuda ekonomik, bürokratik ve siyasal yaptırımları gerçekten güçlü yapılar propagandalarını o kadar kuvvetli bir zemin üzerinden yapmaktadırlar ki örneğin akademik çevrelerde bu yapıların birçoğuna karşı çıkmak ya delilik ya da cahillikle ilişkilendirilmekteydi ta ki 2020 sonrası gelişen bazı olaylara kadar. Pandemi süreci ve sonrası yaşanılanlar, Rusya-Ukrayna Savaşı, muktedirlerin dünyanın belirli bölgelerindeki pasifist tutumlarının yarattığı açmazlar hayal edilen gibi bir Yeni Dünya Düzeni sisteminin ortaya çıkmayacağına dair emareleri arttırdı ve karşı cephelerin seslerinin daha gür çıkmasına neden oldu.

Elbette şunu es geçmemeliyiz bugün Yeni Dünya Düzeni mantalitesiyle ortaya sunulmaya çalışılan kavramlar aslında çağdaş dünyanın gerekliliklerinin soytarılaştırılmasına benzeyen bir tavır barındırmakta.Örneğin elbette çevreye önem vermeliyiz ancak bunu sulandırarak değil, LGBTi hakları konusunda elbette somut adımlar atılmalı ama bu faşizan ve baskıcı bir tavırla yapılmamalı. Özetle mevcut Yeni Dünya Düzeni propagandistleri olması gereken küçük bir meseleyi milyonlarla çarparak ortaya karikatürize edilmiş bir algı bırakıyorlar.  Peki bu neye yol açıyor?

Bu sefer karşısında köktenci fikriyatlar güçleniyor: "Hepimizi LGBTi yapmaya çalışıyorlar", "Kadınlar şeytandır güvenilmez", "Modernlik dinimizi yok edecek" gibi zihinsel algısını yitirmiş kalabalık güruhlarla karşılaşıyoruz. Sanırım bu güruhlara da Eski Dünya Düzeni savunucuları dersek abes olmaz.

Temel manada iki bağnaz grubun arasında kalmış ve kendi makul yaşamını muhafaza etmek isteyen çağdaş, ilerici ancak özellikle ülkemizde muktedir bir zemine yaslanamadığından ötürü biraz ürkek davranan kalabalıklar var. Bu kalabalıkların en büyük düşünsel sıkıntılarından biri de fikriyatı somutlaştırıp iç huzurla fikriyatın akan kaynağına kendilerini teslim edememeleri durumu kanaatindeyim.

Üstelik işin global boyutu bir yana, ulusal sınırlar ve Türk dünyası içerisinde baktığımız zaman hayli yer kaplayan büyük sorunlarımız var.

-Kontrolsüz sığınmacı meselesi,

-Ekonomik manada aşırı zorlanılan bir dönem,

-Had safhaya ulaşmış cinayet, tecavüz ve tacizler,

-Toplumsal ayrışma, kutuplaşma,

-Radikal dinci yapıların ülke geleceğini tehditleri,

-Ayrılıkçı yapıların ülke geleceğini tehditleri,

-Kültürel çöküş,

-Toplumun önemli bir kesimine yayılmış psikolojik problemler,

-Eğitim problemleri, eğitimli gençlerin ülkede kalmamak istemesi gerçekliği,

-Medya'nın, iş hayatının baskı altında tutulması,

-Güvenilmeyen bir adalet sistemi,

-Liyakatsız görevlendirilmelerle ilgili şüpheler

başta olmak üzere ülkemizin sorunları had safhada.

* * *

Tüm bu sıkışmışlık içerisinde Türk milletine altın bir anahtar gibi sunulan bir yapı yükselişini gerçekleştiriyor: Seküler Milliyetçilik!

Uçların yarattığı düşmanlık iklimini bir kenara bırakarak ilerici Türklük aidiyetinde buluşulması ve bunu tüm topluma yayabilecek bir damarın içerisinde mevcut olmasıyla öncelikli olarak tüm fikirlerin en az üç adım önünde.

Bununla beraber din üzerinden yapılan manipülatif tavırların yapısı gereği işleyemeyeceği ender yapılardan Seküler Milliyetçilik.

Uzun yıllardır ülkemizde görülen bizden bir şey olmazla, hiçbir şey yapmadan biz her şeyiz diyen iki kesime de uzak, mesafeli, kendini önemseyen ancak gerekli çalışmaları yürütmezse bu önemsemenin bir anlam ifade etmeyeceğini bilen bir fikriyat.

İnsanların tüm özgürlüklerini yaşayabilmesini savunan ama özgürlük görünümlü bayağılaşma vesilelerini aydın ve entelektüel bakış açısıyla çürütebilen fikir insanlarına sahip bir yapı.

Bilimden, sanata, yaşamdan, uygarlığın gelişimine katkıya tüm alanlarda "özbenlik" çizgisini koruyarak, çağın ilerisine ulaşmayı poz yaparak değil de gerçekten inanarak düşünen, uygulamaya çalışan çoğunluğu, genç ve tamamen dinamik bir yapı.

Türklüğün özünü kavramış, bir milletin ilerleme aşamasında o milletin her ferdinin bu aşamayı içselleştirerek geleceğe kendi toplumuyla bir  ve geçmişine özgüvenli bakan modern bireylerin yetişmesinin önünü açmaya çalışan bir reçete.

Kutsal Altın Anahtar...

* * *

Aksi takdirde ülkenin farklı farklı görüşlerden nereye sürüklendiğinin farkında mısınız?

Ailenizi, çocuklarınızı, ruhunuzu içinde bulunduğumuz ve böyle giderse farklı farklı biçimlerde içerisinde bulunacağımız biçim değiştiren bağnazlıklarla mı yaşatmak istiyorsunuz? O da ülkedeki radikal terör gruplarının gölgesinde...

Öze katılın, öz sizinle büyüsün, öz geleceğimizin kutlu günlerinin teminatı olsun...

Güzel günlerin gelmesi için elinizi taşın altına koymaktan çekinmeyin, aksi takdirde taşın altına tüm bedeninizle girseniz bile, iş işten geçmiş olacaktır. Emrah Birgül Dosyanın Birinci Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - I | İdeolojik Kıtlık — Yiğit Özalkuş Dosyanın İkinci Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - II | Türk Milliyetçiliği Üzerine — Halil Doğangüzel  Dosyanın Üçüncü Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - III | Milliyetçiliğin Rotası Nereye Gidiyor? — Emir Abbas Gürbüz Dosyanın Dördüncü Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları IV | Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - IV | Türkçülük, Laiklik, Sekülerlik — İskender Öksüz Seküler Milliyetçilik Tartışmaları V | Gidiyor Gibi Ama Gitmiyor: Bir Erkek Yahut Erkeklik Dâvâsı Olarak Türkçülük — Abdulkerim Şeker Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VI | 'Yeni Dünya Düzeni'nde Kurtuluşun Altın Anahtarı: Seküler Milliyetçilik — Emrah Birgül Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VII | Seküler Milliyetçilik Nereye Gitmelidir, Nasıl Gitmelidir, Özellikleri Ne Olmalıdır? — Hakkı Başar Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VIII | Uzaktan ve Dışarıdan — Oğuz Gürler Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - IX | Mülteciler Irkçılık Getirir mi? — Şamil Özlü

Seküler milliyetçilik tartışmaları altı altıncı makale emrah birgül bahadırhan dinçaslan türkçülük milliyetçilik Abdulkerim Şeker İskender Öksüz Emir Abbas Gürbüz Halil Doğangüzel Yiğit Özalkuş yeni dünya düzeni