Ankara'da uğradığı silahlı saldırıda öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş gazeteci İsmail Saymaz’a açıklamalarda bulundu. Ayşe Ateş, Sinan Ateş’in kendisine “Olcay ve Ahmet beni öldürmek için kiralık katil arıyor. Kapı kapı dolaşıyorlarmış” dediğini aktardı.
Ayşe Ateş, eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ve Ülkü Ocakları Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım‘ın cinayeti birlikte planladığını belirterek, “Çünkü eşimin bana söylediği şuydu: ‘Olcay ve Ahmet beni öldürmek için kiralık katil arıyor. Kapı kapı dolaşıyorlarmış beni öldürmek için. Bir sürü kişiye gitmişler. Kimseye yaptıramıyorlarmış ama arıyorlarmış” ifadelerini kullandı.
Ayşe Ateş, cinayete karışan isimlerin siyasi bir el tarafından korunduğunu ancak birbirlerini satmaya başlayacaklarını belirtti.
"Kılavuz’un kayıtlarını; olay günü nereye gitti, nereden geldi, ne yaptı; hepsinin detaylı şekilde incelenmesini istemiştim. İncelendiğinde somut delilere ulaşılabileceğini düşünüyorum. Siyasi bir el bu suçluları koruyor. Bunlar korunuyorlar, kollanıyorlar." diyen Ateş, Olcay Kılavuz'un Seyhan Avşar'a verdiği röportajla ilgili şunları söyledi:
Nedense bu güruhun jargonunda hep bir kafaya sıkma var. İnandırıcı olmak için bile “Kafama sıkarım” şeklinde ifadeler kullanıyorlar. Kafaya sıkmayı o kadar içselleştirmişler ki bilinçaltlarının bir yansıması olsa gerek.
Ayrıca şunu da sormak lazım: Şimdiye kadar aklı neredeymiş? Sinan’ın katledildiğin ertesi günü pişkince yeni yıl mesajları gönderip doğum günü kutlamakla meşguldü.
Bu açıklamaları ne samimi ne de inandırıcı buluyorum. Kendi aralarında anlaşmazlığa düştüklerini düşünüyorum.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım’la olabilir. Onların bu siyasi cinayeti birlikte planladığını düşünüyorum.
Sinan Ateş'in suikastten birkaç ay önce "Olcay ve Ahmet beni öldürmek için kiralı katil arıyor" dediğini aktaran Ayşe Ateş şu ifadeleri kullandı:
Çünkü eşimin bana söylediği şuydu: “Olcay ve Ahmet beni öldürmek için kiralık katil arıyor. Kapı kapı dolaşıyorlarmış beni öldürmek için. Bir sürü kişiye gitmişler. Kimseye yaptıramıyorlarmış ama arıyorlarmış.”
MHP ve Ülkü Ocaklarının kurumsal yapısıyla bir derdinin olmadığnı belirten Ayşe Ateş "Benim hiç kimsenin kurumsal kimliğiyle işim yok. Ben kocamın katillerini arıyorum. Bu kadar! Kim ve nerede, hangi kurumun başında olursa olsun, umurumda değil. Kocamın katillerini arıyorum ve onların yargılanmasını istiyorum. HTS ve PTS kayıtları, aralarındaki yazışmalar ortada. Tutuklananların hangi kurumlardan olduğu belli. İçeride Ülkü Ocakları’na ve MHP’ye mensup tek bir kişi yokmuş gibi ifadeler kullanıyorlar. Oysa tutuklu taksici, oto kiralamacı ve kiralık katillerin dışındakiler bu iki yapıya mensup. Soruşturma yürütülen 17 kişiye bakınca iddia edilen kurumsal saldırı içeriden yapılmış gibi bir izlenim oluşuyor. Bazen düşmanı uzakta aramamak gerek." dedi.
İsmail Saymaz'ın "Başka kimlere dava açılmalı?" sorusunu yanıtlayan Ateş, "En başta Yıldırım ve Kılavuz, Ömer Şanlı, Burak Kılıç, Gürsel Horat ve Suat Yılmazzobu… Hem Sinan hem de benim hakkımızda bilgi toplayan, kiralık katil arayan bu isimler ilk iddianamede yok. Elini kolunu sallayarak dolaşıyorlar." ifadelerini kullandı.
Röportajın devamı şöyle:
Kılavuz’un Demirbaş’la suikast sonrası görüşmeleri var.
Evet, var. Bunu izah edecek olan ben değilim, kendisi.
İlk kez konuştu. Hep susuyordu.
Şimdiye kadar korunacağını düşündü. Artık herhalde “Başımı yakacaklar” diye düşünüyor. Bir yerde bir satış var.
Ahmet Yiğit Yıldırım’ın yazışmalarının dosyaya girdiğini gördük. Sinan Ateş’le ilgili bilgiler Yıldırım’da toplanıyormuş.
Bu, azmettiricinin o olduğunu ortaya koyuyor. İnkar edecek bir şey yok yani. Kaçacak hiçbir yer yok, kalmadı. Kaçınılmaz sonla barışmaları lazım. Bugün olmazsa yarın. Kim koruyorsa bunları, bir gün o da işe yaramayacak.
Yazışmalarda başka saldırı girişimlerinden de söz ediliyor.
İsmail Bey, ortada organize bir suç çetesi var. “Ne yaparsak yanımızda kalır, canımızın istediğini yaparız” diye düşünen, devlete kafa tutan, adalete meydan okuyan bir çete bu.
Ahmet Yiğit Yıldırım, Ömer Şanlı ve diğer ülkücülere yurt dışına çıkış yasağı konmuş. Ama ifadeleri alınmamış.
Dediğim gibi, korunuyorlar. Bu, siyasi bir el tarafından kapatılmaya çalışılan bir cinayet. Siyasi bir el bunun önünde duruyor. Bunları koruyor ve kolluyor ama nereye kadar? Eninde sonunda kaçınılmaz sonu görecekler.
Neden koruyorlar?
Kilit roldeki tutuklular Tolgahan Demirbaş, Emre Yüksel ve Serdar Öktem’in konuşmasından çok korkuyorlar.
Kimler?
Bu siyasi suikastin siyasi uzantıları.
Tetikçiyi Ankara’dan İstanbul’a getiren 06 AT 5021 plakalı araç savcılıkça tespit edildiği halde iddianameye konmamış.
Bunlara örgüt diyorum. Cinayetin öncesi, sonrası ve iddianame aşaması düşünüldüğünde yargı, emniyet ve siyaset içerisinde bu örgütün elinin olduğu çok açık değil mi? Bu siyasi cinayetin yukarıdan siyasi bir el tarafından yönetilip örtülmeye çalışıldığı ortada değil mi?
Bahçeli, “Ülkü ocakları ve MHP ile ilgili estirilen isnat ve ithamların hepsi ayağımızın altındadır” diyor.
İsnat ve itham yok. Deliller ortada. Her şey gözler önüne serilmiş. İsnat ve itham olduğunu düşünen her kim varsa açıp dosyaya bakmalıdır.
Kurumsal bir saldırıdan söz ediyor.
Benim hiç kimsenin kurumsal kimliğiyle işim yok. Ben kocamın katillerini arıyorum. Bu kadar! Kim ve nerede, hangi kurumun başında olursa olsun, umurumda değil. Kocamın katillerini arıyorum ve onların yargılanmasını istiyorum.
HTS ve PTS kayıtları, aralarındaki yazışmalar ortada. Tutuklananların hangi kurumlardan olduğu belli. İçeride Ülkü Ocakları’na ve MHP’ye mensup tek bir kişi yokmuş gibi ifadeler kullanıyorlar. Oysa tutuklu taksici, oto kiralamacı ve kiralık katillerin dışındakiler bu iki yapıya mensup. Soruşturma yürütülen 17 kişiye bakınca iddia edilen kurumsal saldırı içeriden yapılmış gibi bir izlenim oluşuyor. Bazen düşmanı uzakta aramamak gerek.
Başka kimlere dava açılmalı?
En başta Yıldırım ve Kılavuz, Ömer Şanlı, Burak Kılıç, Gürsel Horat ve Suat Yılmazzobu... Hem Sinan hem de benim hakkımızda bilgi toplayan, kiralık katil arayan bu isimler ilk iddianamede yok. Elini kolunu sallayarak dolaşıyorlar.
İkinci iddianamenin yazılacağına dair inanç sahibi misiniz?
Evet, inanıyorum. Süre veremem ama çok uzun sürmeyecek. Adalet yerini er geç yerini bulacak. Burası ne onların babasının çiftliği ne de muz cumhuriyeti! Bununla yüzleşecekler.