"Barış İçin Akademisyenler" bildirisine destek veren akademisyenlerden biri olan David Selim Sayers, "Real Academy in Exile(Sürgündeki Gerçek Akademi" başlıklı makalesinde "Barış İçin Akademisyenler" bildirisine destek verdikten sonra üniversiteden atılan birçok "akademisyenin" Avrupa'da işlediği ayıplara yer verdi.
Türk ordusuna Mondros Ateşkesi'nden bu yana kurulmuş en büyük kumpas olan ve mürteci Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından başlatılan Ergenekon ve Balyoz davalarına, FETÖ'nün tüm yargı erkini ele geçirmesine imkan tanıyan 2010 referandumunda "Yetmez Ama Evet" sloganına ve Kürtçü terör örgütünün yurdun güneydoğusunda yarattığı terör ortamı neticesinde yaşanan Hendek Olayları'nda Kürtçü teröre verdikleri desteklerle bilinen "Barış İçin Akademisyenler" bildirisine imza atan Kader Konuk isimli akademisyenin Avrupa'da uyguladığı ideolojik "nepotizm" ve elde ettiği rantları konu edinen "Real Academy in Exile" makalesi, Paris Institiute'ta yayımlandı.
Kader Konuk'un Unvanı Sessiz Sedasız Elinden Alındı
Duman'ın "Rezil" şarkısında geçen "Ortada bir gerçek var / Gerçeği gören de var" sözleriyle başlayan makalede, dünyanın en büyük Türk Araştırmaları Enstitüsü'nün yöneticisi olan Kader Konuk'un unvanının Mart-Nisan 2021'de sessiz sedasız elinden alındığı, ancak olaya ilişkin ne Konuk'tan ne de üniversiteden hiçbir açıklama yapılmadığı ifade edildi.
Ayrıca Konuk'un "başrol oynadığı" akademik derneklerin hiçbirinden ne bir protesto ne bir destek ne de herhangi bir şekilde bir açıklamanın gelmediği belirtilen makalede, Konuk'un fakültenin web sayfasında yer alan özgeçmişindeki görevlerinde bile bir değişikliğin yapılmadığı belirtildi.
Bu durumu "sağır edici bir sessizlik" olarak tanımlayan David Selim Sayers, bu sessizliğin kendisinin bu makaleyi yazmasına neden olduğunu belirterek "Yarım yıllık bir sabrın ardından eğer kendim yapmazsam Konuk'un unvanının elinden alınmasının nedenlerini, hatta bu olayı bile kimsenin konuşmayacağını anladım. Ve belki de bu beni şaşırtmamalı: Ne de olsa onun rütbesini düşüren bendim" ifadelerini kullandı.
Her Şey Sayers'ın UDE'ye Yaptığı Bir İş Başvurusu İle Başladı
Ağustos 2019'da University of Duisburg-Essen'de Konuk'un yönettiği enstitünün açtığı Türk Araştırmaları Doçentliği kadrosuna yaptığı başvuruyu anlatan Sayers, ilanda yer alan şartların çok zorlayıcı olduğunu belirterek ilanda yer alan niteliklerin tam olarak kendisini tarif ettiğini ifade etti.
İlandaki gerekliliklerden olan Türkçe, Almanca ve Fransızca dillerinin tamamını ana dili olarak öğrenerek büyüdüğünü belirten Sayers, sanattan kentleşmeye hemen her alanda Türk araştırmalarına kendisini vakfettiğini ve akademik hayatı boyunca bu alanda çalıştığını kaydetti.
Nitelikleri Sağlayan Tek Aday Olmasına Rağmen Kadroya Alınmıyor
Bu kadroya kabul edilmediğini ancak bu durumu sadece bürokrasinin yavaşlığına bağlayarak umutla beklediğini belirten Sayers, kadroya alımları yapan Kader Konuk'a mailler yazmaya başladığını, sekreterine ve asistanına tekrar tekrar yazdığını ancak sonunda sadece başvurusunun kabul edilmediği belirtilen genel bir cevap aldığını belirtti. Ancak diğer adayları taıdığını belirten Sayers, 5 aday içerisinde ilk üç aday içerisine dahi alınmadığını, ancak bu kategoriye alınanların tamamının "Gender Studies" alanında çalışmalar yürüttüğünü ve kadro için açılan ilandaki gerekliliklerle hiçbir ilgisinin bulunmadığını ileri sürdü.
Bu üç isim Nil Mutluer, Hilal Alkan ve HDP üyesi Nazan Üstündağ. Sayers, Konuk'a tekraren ve neden elendiğini öğrenmek için kime başvurması gerektiğine ilişkin yazdığında cevap alamadığını belirterek diğer adayları araştırdığında sadece gerekli dilleri bilen tek aday olmadığını, aynı zamanda bu konuda akademisyenlik kadrosuna alınabilecek tek aday olduğunu gördüğünü belirtti.
Sayers'ın iddiasına göre, Konuk Sayers'ın dosyasını senatodan gizleyerek sadece "istediği kişileri" kadroya aldı. Ancak Sayers Alman yetkililerine başvurdu ve sürecin sonunda Konuk görevinden sessiz sedasız alındı.
Kader Konuk Alman Vakıflarını Yolmuş
Ancak iddialar bunlarla, yani yalnızca nepotizmle sınırlı değil. Sayers'ın iddiasına göre Kader Konuk, barış akademisyenleri için Alman vakıf ve derneklerinden akıl almaz rakamlar topladı.
Volkswagen Vakfı'nın Suriye ve Afganistan'dan kaçan sığınmacılar için ayırdığı 900 bin euroyu almak için Barış Akademisyenleri adlı oluşumun adı Sürgündeki Akademisyenler olarak değiştirilmiş ve bu para elde edilmiş. Bunun yanında Freudenberg Vakfı'ndan 140 bin euro, ABD'li bir STK'nın Scholar Rescue Fund'ından 60 bin euro alınmış.
"Valla Hakim Bey, Bizim Köyde Göte Göt Derler"
David Selim Sayers, makalenin ikinci bölümüne Can Yücel'in "Valla hakim bey, bizim köyde göte göt derler" sözleriyle başlıyor.
"Barış İçin Akademisyenler" bildirisine imza atan akademisyenler hakkında üstelik aynı bildiriye imza atan bir akademisyenin hazırladığı bu makale, şimdiden sosyal medyanın gündeminde. Eleştirdikleri hükümete rant ve nepotizm konusunda rahmet okutan bu isimlerden ise herhangi bir açıklama yapılmadı.
Paris Institute tarafından David Selim Sayers imzasıyla yayımlanan "The Real Academy in Exile" başlıklı makalenin tamamını okumak için tıklayınız.