Partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, açıklamalarında Dolmabahçe görüşmeleri için “Dolmabahçe’de pazarlık yapanları asla unutmayacağız ve unutturmayacağız.” ifadelerini kullandı.
'İddianame Değil İbraname Hazırlamışlardı'
Dervişoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:
"İktidar adeta kendini yemeye çalışan bir yılan misali kendi kuyruğuyla savaşıyor. Kendi geçmişini unutan bir meczup gibi aynada gördüğü suretine terörist diyor, albümde gördüğü fotoğraflarına ise darbeci diyor FETÖ’cu diyor. Vesayet vesvesesine sığınarak millete operasyon çekiyor.
28 şubat zulmünde muktedirleri memnun milleti mağdur eden ve o haklı mağduriyetten insafsızca nemalananları abad eden yine o yargıydı. Şerefli Türk ordusuna kurulan şerefsiz kumpaslarda yalanları doğrular üzerine boca ettiren yine aynı yargıydı. Devlet sırlarını yağmalayan da o idi. FETÖ ile sözde mücadele edenlerin senin fetöcüm benim fetöcüm borsasında yatırımı muktedirlere yapan yine o yargıydı. Tek adam sisteminde Sinan Ateş’in kanıyla iddianame yerine ahtır senedi yazan da o senedi cirolayan da yine aynı yargıydı. İddianame değil ibraname hazırlamışlardı.
'Hiçbir Şey Olmasa Bile Belli ki Bir Şeyler Oluyor'
"Kendisine yapılan haksızlığa karşı güvenle ve inançla Ankara’da hakimler var diyerek kim kendi kendini teskin edebiliyor? Hangimiz karakoldan arandığında gönül rahatlığıyla yaptığından ya da yapmadığından emin olarak oralara gidebiliyor ki? Ankara organize suçlar müdürü savcılığa gidip ifade vermek istiyor. Savcı ifade vermeye gelene gözaltı kararı çıkartılıyor. Emniyete güvenmeyip Jandarma’ya aldırıyor. Jandarma alıp istihbarat teşkilatına götürüyor. İl emniyet müdür yardımcısı ve beraberindekiler tutuklanıyor. Hiçbir şey olmasa bile belli ki bir şeyler oluyor.
Ülkemizin 81 ilinden gelen haberler gasp yaralama vahşet cinayet sanılmasın ki sadece organize suç var sanılmasın ki sadece mafya ve devlet ilişkisi var. Dillerine pelesenk ettikleri Türkiye Yüzyılı’nda market kuyrukları Sovyetler Birliği, sokaklar Orta Doğu, yollar Latin Amerika haline geldi. Ve Tayyip Erdoğan Türkiye’si gazetelerde koskoca bir üçüncü sayfa haberinden ibaret kaldı. Artık büyükşehirlerin bazı yerlerinde suç gettoları oluşmuş durumdadır. Can, mal, ırz güvenliği kalmamış haldedir. Alınan bekçiler nerededirler? Alınan bekçiler görev saatlerinde gerçekten dolaşmaktadır mıdır? Yargıda reform iddiaları ortaya atanlar, güvenlik birimlerinize yardımcı olmanızın bir yolu da infaz düzenlemelerini gözden geçirmektir. Katili caniyi gözü dönmüş ıslah olmamışları sokaklara salmamaktır. İktidarın görevi sokakları övünebilir değil yürünebilir yapmaktır! Bu memleket siyasileşmiş cemaatlerin, mafyalaşmış siyasetçilerin ve siyasallaşmış mafyaların devlet içindeki güç mücadelesinden bıkmıştır."
'Yeni Bir Türkiye İçin Herkesi Gönül Seferberliğine Davet Ediyorum'
"Biz bu milletin birleştirici gücü olacağız. Vatanını seven ve uğruna fedakarlık yapmaya hazır olan herkese bağrımızı açacağız.
Ayrıştırmayacağız, buluşturacağız! Kovmayacağız, kavuşturacağız! Kutuplaştırmayacak, kucaklaştıracağız! Bu milletin her bir ferdi, çalışarak üretecek ve adaletle bölüşecek, Türkiye hayalini gerçeğe dönüştürmek üzere yollara düşecektir. Biz hazırız! Yeni bir Türkiye için herkesi gönül seferberliğine davet ediyorum."
'Toplumun Her Kesimi Gibi, Emekliler İktidarın Zulüm Sopasından Payına Düşeni Fazlasıyla Alıyor.'
"Adalet terazisini, Hurda demir fiyatıyla görenler, Türk milletine, Pul kadar bile değer biçmiyor… Nereden mi biliyoruz? Emeklilerin feryatlarını duymayıp, “KYK yurtlarında 1 ay tatil” teklif edenlerden… Toplumun her kesimi gibi, Emekliler iktidarın zulüm sopasından payına düşeni fazlasıyla alıyor. Herkesi emekli ederken, Ekmeğe muhtaç etmekten hicap duymuyorlar ama, Kendileri ne emekliliği, Ne de emeklinin yaşadıklarını Elbette düşünmüyorlar.
Ülkemizde şu anda yaklaşık 16 milyon emekli vatandaşımız vardır. Çaresizliğinizden milyonlarca emeklinin en düşük emekli maaşını ancak 10 bin lira yapabildiniz. Bakan Işıkhan ise düşünmüş, taşınmış, Bu konuya bir çare bulmuş: “Emekli Kart”… Ne sağlıyormuş bu kart? Kamuya ait misafirhane, öğretmenevi, sosyal tesis ve konuk evlerinde %15 indirim. PTT’de özel emekli paketi ve indirimler. Çok güzel. Sorun yok. Ama bir şey daha varmış, Gençlik ve Spor Bakanlığı tesislerinden yani KYK yurtlarından uygun zamanlarda, yaz aylarında 1 ay ücretsiz yararlanma hakkı! Evet, aynen böyle söyledi sayın bakan. O yurtları depremzedelere açmak için 40 takla attıkları zaman hatırlamışlardı. Ki o zaman bile nazlanmışlardı!
Bu arada, depremzedeler konusunu da tamamen unuttular. Halen binlerce insanın per perişan yaşadığı koşulları unuttular. Verdikleri ev ve iş sözlerini de elbette unuttular. O yurtları da düşen asansörlerle hatırlamışlardı. Daha hayatının baharında gençlerimiz can verdiğinde, hatırlar gibi yaptıkları ise hemen anlaşıldı. Peki ne oldu sonra? Bilen yok. Sorumlular cezalandırıldı mı? Asansörlere ve yurt binalarına bakım yapıldı mı? Hatırlayan yok! O yurtları bugün ise emeklilere bedava tatil planı ile hatırladılar. Sağ olsunlar, yine büyük bir lütuf. Yine büyük bir vizyon (!)
Önce şunu belirtmek isterim ki garabet daha bir görünür olsun: yaz tatillerinde, 1 aylığına emeklilerimize açacaklarını söyledikleri yurtlardan Antalya’da 7, Aydın’da 8 ve Muğla’da 4 tane var.Yaklaşık 3800 kişilik de kapasitesi var. 16 milyon emekli olduğuna göre, 1403 emekliden 1 tanesi o yurtlarda 1 gün kalabilir. Belki bu talih kuşu yüzüne gülebilir. Elbette ne biz, ne emeklimiz, bu ağlanacak hale gülmüyor, gülemiyoruz. Bugün, milyonlarca emekli vatandaşımızın asgari ücretin altında emekli maaşı almasının tek sebebi, AK Parti iktidarının 2008 yılında yapmış olduğu düzenlemelerdir. Güncelleme katsayısını %100’den %30’a düşürdüler.Aylık bağlama oranını %75’lerden %50’ye düşürdüler.
Sonuç ise, 2003 Ocağında en düşük emekli maaşı asgari ücretten yarı yarıya fazla iken, bugün en düşük emekli maaşı asgari ücretin altındadır. Emekli vatandaşlarımızın dertlerini bir nebze olsun çözecekseniz saçma sapan vaatler yerine, en düşük emekli maaşını, 21 sene önceki haline getirin ve asgari ücretin üstüne çıkarın. Tüm milletini yoksullukta eşitleyen iktidarın, diplomalı yoksullarımızla, bastonlu yoksullarımızı bir araya getirdiği nokta KYK yurtları! O yurtlardan es kaza mezun olup da çıkarlarsa, karşı karşıya kaldıkları şey, işsizlikle, ekmek parası hayatla, ölüm arasındaki ince çizgidir."
'İşte Tayyip Erdoğan Türkiye’si, Gazetelerde Koskoca Bir, Üçüncü Sayfa Haberi!'
" Neden mi bahsediyorum? Balıkesir’de kuryelik yaparak emeğinin peşinden koşan üniversite öğrencisi gencimiz, 6 suçtan sabıkalı bir katil tarafından katledildi! Evet! 6 tane sabıka. Ve dışarıda gezebiliyor! Üsküdar’da gündüz vakti bir vatandaşımızı kaçırıp işkence ederek soygun yaptılar. Bağcılar’da bir taksi şoförü, bir meslektaşını, borç için öldürdü. Kadın cinayetleri artık manşet bile olmuyor! Görevinin başında katledilen öğretmenimizin daha 40’ı çıkmadı. Ülkemizin 81 ilinden gelen haberler: Gasp, yaralama, vahşet, cinayet. Sanılmasın ki sadece organize suç var. Sanılmasın ki sadece mafya-devlet ilişkisi var. Dillerine pelesenk ettikleri “Türkiye Yüzyılı”nda; market kuyrukları Sovyetler Birliği, sokaklar Ortadoğu, yollar Latin Amerika! İşte Tayyip Erdoğan Türkiye’si, gazetelerde koskoca bir, üçüncü sayfa haberi!"
'Sınır Güvenliği ile İlgisi Olmayan İktidarın Sokak Güvenliğiyle de İlgisi Yok.'
"Sınır güvenliği ile ilgisi olmayan iktidarın sokak güvenliğiyle de ilgisi yok. Artık büyükşehirlerin bazı yerlerinde suç gettoları oluşmuş haldedir. Can, mal, ırz namus güvenliği kalmamış haldedir. Örneğin bir zamanlar, 7/24 sokak güvenliği için İçişleri Bakanlığı bünyesine alınan “BEKÇİLER” nerededir? Alınan bekçiler görev sahalarında görevli oldukları saatlerde gerçekten dolaşmakta mıdır? Emniyetimizin diğer birimleriyle iş birliği sağlamakta mıdır? Yargıda reform nidaları atanlar! Güvenlik birimlerimize yardımcı olmanızın bir yolu da infaz düzenlemelerini gözden geçirmektir! Katili, caniyi gözü dönmüş, ıslah olmamışları sokaklara salmamaktır! Sokakları ölünebilir değil, yürünebilir yapmaktır.
Bu memleket, siyasileşmiş cemaatlerin, mafyalaşmış siyasetçilerin ve siyasallaşmış mafyaların, devlet içindeki güç mücadelesinden bıkmıştır. Bu millet artık, iktidarın zaaflarından beslenen karanlık güç odaklarından yorulmuştur. Bugün Türkiye’de, bürokrasi ve yargı, şayet devlet içinde yapılanmış ve siyasallaşmış cemaatlerin oyun sahası haline gelmişse ve suç örgütlerinin hakimiyet ve hesaplaşma alanına dönüştüyse, bunun bir tek sorumlusu vardır, o da iş bilmez Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarıdır.
Milletimiz emin ve müsterih olsun. Bu düzen böyle gitmeyecek, bu devran böyle sürmeyecektir. İktidarın bütün yanlışlarını, bir bir yüzlerine çarpacak iyiler ordusu var. Milletimizin yanında durmaya ve onun hakkını sonuna kadar savunmaya kararlıyız.
Değerli dava arkadaşlarım, aziz milletim; sokaklarında güven olmayan ülkemizin, maalesef gıdalarında da güvenlik yok. Karın tokluğuna çalışan vatandaşımız, kazandığını bir tas çorba için harcarken yediğini, içtiğini denetleyen yok!
Ve biz bunları ancak, gümrük kapılarından dönen ürünlerden biliyoruz. Gümrük kapılarından dönen zehirli gıdaları bize yedirdiklerini ise tesadüfen öğreniyoruz. Yani, gıda enflasyonu ile gıda terörü el ele gidiyor…
Hani, doğum istatistiklerine bakıp, “Varoluşsal tehdittir, felakettir” diyor ya Sayın Erdoğan…Böyle bir Türkiye’de, “Dünyaya üç çocuk getirin” diyecekseniz, önce siz üç işi yapacaksınız! Birincisi: Gıda enflasyonunu düşüreceksiniz. İkincisi: Sokaklarda asayişi sağlayacaksınız. Üçüncüsü: Türk gençliğinin refahını artıracaksınız. Gelecekten umudu kestiği için, gençler vize kuyruklarında… Çeteler elini kolunu salladığı için, sokaklar güvensiz, canlar değersiz. Tarım katlettiği için de gıda pahalı…
Sen tarımda ithalat lobilerine boyun eğme, bak bakalım gıda ucuzluyor mu, ucuzlamıyor mu? Geçen hafta Dünya Çiftçiler Günü’nü kutladığımız köylümüzü, çiftçimizi korumak istiyorsak, depolama faaliyetlerini desteklemeli, soğuk depo ve soğuk zincirden, çiftçimizin daha fazla faydalanmalarını sağlamalıyız.
Yakın bir zamanda, yıllardır soğan ve patatesi mağaralarda depolayan çiftçiler, adeta terörist ilan edilmiş, enflasyonun baş sorumlusu gösterilmişlerdi. Ne oldu peki? Patates soğan ucuzladı mı? Enflasyon düştü mü? Yiğidin muhtaçlığı bitti mi?
Millet, koyunu çitlerden atlarken, artık gece rüyasında bile göremezken, Sayın Erdoğan, Tarım ve hayvancılıkta çağ atlamaktan bahsediyor.
İYİ Parti olarak 3 yıldır tarım ürünlerinin depolanmasında, bu işle ilgisi olmayan kişiler yüzünden, hem fiyatların kontrolsüzce dalgalandığını, hem de depolamanın sağlıksız yapıldığını söylüyoruz. Yani hem pahalı gıda, hem zehirli gıda yiyoruz.
Tarım ürünlerini bir borsa yatırım aracı gibi görenler yüzünden memleketteki buğdaydan habersiz, buğday ithal eden bir TMO olduğunu söylüyoruz. Enflasyonun sebebini esnafta, üreticide ya da halk arasında aramayın. Hayat pahalılığının, yoksulluğun tek sebebi, izlediğiniz yanlış ve akıl dışı politikalardır. Eğer bugün birileri haksız kazanç elde ediyorsa, sebebi izlediğiniz yanlış politikalardır.
Bugün Türkiye, dolara en yüksek faizi veren ülke ise, sebebi izlediğiniz yanlış politikalardır. Merkez Bankası, iftiharla sunduğunuz tasarruf tedbirlerinin 8 katı kadar, yani 818 milyar zarar ediyorsa ve bunu da, sadece 2023 yılında yapmışsa sebebi izlediğiniz yanlış politikalardır. Eğer başarılı bir istikrar programı izleyeceksiniz, en başta tarımda reform yapacaksınız. Ürün zincirlerinde oluşan, simsar yapılanmayı kıracaksınız.
Barınma ve gıda krizini çözmek için, yeni bir kentleşme modeli ile köy ve kent dengesini yeniden sağlayacaksınız! Yeni ve nitelikli istihdam, yerli istihdam sağlayacaksınız! Kayıt dışını azaltacaksınız. Asgari ücret döngüsünü kıracaksınız! Aksi halde, ne diplomalı yoksullarımız, ne de bastonlu yoksullarımızın kaderi değişmez… Aksi halde kimsenin karnı doymaz, gençlerimiz aile kuramaz! Sayın Erdoğan nüfus diyor, nüfus artış hızımızdan yakınıyor. Aileden ve ailenin kutsallığından bahsediyor. Elhak doğrudur.
Ben size söyleyeyim Sn. Erdoğan, sınır güvenliği olmayan bir ülkede, can ve mal güvenliği kalmamış, sokak güvenliği kalmamış, iş güvenliği kalmamış, sosyal güvenliği kalmamış, Milli Eğitimi kalmamış, barınacak ev kalmamış bir memlekette, aile de olmaz, nüfus da olmaz, onun güvenliği de olmaz!
Türkiye’yi ülke güvenliği diye, güvenlik koridorlarına soktunuz. O koridorlardan geçen milyonlarca kaçağı da, ensar masallarıyla, güvenlik masallarıyla uyutup, şehirlerimize doldurdunuz. Ve hepimizi, Cumhuriyet’in 100. yılında bütün güvenlik krizlerini aynı anda yaşadığımız bir cendereye mahkum ettiniz.
Bu arada, her şeyi satılabilir, her şeyi İhale edilebilir gördünüz. Vatan toprağına, kupon arazi muamelesi yaptınız. E haliyle Türk vatandaşlığını da, eşantiyon malzemesi yaptınız. Kamyon kasalarına tır dorselerine doluşan herkes, bu sınırlardan girerken, mafyalara, çetelere pasaport verdiniz.
Alkole ve sigaraya savaş açtınız da, uyuşturucu tacirlerine, resmi korumalar verdiniz. Bu ülkenin çocuklarını, elinde diplomasıyla mesleğiyle, vize alamaz hale getirdiniz. Siz bu ülkenin çocuklarını değil, başka ülkelerdeki çocukları daha çok sevdiniz Sn. Erdoğan…
Kendi çocuğunu sevmeyen taş kalpli bir baba gibi, sevgiyi ve şefkati, bu devletin lügatindan çıkarttınız. Aynı ihtilalcilerin yaptığı gibi, kendi nesillerinizi yetiştirmek isterken,tüm yetişmiş fidanları kırdınız, tüm ağaçları kestiniz, bu ülkeyi duygusuz çöle çevirdiniz Sn. Erdoğan…
İşte o yüzden kimse evlenip aile kurmuyor. İşte o yüzden kimse çocuk yapmıyor.İşte o yüzden nüfus artışı hızı düşüyor. Bu sistemin çarkları ve dişlileri arasında, ezilen ve eriyen bu asil millettir. Üç yanı deniz, dört bir yanı ova, bu zengin coğrafyanın varsıl vatanında fakir çocuklarız biz…
Yoksul bir hayata zincirlenmişiz gibi, sanki bize “yaşamak” bahşedenler, bu düzene başını eğ ve şükret diyorlar… Unutulmasın; biz, makus talihini yenen bir milletiz. Bize biçilen role ve dayatılan kadere, Boyun eğmeyenleriz... İstediğimizde, tarihi de, talihi de değiştireceğimizi biliyoruz. Bir tercih yapacaksak da, bunu en başından söylemişiz: yıkılsın düzen, yaşasın millet bizim sloganımızdır. Biz bu milletin birleştirici gücü olacağız. Vatanını seven ve uğruna fedakarlık yapmaya hazır olan herkese bağrımızı açacağız. Ayrıştırmayacağız, buluşturacağız! Kovmayacağız, kavuşturacağız! Kutuplaştırmayacak, kucaklaştıracağız!
Bu milletin her bir ferdi, çalışarak üretecek ve adaletle bölüşecek, Türkiye hayalini gerçeğe dönüştürmek üzere yollara düşecektir.
Biz hazırız!"