Türkiye Cumhuriyeti'nin gördüğü en aşağılık terör örgütlerinden birisi olan mürteci Fetullahçılar, geçmişte kendilerine karşıt olan birçok ismi belaltı kumpaslarla hedef almıştı. Mürteci terör örgütü Fetullahçıların hedefinde ilk sırada şerefli subaylar vardı. Mürteci Fetullahçı Terör Örgütünün attığı iftiraları kaldıramayan kimi isimler canlarına kıymıştı.
Fetullahçıların son hedefi orgeneralliğe yükselen Jandarma Genel Komutan Yardımcısı Hüseyin Kurtoğlu oldu. Kurtoğlu geçmişte İstanbul İl Jandarma Komutanı'yken Fetullahçıların iftiralarına maruz kalmıştı.
Fetullahçıların Kumpası Kurtoğlu'nun Terfisini Engelledi
Kurtoğlu'nun karşı karşıya kaldığı kumpasta, Silivri Cezaevi’ndeki bir tutuklunun İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararıyla babasının cenazesine katılması için verilen izin sornnrası Silivri Savcısı Mehmet Kurt, tutukluya refakat eden askerler hakkında, “Kamu görevinin sağladığı nüfuzu kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak” suçundan re'sen soruşturma başlatmıştı.
Tutuklu şikayetçi olmamasına rağmen soruşturmayı sürdüren savcı, cenaze izninin kullanılmasına dair yazışmalarda adı ve imzası olmayan, diğer sanıklara bu yönde emir verdiğine ilişkin herhangi bir delil bulunamayan dönemin İstanbul İl Jandarma Komutanı Hüseyin Kurtoğlu’nu, en üst dereceli kolluk amiri sıfatıyla soruşturmaya dahil etti. Kurtoğlu’nun soruşturulabilmesi için ilgili yasa gereğince HSYK’dan izin alınması gerekirken Savcı Kurt, buna uymadan iddianame düzenlemişti.
İddianamenin kabulü üzerine başlayan yargılamada dönemin Silivri 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Ahmet Türkeri, Kurtoğlu’nun 2 yıl 6 ay hapsine hükmetti. Yargıtay 14. Ceza Dairesi ise Kurtoğlu hakkında verilen kararı onadı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının karar düzeltme istemi üzerine dosyayı yeniden görüşen ve farklı heyetle toplanan Yargıtay 14. Ceza Dairesi bu kez kararı bozdu. Kurtoğlu, söz konusu dosyadan beraat etse de generalliğe yükselemedi. Davanın açıldığı yıl Kurtoğlu’nun yerine tuğgeneralliğe yükselen isim ise; FETÖ’nün örgüt amacı kapsamında hareket eden Hamza Celepoğlu oldu.
Gaffar Okkan'ın Adını Kullanarak Belaltı İftira
Kurtoğlu'nun orgeneralliğe yükselmesiyle Fetullahçılar iftiralarına yeniden başladı. Sosyal medyada Gaffar Okkan gibi isimleri kullanan Fetullahçı terör örgütü mensupları Kurtoğlu'na belaltı iftiralar atarak karalama kampanyası başlattı.
AH ŞU ZAAFLAR
Teğmen olduğu dönemde 2 er ile cinsel ilişkiye giren ve 'makat yırtılması' nedeniyle birkaç kez ameliyat olan Hüseyin Kurtoğlu, Erdoğan tarafından Orgeneral yapıldı. Bakalım onu nerede kullanacak! Erdoğan, zaafı olan insanları kullanmayı seviyor. Ya parayla satın… pic.twitter.com/fjDVJ9UQo8
— Gaffar Okkan (@gaffarmudur34) August 16, 2024
Muharrem İnce Adaylıktan Çekilmişti
Nitekim Fetullahçı terör örgütünün alçak kumpaslarının tek hedefi Orgeneral Hüseyin Kurtoğlu değil. Fetullahçılar son seçimlerde Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce'yi de bir kaset kumpasıyla hedef almıştı.
Muharrem İnce bu kumpas sonrasında Cumhurbaşkanlığı Adaylığı'ndan çekilmişti.
İlk Belaltı Kumpaslardan Birisi: Nuh Mete Yüksel
Mürteci Fetullahçı terör örgütünün ilk belaltı kumpaslarından birisinin hedefi, örgütün eli kanlı elebaşı Fetullah Gülen hakkında ilk davayı açan isim olarak bilinen Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Nuh Mete Yüksel'di.
Yüksel, 21 Ekim 2002'de Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görülen duruşmada Fetullah dosyanın tekemmül ettiğini belirterek, esas hakkındaki mütalaasını hazırlamak üzere dava dosyasının kendisine tevdi edilmesini istedi. Bir gün sonra yani 22 Ekim 2002'de kaset haberi Hürriyet gazetesinde sürmanşetten yayımlandı. HSYK, aynı gün Nuh Mete Yüksel'i görevden aldı. 4 yıl sonra da Gülen'e açılan dava FETÖ'cü hakimler tarafından düşürüldü.
Kasetin Hürriyet gazetesine Fetullahçı terör örgütünün paravan kuruluşlarından birisi olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Eski Başkanı Harun Tokak tarafından getirildiği FETÖ çatı iddianamesindeki tanık ifadeleriyle belgelendi.
2010 Referandumu ve MHP'ye Kaset Kumpası
Fetullahçılar, 2010'da yargıyı ele geçirmelerini sağlayan referanduma itiraz eden MHP'ye yönelik de kaset kumpası kurmuştu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 2010 referandumunda "hayır" demesinden sonra MHP'li isimlerin seks kasetleri servis edilmişti.
12 Haziran 2011 seçimleri öncesinde FETÖ’nün kurduğu “farkliulkuculuk” adlı internet sitesinde 26 Nisan 2011’de yayımlanan ilk görüntüler sonrası MHP’nin iki genel başkan yardımcısı istifa etti. 21 Mayıs’a kadar devam eden süreçte yayınlanan görüntüler sonrası aralarında genel başkan yardımcıları ve bazı parti yöneticilerinin de bulunduğu sekiz kişi daha hem partiden hem de milletvekili adaylığından istifa etti. Görüntüleri yayınlayan sitelerin 25 tanesinin yurt dışından, birinin Türkiye’den yayın yaptığı tespit edildi.
Baykal'a Kaset Kumpası
2010 referandumu sırasında Fetullahçıların bir diğer hedefi dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal oldu.
6 Mayıs 2010'da CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve eski Özel Kalem Müdürü Nesrin Baytok’a ait olduğu iddia edilen görüntüler Fetullahçılar tarafından kamuoyuna servis edilmiş, kumpas sonrasında Deniz Baykal CHP Genel Başkanlığı görevinden istifa etmişti.
12 Eylül'deki referanduma birkaç ay varken yapılan bu kumpas sonrası "hayır" cephesi büyük kan kaybetmişti.
Fetullahçıların Elinden Çıkmayacak Kan: Nazlıgül Daştanoğlu
Kayseri 12'nci Hava Ana Ulaştırma Üs Komutanlığı'nda görevli 29 yaşındaki Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu 7 Kasım 2012'de Kayseri'de bir parkta beylik tabancası ile kalbine tek el ateş ederek canına kıydı. Daştanoğlu eşiyle boşandıktan sonra 'ahlaksızlık ve disiplinsizlik' gerekçesiyle hedef gösterilerek Türk Hava Kuvvetleri'nden ihraç edilmişti.
Fetullahçıların kumpasının hedefindeki Daştanoğlu, ilişiği kesilmeden önce yaklaşık 10 saat süren sorgusunda, ailesine anlattığına göre "Neden evlendin? Neden boşandın? Çocuğun velayeti neden sende? Arif neden sana mesaj atıyordu? Milli güvenlik derslerinden sonra neden sivil öğretmenlerle görüşüyordun? Neden makyaj yapıyorsun?" sorularına muhatap oldu.
Nazlıgül komutanın emekli öğretmen annesi Nevin Daştanoğlu, o tarihte hıçkırıklar arasında "Atatürk'ün bağışladığı topraklarda, benim sütüm de helal olsun kızım sana. Sen çok cesur çalıştın. Bu güzelliği kara topraklar çürütemez. Cumhuriyet'in onurlu, şerefli, başı dik, namuslu, ahlaklı, askeriydi. Benim kızımı bu hale getirenler utansın." demişti.
Üsteğmen Nazlıgül Daştanoğlu intiharıyla ilgili başlatılan soruşturmada 'takipsizlik' verilmiş o dönem ailenin iddiaları üzerine dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel de, Fetullahçıların 15 Temmuz'daki terör saldırılarının ardından Fethullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında tutuklanıp ordudan ihraç edilen Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Daire Başkanı Korgeneral Mustafa Özsoy'u görevlendirmişti. İntiharın ardından Nazlıgül'ün annesi Nevin ve babası Talip Daştanoğlu ile görüşüp karargahta inceleme ve araştırma yapan Özsoy'un girişiminin ardından herhangi bir işlem yapılmadı.
Ayrıca Hava Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Savcılığı da ailenin kızlarını intihara sürüklediği iddia edilen meslektaşlarıyla ilgili suç duyurusu sonucu Daştanoğlu'nu intihara sürüklediği iddia edilen erkek askeri personel hakkında 'kovuşturmaya yer yok' kararı vermişti.
Nazlıgül Daştanoğlu'nun dosyasıyla ilgili tarafları dinleyen ancak herhangi bir işlem yapmayan Korgeneral Mustafa Özsoy'un yanı sıra, baskı yaptığı ileri sürülen o tarihte Kayseri 12'nci Hava Ana Ulaştırma Üs Komutanı olan Tümgeneral Mehmet Cahit Bakır da Fetullahçıların 15 Temmuz'daki seri terör saldırılarının ardından FETÖ/PDY soruşturması çerçevesinde Tuğgeneral Şener Topuç ile birlikte kaçarken Dubai Havaalanı'nda yakalandı. Nazlıgül Daştanoğlu'nu sorgulayanlardan birisi olan dönemin Hava Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Uğur Buldu da 15 Temmuz'a fiili iştirakten tutuklandı.
Anne Nevin Daştanoğlu, Türkiye'ye iade edilecek olan Mehmet Cahit Bakır'ın kızına mobbing uyguladığını, ahlaksızlıkla suçlanıp ordudan atılmasına ardından da intihar etmesine neden olanlardan biri olduğunu belirtmişti.
Mürteci Örgütler Arası Anlaşmazlık: Cübbeli Ahmet Olayı
Fetullahçıların hedefinde sadece şerefli subaylar ve saygın vatandaşlar yoktu. Kendileriyle benzer amaçlar taşıyan mürteci örgütlerin elebaşları da Fetullahçıların aleyhine bir söz söylediği zaman adeta bir mafya hesaplaşmasının içine düşüyor ve hedef alınıyordu.
Bunun en bariz örneği mürteci İsmailağa örgütünün geçmiş elebaşlarından olan ve şu anda örgütten tasfiye edilen, kamuoyunun "Cübbeli" olarak bildiği Ahmet Mahmut Ünlü'ydü.
"Cübbeli" Ahmet, Fatih Altaylı’nın Teke Tek programında Fetullahçıların aleyhine konuşunca kasetleri servis edilmişti. "Cübbeli" Ahmet daha sonra tehdit, şantaj ve fuhuşa aracılık suçlamalarıyla tutuklanmış, 1 yıl hapis yatmıştı.