İYİ Parti Grup Başkanvekili Buğra Kavuncu, TBMM'de yaptığı konuşmada AKP ve MHP tarafından yeniden başlatılan çözüm sürecine sert tepki gösterdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Kürtçü terör örgütü PKK'nın eli kanlı elebaşı bebek katili Abdullah Öcalan'a çağrı yapmasına da tepki gösteren Kavuncu, "Terörü devlet bitirir. Terörü bitirmesi için herhangi bir kişiye, hele de bir teröristbaşına çağrı yapılmaz. Elbette terör bitsin fakat bu işin bizim açımızdan çözümü, tektir: Ebediyen silah bırakılacak, sivilimize, askerimize, polisimize dönmüş namlular bir daha çıkmamak üzere gömülecek ve Türk adaletine teslim olacaklar. Ondan sonra bir şey konuşulacaksa konuşulur" açıklamasını yaptı.
Kavuncu, şunları söyledi:
"Yeni bir sürecin hazırlıklarının yapıldığı bir dönem içerisindeyiz. Belli ki geçmiş dönemde teşebbüs edilen bir başka açılım sürecinin arifesindeyiz görüntüsü var. TBMM Başkanı Sayın Numan Kurtulmuş'un Anayasa'nın üçüncü maddesine ilişkin yapmış olduğu yorum... Bunun üzerinden yapılan tartışmalar... İmralı'yla görüşme yapıldığı iddiaları... Anayasa Mahkemesi'nin almış olduğu karar... Terör örgütü ve onun liderlerini övücü herhangi bir söylemin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirildiğine bir hukuk devletinde şahit olmadım. Geçmişteki açılım sürecindeki hatalardan ders alınmamış. Bırakın ders alınmayı, çok daha riskli adımlar atılıyor. Ülkemizde kaçak göçmenler var. Bununla beraber 100 binleri aşan sayıda mültecinin adresini bilmiyoruz diyen bir İçişleri Bakanı var. Böyle bir ortamda illegal bir örgüte yönelik çağrılar yapılıyor ve bir açılım sürecinden bahsediliyor.
Çok ciddi bir ekonomik sıkıntıyla karşı karşıya Türkiye. İktidar ne yapacağını bilmiyor. Komisyona getirdiği metni geri çekiyor. Savunma sanayi destek fonu adı altında 100 bin limiti olan kredi kartlarından belli bir harç alınacağı söylendi. Bundan vazgeçildi. Tekrar gelecek mi gelmeyecek mi bilmiyoruz.
Mafya ve çeteleşme inanılmaz derecede artmış durumda. İstanbul'dan Adana'ya, Mersin'den Trabzon'a kadar Türkiye'nin dört bir yanında çeteleşme faaliyetleri ile ilgili trajik bir sürü haber okuyorsunuz. Savcıları tehdit etmeye başladılar. Yenidoğan ünitesine bebek taşımak için kurulmuş çeteyi ifşa edip bununla uğraştı diye bir savcı tehdit ediliyor bir ülkede. Bırakın tehdit edilmeyi savcının bütün kişisel bilgiler mafyanın eline geçiyor. Bu bilgileri sızdıranları da resmi yetkili olduğu iddia edilen kişiler. Savcılar tehdit edilmeye başlandı ve böyle bir süreçte geçmişte yapılan hatanın tekrarlandığını ve çok daha vahim yerlere varacak sonuçların ortaya çıkma ihtimalini görüyoruz.
Terörü devlet bitirir. Terörü bitirmesi için herhangi bir kişiye, hele de bir terörist başına çağrı yapılmaz. Elbette terör bitsin fakat bu işin bizim açımızdan çözümü, tektir: Ebediyen silah bırakılacak, sivilimize, askerimize, polisimize dönmüş namlular bir daha çıkmamak üzere gömülecek ve Türk adaletine teslim olacaklar. Ondan sonra bir şey konuşulacaksa konuşulur. Fakat o silahlar ellerde tutulurken yapılacak her türlü arayış, geçmişte yaşadığımız o süreçlerin çok daha vahimini ortaya çıkaracaktır. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun Türkiye gibi bir coğrafyada yaşıyorsanız sizi dış istihbarat örgütleri rahat bırakmaz. Elinde silah tutan bir terör örgütüyle pazarlık yaparken sizi rahat bırakmazlar. Herhangi bir yerde herhangi bir operasyon olur, bütün süreç elinize yüzünüze bulaşır. Bunun ötesindeki her türlü adım belki iç siyasette oy devşirmek amacıyla belki sıkışmış iktidarın attığı ama ülkenin geleceğini ateşe atan çok tehlikeli adımlardır.
Kamu denetleme raporunda en çok başvuru kamu personel rejimiyle ilgili olmuş. 25 binin üzerinde bir başvuru olmuş, bunun yüzde 30'u kamu personel rejimiyle ilgili. İnsanlar nepotizm olduğunu söylüyor. Kamu Denetleme Kurumu diyor ki, 'Bana gelen en çok başvuru yüzde 25 oranıyla kamu personeli rejimiyle alakalı ve bunun büyük çoğunluğu nepotizm.' Onun için gençler bu ülkeyi terk ediyor. Anayasa'nın ilk dört maddesiyle uğraşmak yerine, Türkiye'nin temel yapısını koruyan bu maddelere dokunmak yerine siz asıl Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle uğraşın. Dünyada Türkiye'deki gibi seçkinlerin devleti tanımına uyacak daha güçlü bir yapı yoktur. Seçkinlerin devletinden bahsedecekseniz bunun sebebi Anayasa'mızdaki 'dokundurmayız' dediğimiz ilk dört madde değil, bunun sebebi ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir."
Editör: Semir Yapıcı