İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Sinan Ateş'in öldürüldüğü yerde basın açıklaması yaptı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin İYİ Parti'ye yönelik 'fırıldak' sözlerine yanıt veren Dervişoğlu, "Aldığımız aile terbiyesinden ötürü hassasiyetimizi istismar edenler, bunu fırsata çevirenler ve utanmayanlar var. benim saygım sana değil oturduğun koltuğadır. Çünkü ben o koltuğu ilk sahibini tanıyorum ve onun fikirlerine hizmet ediyorum. Oradan bana ve dava arkadaşlarıma hakaretler yağdırıyorsun ya.. Sana duyduğum saygıyı, oturduğun koltuğun gerçek sahibine duyduğum saygının sadakası say. Fazlası da zaten bana yakışmaz. Adana tabiriyle kirişteğe dönmüş, İYİ Parti'ye 'fırıldak' diyor. Beyefendiye bakar mısınız? Biz seni topaç gibi kimlerin çevirdiğini bilmiyor muyuz zannediyorsun?" demişti.
Ülkü Ocakları Genel Başkanı Ahmet Yiğit Yıldırım bunun üzerine İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nu ve İYİ Parti'yi tehdit etti.
Yıldırım, "Müsavat, biz senin dansözlük yapma heveslisi olduğunu çok iyi biliyoruz. Sen git, tasmanı tutanları eğlendirmek için dansözlüğünü yap! Sabrımızı sınama; belanı da bizden bulma!" dedi. Yıldırım'ın açıklama yaparken yanında Sinan Ateş suikastı soruşturmasında adı kendisi gibi adı geçen Ömer Şanlı'nın olması dikkat çekti.
Dervişoğlu şu ifadeleri kullandı:
Burada kimseye cevap vermek için bulunmuyorum. Çünkü her ahlaksızlığa cevap verirsem, her ahlaksıza cevap verirsem o zaman ahlaksızlığa paye vermiş olurum. Siyasi muhataplarım bellidir. Dolayısıyla mütekabiliyet sınırında kalarak onlara cevap vermeyi demokrasinin şahsıma yüklediği bir sorumluluk olarak addediyorum.
Neden bu basın toplantısını yapıyorum madem ki ahlaksızlara cevap vermeyeceğim. Sorumlulukları olanlara sorumluluklarını hatırlatmak üzere buradayım. Onun için bu açıklamayı yapıyorum. Peki neden buradayım?
Adresimi bilemeyebilirler, beni sağda solda aramak zorunda kalmasınlar. Onların en iyi bildikleri bir yerde bu basın toplantısını gerçekleştiriyorum. Bir tehdit ve hakaret oldu. Üzerinden 16 saat geçti.
Ben TBMM'de grubu olan bir partinin genel başkanıyım. Bir tehdit ve hakaret olduğunda durumdan vazife çıkarması gereken kişi ve kurumlar vardır.
Üzerinden 16 saat geçmiş olmasına rağmen Cumhurbaşkanı, TBMM Başkanı, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı tarafından atılmış bir adım yokyur. Bir tivitten, dil sürçmesinden, köşe yazısından insanları sabaha karşı evinden alıp savcılığa götüren sorumlular bugün neden vaziyet almıyorlar bunun cevaplanmasını istiyor ve kendilerini görevlerini doğru biçimde yapmaya davet ediyorum.
Korkuyorlar mı? Öyleyse kimden? Bu katillerin, tehditkarların hamilerinden mi çekiliyorlar? Biz anayasal hakkımızı kullanarak siyaset yapıyoruz. Bu suçlar sıradan suçlar değil. Bazı insanların suç işleme veya suça azmettirme imtiyazları ve özgürlükleri mi var? Can ve mal güvenliğimiz TBMM'deki sıfatlarımızdan değil vatandaşlık haklarımızdan kaynaklanıyor.
Şahsıma yöneltilen saldırılar ne zaman başladı? Her şeyin miladı 22 Ekim'dir. Abdullah Öcalan'a TBMM'de kürsüde söz hakkı verilmesine talep edildiği noktada ona karşı duruşumdan dolayı bir tehdidin muhatabı oldum. Abdullah Öcalan TBMM'ye gelip konuşacak ona umut hakkı vaat edilecek ama Müsavat Dervişoğlu Ankara'nın sokaklarında gezemeyecek öyle mi? Havanızı alırsınız.
Biz hep konuşan Türkiye ve demokrasi çağrısı yaptık. İktidara payanda olmakla yetindiği için MHP bizim siyasi rakibimiz ve muhatabımız bile değildir. Kendilerini bugün karşı karşıya bulundukları panik halinden uyanmaya davet ediyorum. Şahsımın tehdit edilmesi umrumda değildir. Üniter devlet yapımıza halel getirecek her adıma karşı çıkacağıma söz veriyorum.
Biz hep konuşan Türkiye ve demokrasi çağrısı yaptık. İktidara payanda olmakla yetindiği için MHP bizim siyasi rakibimiz ve muhatabımız bile değildir. Kendilerini bugün karşı karşıya bulundukları panik halinden uyanmaya davet ediyorum. Şahsımın tehdit edilmesi umrumda değildir. Üniter devlet yapımıza halel getirecek her adıma karşı çıkacağıma söz veriyorum.
Bu cüret nereden kaynaklanıyor? Nereden beslenmektedirler? Bu ucube rejim, tek adamlık anlayışı tetikçileri içeri yollayıp azmettiricileri dışarıda gezdiriyorsa yazıklar olsun bu memleketin adalet nizamına. Bizi yıldırmak, korkutmak istiyorlar. Biz ilk kez tehdit ve saldırıyla karşılaşmadık. Türkiye'de istibdata asla geçit vermeyeceğiz ve yolcuğumuzu adalet, eşitlik ve hürriyet için sürdürmeye devam edeceğiz."
Editör: Semir Yapıcı