Nesli Tükenen Ulukurtlar Geri Mi Döndü?

Amerikan biyoteknoloji şirketi Colossal Biosciences, soyu yaklaşık 10 bin yıl önce tükenen ulukurtları (dire wolf) genetik mühendislik yoluyla yeniden "canlandırdığını" açıkladı. Romulus, Remus ve Khaleesi adlı üç yavru, 2024 sonbaharı ve 2025 kışında doğdu.  Ancak bu gelişme bilim dünyasında heyecan kadar tartışma da yarattı.

Şirket, gri kurt DNA’sında sadece 14 gende 20 değişiklik yaparak ulukurt özelliklerini "taklit eden" yavrular üretti. Ancak bu canlılara antik ulukurt DNA'sı eklenmedi; sadece mevcut kurdun genetiği değiştirilerek ulukurda benzetildi. Bu nedenle bazı bilim insanları, "Yeniden doğan ulukurt değil, ulukurda benzeyen bir tür" diyerek yöntemin bilimsel doğruluğunu sorguluyor.

Altı Aylıkken 80 Kiloya Ulaştılar

Romulus ve Remus, 6 aylıkken 80 kiloya ulaştı. Geniş çeneleri, büyük dişleri ve tipik ulukurt ulumalarıyla dikkat çekiyorlar. Ancak insanlardan çekinmeleri, evcilleşmemiş davranışlarıyla da vahşi doğaya ait olduklarını gösteriyor. Yine de bu canlıların gerçek birer ulukurt değil, görünüm ve davranış açısından benzer birer modern türev olduğu iddia ediliyor.

Şirket, yalnızca ulukurtla yetinmiyor. Mamut, dodo ve Tazmanya kaplanı da şirketin "yeniden diriltilecekler" listesinde. Hatta “yünlü fare” adını verdikleri, mamut genleri taşıyan bir deney hayvanı bile geliştirildi.

Colossal, bu tür çalışmaların sadece soyu tükenen hayvanları geri getirmek değil, aynı zamanda nesli tükenme tehlikesi altındaki türleri koruma amacı taşıdığını savunuyor. Örneğin, ulukurt projesinde kullanılan yöntemlerin kırmızı kurt gibi nesli tükenmekte olan türleri güçlendirmede kullanılabileceğini öne sürüyor.

Biyoetik uzmanları ise bu projelerin hem hayvanlar hem ekosistemler için ciddi etik ve biyolojik riskler barındırdığı görüşünde. "Yeni türlerin istilacı hale gelmesi, klonlama sürecindeki doğum komplikasyonları ve doğanın dengesini bozma riski" en büyük endişeler arasında bulunuyor.