Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VII | Seküler Milliyetçilik Nereye Gitmelidir, Nasıl Gitmelidir, Özellikleri Ne Olmalıdır?

TAKİP ET

"Özellikle ülkemizde milliyetçilik siyasi ikbal uğruna iğdiş edilmiş durumdadır. Kim en fazla fayda sağlıyorsa o şekilde milliyetçilik yapmaktadır."

M. Bahadırhan Dinçaslan'ın "Ulusalcı Olmayacağız" çıkışıyla birlikte yaptığı davet üzerine, TamgaTürk okurları "Seküler milliyetçilik nereye/nasıl?" sorularına verdikleri cevapları gönderdiler. Seküler Milliyetçilik dosyası boyunca zaman zaman müstakil makaleler, zaman zaman derleme ve analizler halinde bu cevaplara yer vereceğiz. Dosyanın yedinci makalesi, Hakkı Başar'ın kaleminden "Seküler Milliyetçilik Nereye Gitmelidir, Nasıl Gitmelidir, Özellikleri Ne Olmalıdır?"

Seküler milliyetçiliğe bir yol haritası çizmek... Bu benim diyen adamı bile kan ter içinde bırakacak bir konudur. Çünkü milliyetçilik yapısı itibarıyla içine girdiği topluluğa bir şekilde uyum sağlayabilen bir araçtır. Bu sebepten Cumhuriyetimizin ilk yıllarında İslamcılar dahi milliyetçilik üzerinden örgütlenmiştir.

Özellikle ülkemizde milliyetçilik siyasi ikbal uğruna iğdiş edilmiş durumdadır. Kim en fazla fayda sağlıyorsa o şekilde milliyetçilik yapmaktadır. Kimisi 'İslamsız milliyetçilik içi bal dolu kavanozun dışını yalamak gibidir' diyor, kimisi 'Türklükle İslam’ı karıştırmamız lazım' diyor, kimisi de 2000 yıl önce atalarının yaşadığı zamanı asr-ı saadet kabul edip bugünü o zamanki Türklerin yaşadığı gibi yaşamak istiyor. Fakat günümüz koşulları bu tarz fantezileri kaldıracak durumda değildir.

Bugünkü dünya koşulları bizi rasyonel olmaya itiyor, şahsi komplekslerimizden ve patolojik sorunlarımızdan yola çıkarak dini araçlarla dünyayı algılamamayı bize adeta haykırır durumdadır. Örnek olarak deprem kuşağında yer alan bir ülke, depremden korunmak için zinayı engelleyecek yasalar yaparak o depremden korunamaz. Bunun çözümü deprem olabileceğini düşünerek sağlam evler yapmaktır. Nasıl ki “bal bal bal” diyerek ağızımız tatlanmayacaksa yağmur duası ederek de yağmur yağmaz. Ancak o tarlaya uygun sulama kanalları vs yapılırsa o tarla düzgün ürün verebilir.

Bugün Türk milliyetçiliği bilimsel metotla ele alınmalıdır. Bilimsel metottan kastım sorgulamaktır. Yani bir Türk milliyetçisi kendi fikirleri dahil olmak üzere kutsal saydığı her şeyi mihenge vurmalıdır. Önceden kutsal sayılan şeyleri koşulsuz şartsız kabul eden kişi olmamalıdır. Çünkü zaman değişmektedir. Bu değişen zamanda var olan her şey de zamanla değişip şekil değiştirmektedir. Dün yararlı olan şeyler bugünün koşullarında zararlı olabilir. Örneğin aşiretlerdeki kolektif hareket etmek gibi. Bu sorgulama sonucunda Türk toplumuna maddi anlamda fayda vermeyen gelenek, görenek, örf, adet, töre sorgusuz sualsiz kapı dışarı edilmelidir. Bu söylediğim sava en büyük kanıt hala ülkemizdeki töre cinayetleri ve çocuk gelin gibi rezilliklerin toplumun belli bir kesimi tarafından doğru kabul edilmesidir. Bu tarz kokuşmuş geleneklere Türk milliyetçisinin ancak acıyarak bakması gerekmektedir.

Bu davranışların değişmesini çok ehemmiyetli görüyorum. Çünkü Marx’ın dediği gibi, "Madde kişinin bilincini belirler." Kişi yaptığı davranışlarla bir süre sonra iç içe girer. Bizim de yaptığımız davranışları önce kafamızda tartıp, sindirip daha sonra faaliyete döküp hayatımızı daha anlamlı ve daha bilinçli yaşamalıyız.

Eğer bugün biz seküler milliyetçiliğin toplumda büyük bir yer almasını istiyorsak bunu ancak gençlerle yapabiliriz. Bu yüzden bugünkü gençleri iyi analiz etmeli ve ona göre bir strateji gütmeliyiz. Bugünün gençleri sosyal medya aracılığıyla neredeyse dünyada olan biten her şeyi dakikalar içinde bilebiliyor. Bu sebepten ona hamaset milliyetçiliği yapmak geçerli bir taktik olamaz. Çünkü o çocuk dünyaya baktığı an kendisinin diğerlerinden farklı olmadığını; İngiliz, Alman, Fransız yaşıtlarının keyfine baktığını; kendisininse rezil ve sefil bir halde olduğunu gördüğü vakit ona, "Din, iman, Allah, vatan elden gidiyor” ya da "eyyy, hayt huyt" gibi 4 yaşındaki çocuğu ancak korkutup telaşa düşürecek sözler söyleyerek bu gençleri elde tutamayız.

Ayrıca bugün gençlerin büyük bir çoğunluğunun sosyal medya kullanmalarından ötürü dikkat eşikleri çok zayıflamış halde. Son araştırmalara göre Z kuşağı olan bir gencin dikkat eşiği 7 saniye civarında. Dikkat eşiği bu kadar düşük olan bir gence 2 şekilde kendinizi dinletebilirsiniz. Ya korkutarak ya da güldürerek. Birçok komplo teorisyeni birinci yolu seçmektedir. Çünkü hiçbir zahmet hiçbir uğraş gerektirmeyen bir şeydir korkuyu satmak. Ayrıca korku maymuncuk gibidir. Birine korkuyu satabilirseniz ona istediğiniz her şeyi satabilirsiniz. Çünkü insan evrimi gereği her zaman güvenli alanda olma ihtiyacı duyar.

Ben seküler milliyetçiliğin geleceği açısından yapmamız gerekenin mizah yoluyla gençleri etkileyebilmek olduğunu düşünüyorum. Fakat bu lakayt olalım “cıvıklık” yapalım demek değildir. İnsan güldüğü yerde rahatlar kendisini “güvende” hisseder. Kendisini güvende hisseden insan oraya aidiyet hisseder. Buradaki mizahtan kastım sarkazmdır. Biriyle sosyal medyadan tartıştığımızda ya da birlikteyken, yemek yerken aramızda hiyerarşik bir konum varmış gibi olmaması gerektiğini düşünüyorum. Yani asgari saygı çerçevesinde 15 yaşında bir çocuk 35 yaşındaki bir adamla dalga geçebilmeli. Sinkaflı küfür olmadığı müddetçe. Mizahı insanların birbirlerine güven duyması ve sıcak ilişkiler kurması için bir araç olarak kullanılması taraftarıyım.

Başka bir konuda ikonlar konusudur. Bizim kendi içimizde ikonlar yaratıp o ikonları putlaştırmalıyız. Bu putlaştırma lafını bilerek kullanıyorum çünkü bizim gibi sekülerliğin ahlaksızlık olarak görülüp kapı dışarı edildiği bir toplumda putlar olmadan karşıt fikirlerle kavga etmemiz imkansızdır. Örnek olarak Türkiye’nin çevresindeki ülkelerden sosyal anlamda daha ileri olmasının tek sebebi Atatürk putudur. İnsanlar seküler yaşayışlarını ancak ona dayandırarak adım atabiliyorlar. Kültür sanat alanında da putlar yaratmamız hayati önemdedir. Örnek olarak Yusuf Akçura’nın Necip Fazıl kadar tanınıyor ve kutsanıyor olması gerekiyor. Bu şu yüzden önemlidir: Sanat insanların ruhuna dokunabildiği için eğer bir insanın ruhuna dokunabilirseniz onu örgütleyebilirsiniz. Bu yolla birçok fikri kolayca aşılayabilirsiniz.

Bugün Türk milliyetçisini bekleyen başka bir konuda güneyimizden gelen göç sorunudur. Ben bunu Türk milliyetçiliği açısından faydalı görüyorum. Bu göçmenler İslami yönetimlerden kaçan İslami kişilerdir. Sıradan bir Türk gencinin bunları görüp keşke bende bunlar gibi olsam demesi çok zayıf bir ihtimaldir. Sonuçta o çocuk bir Avrupalı seküler yaşama baksa birde gelen göçmenin haline baksa aslında hangi tarafı seçmesi gerektiği konusunda çokta düşünmez diye düşünüyorum. Fakat bu onları ülkemizde tutalım anlamına gelmemelidir. Bu adamların tamamına yakınını ülkelerine göndermeliyiz.

Son olarak Türk milliyetçilerinin dünyaya katkı sunan insanlar olması gerekiyor. Bu illaki Nobel almak değil. Çöpçüysen de en iyi çöpçü olmalısın. Bilim adamıysan en iyi bilim adamı olmalısın. Çünkü bir Türk gencinin bilimsel açıdan çok örnek alacağı kişi yok. Bu yüzden bizim kimyagerlere, biyologlara, mühendislere ihtiyacımız vardır. Türklerin göğsünün kabarmaya ihtiyacı var. Hakkı Başar Dosyanın Birinci Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - I | İdeolojik Kıtlık — Yiğit Özalkuş Dosyanın İkinci Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - II | Türk Milliyetçiliği Üzerine — Halil Doğangüzel  Dosyanın Üçüncü Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - III | Milliyetçiliğin Rotası Nereye Gidiyor? — Emir Abbas Gürbüz Dosyanın Dördüncü Makalesi: Seküler Milliyetçilik Tartışmaları IV | Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - IV | Türkçülük, Laiklik, Sekülerlik — İskender Öksüz Seküler Milliyetçilik Tartışmaları V | Gidiyor Gibi Ama Gitmiyor: Bir Erkek Yahut Erkeklik Dâvâsı Olarak Türkçülük — Abdulkerim Şeker Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VI | 'Yeni Dünya Düzeni'nde Kurtuluşun Altın Anahtarı: Seküler Milliyetçilik — Emrah Birgül Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VII | Seküler Milliyetçilik Nereye Gitmelidir, Nasıl Gitmelidir, Özellikleri Ne Olmalıdır? — Hakkı Başar Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - VIII | Uzaktan ve Dışarıdan — Oğuz Gürler Seküler Milliyetçilik Tartışmaları - IX | Mülteciler Irkçılık Getirir mi? — Şamil Özlü  

Seküler milliyetçilik tartışmaları nereye gitmelidir nasıl özellikleri ne olmalıdır hasan başar Bahadırhan Dinçaslan Emrah Birgül Abdulkerim Şeker İskender Öksüz Emir Abbas Gürbüz Halil Doğangüzel Yiğit Özalkuş