6 Haziran’da başlayıp 3 gün sürecek ve önümüzdeki beş yılda Avrupa Parlamentosu’nda ülkelerini temsil etmek üzere görevli olacak 705 parlamenteri belirleyecek 10. Avrupa Parlamentosu seçimlerine üç aydan az bir süre kaldı. Genişleme sürecinden bütçelerin belirlenmesine, konseyin denetlenmesinden her türlü yasama yetkisine bütün Avrupa Birliği’nin işleyişinde söz sahibi olacak olan meclis yeniden belirlenecek. Azınlıkların temsilinin de önemli olduğu Parlamento’da az da olsa Avrupa’da yaşayan Türkler de yaşadıkları ülkeyi temsil etmek amacıyla orada bulunuyorlar. Almanya ve Bulgaristan gibi Türk azınlığın yoğun olarak yaşadığı yerlerden seçilip Avrupa Parlamentosu’nda bulunan Türkler mevcut fakat bu yazıda anlatmak istediğim daha ilginç bir süreç var.
Benzer kültürlere, benzer bir tarihi geçmişe, aynı dini inançlar ve aynı dile sahip Batı Trakya Türkleri ve Kıbrıs Türkleri’nin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki durumu. Öncelikle iki toplumun kısaca geçmişlerine bakalım. Bugün Yunanistan topraklarında bulunan Batı Trakya bölgesi, Osmanlı İmparatorluğu tarafından 14. yüzyılda ele geçirildi. Bu tarihten itibaren bölgeye Türkler yerleştirildi ve İslamlaştırma politikaları uygulandı. 1912 nüfus tahminlerine göre bölgede yaşayan 224 bin kişinin 120 bini Müslümanlardan oluşmaktaydı. 1912 Balkan Savaşları sırasında bölge Osmanlı egemenliğinden çıktı. 1913 yılında Batı Trakya Türkleri Batı Trakya Bağımsız Hükûmeti adında bir devlet kurmuş, ancak bu devlet kısa ömürlü olmuş ve bölge Nisan 1920’de Yunanistan’a bırakılmıştır. Bölge, Yunanistan ve Türkiye arasında gerçekleşen nüfus mübadelelerine dahil edilmemiş, Türk azınlığın Yunanistan sınırları içerisinde yaşamına devam etmesi sağlanmıştır. 1991 yılında Batı Trakya Türkleri’nin yaşadığı sıkıntıları siyasi mücadele ile çözmek adına Sadık Ahmet tarafından Dostluk, Eşitlik ve Barış partisi kurulmuş, kuruluğu günden beri bölgede 1. parti olmuştur.
Kıbrıs’ta Türk varlığı ise 1571 yılında Osmanlı’nın Kıbrıs Adası’nı ele geçirmesiyle başlar. Tıpkı Batı Trakya’da olduğu gibi Ada’ya Türkler yerleştirilir. 1878 yılında Ada, İngilizlere kiralanır. 1931’de Kıbrıs Rumları adayı Yunanistan’a bağlamak için ayaklanmış, Bu tarihten itibaren İngilizler hem Türklere hem Rumlara karşı baskıcı politikalar izlemiştir. 1955 yılından itibaren Rumlar, İngilizlere karşı verdiği mücadeleyi Türklere karşı da uygulamaya başlar. 1960 yılında İngilizler Kıbrıs’ı bağımsız bir cumhuriyet olarak tasarlayıp Adadan çekilir. Kıbrıs Cumhuriyeti Rumlar ve Türklerin ortak devleti olarak kurulmuş olur. Cumhuriyet kurulur kurulmaz Rumlar, Türklerin yönetimden ve adadan atılması için silahlı mücadele başlatır. 1963 yılında Türkler Cumhuriyet’ten ayrılır ve geçici yönetimler kurarak uzun bir süre silahlı direniş mücadelesi verirler. 1974 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin adaya harekat düzenlemesiyle çatışmalar sona erer. 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulur ancak Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmaz ve defacto bir devlet olarak varlığını sürdürür.
Yunanistan, 1981 yılında Avrupa Birliği’ne girmiş, 1984 yılındaki parlamento seçimlerinde 24 sandalye hakkına sahip olmuş, 2024 seçimlerinde ise 21 sandalye hakkı olacak. Batı Trakya Türkleri’nin merkez ideolojiye sahip Müslüman ve Türk azınlıkların haklarını savunan Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi son 2 seçimde olduğu gibi 2024 seçimlerine de girmeye hazırlanıyor. Henüz listeleri belli olmasa da istekleri ilk günkü ile aynı. Lozan Barış Antlaşması’ndaki “Ekalliyetlerin Himayesi" (Azınlıkların Korunması) yüz yıldır yürürlükte olsa da uygulanmamaktadır. Her geçen gün azınlık hakları ellerinden alınmakta ve bölgeden göç etmeye zorlanmaktadırlar. Devlet Müslüman halkın vakıflarının yönetimine karışmakta, okullara öğretmen atamaları yapılmamakta, Türkçe verilmesi gereken dersler zamanla Yunancaya çevrilmekte ve okulların yenilenmesi veya büyütülmesi engellenmektedir. 1991 yılından beri Batı Trakya Türkleri bu sorunların çözümlerini DEB Partisi ile sağlamaya çalışmakta ve Avrupa Parlamentosu seçimlerini siyasi temsilde bir araç olarak görmektedirler. 2019 AP seçimlerinde 40 bin oy alarak toplam oyların %0.71’ine sahip olmuşlardır. Ne yazık ki Yunanistan’ın %3’lük oy barajı bulunmakta ve bu baraj Türk azınlığın temsiline engel olmaktadır. DEB Partisi genel başkanı Çiğdem Asafoğlu’na göre seçim barajının uygulanmasının nedeni Türkler’in parlamentoya girmesini engellemektir. Konuştuğum kaynaklar durumun bu yıl da değişmeyeceğini söylese de DEB 2019’dan bugüne çok mesafe kat etti. Kim bilir belki sevindirici bir sürpriz Yunanistan’daki seçimlerden gelir.
Diğer bir tarafta 1974 yılından beri bağımsız devletlerinde yaşayan Kıbrıs Türkleri defalarca Kıbrıs sorununun çözülmesi için federasyon önerilerine başta 2004 Annan Planı Referandumu olmak üzere olumlu cevap vermiş olsa da Güney Kıbrıs, çözüm önerilerinin tamamını reddetmiştir. 2019 seçimlerinde ilk kez Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki seçimlerde Kıbrıs Türkü Niyazi Kızılyürek sosyalist AKEL partisinin 2. sırasından Avrupa Parlamentosu’na girmeye hak kazandı. Türkiye karşıtı söyleme ve Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi istekleriyle dikkat çekti. 2024 seçimlerinde ise benzer söylemlere sahip 2 Kıbrıs Türkü daha aday oldu. Böylece 3 farklı partiden 3 Kıbrıs Türkü Güney Kıbrıs’taki AP seçimlerine katılacak.
Bir tarafta azınlık haklarının ellerinden alınmasına karşı çıkmak, yaşam haklarını savunmak için AP seçimlerini kullanan Batı Trakya Türkleri, diğer tarafta bağımsız KKTC fikrini reddeden ve Kıbrıs Cumhuriyeti ile yeniden birleşmeyi savunan Kıbrıs Türkleri. Birbirine bu kadar benzeyen iki toplumun benzer olaylar karşısındaki tepkileri konuşulması gereken bir süreç. Haziran 2024 yaklaşırken karşımıza başka neler çıkacak bekleyip göreceğiz. Umarım iki toplum için de en iyi olacak sonuçlar alınır.
Çok başarılı ve üstüne ziyadesiyle araştırılma yapılmış bir yazı. Ancak iki tane farklı Türk toplumunun neden bu denli farklı yapıda olduğuna dair cevap aranıyorsa bunu bendeniz açıklayabilir. Sebebi Kıbrıs Türk toplumunun 74 sonrası süreçte KTÖS denilen komünist öğretmen sendikası eliyle milli ve dini değerlerden arındırılarak sekülerleştirilmesi. Kıbrıs Türklerinden İslam koparıldı hemen ardından bunu insanların kendi arzularıyla Milli değerlerini ve kimliklerini bırakmaları izledi. Batı Trakya Türkleri ise başından beri kendi öz değerlerine (hem İslami hem de Türk) sahip çıktıkları için elimizde Bilgehan kardeşimizin bu yazısına konu olan iki farklı topluluk meydana geldi.
Mükemmel bir yazı olmuş.
Gayet iyi yazilmis bir yazi genc arkadasimi tebrik eder