“Ben Rusya’nın hamlesini, ki bir enigma içinde gizeme sarılı bir bilmecedir, öngöremem.
Lakin belki bir anahtar vardır, o da Rus milli menfaatleridir. Almanya’nın Karadeniz kıyılarına dayanması ya da Balkan devletlerini istila etmek suretiyle Güneydoğu Avrupalı Slavları zaptetmesi, Rusya’nın menfaatleriyle ve emniyetiyle uyuşmaz. Bu ihtimal Rusya’nın tarihi, hayati menfaatleriyle taban tabana zıttır.”
Lakin belki bir anahtar vardır, o da Rus milli menfaatleridir. Almanya’nın Karadeniz kıyılarına dayanması ya da Balkan devletlerini istila etmek suretiyle Güneydoğu Avrupalı Slavları zaptetmesi, Rusya’nın menfaatleriyle ve emniyetiyle uyuşmaz. Bu ihtimal Rusya’nın tarihi, hayati menfaatleriyle taban tabana zıttır.”
–Winston Churchill, 1939.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ikinci faslına ikinci el kaynaklardan şahit olduğum esnada çocukluğumdan gençliğime idrakinde olduğum, ülkemizin etrafını saran, yakın zamanda meydana gelmişbirtakım çatışmaları zihnimde sıralıyorum. 2008 Abhazya ve Osetya’nın işgali, 2011 Libya’ya NATO müdahalesi, 2014 Kırım’ın işgali, 2015 Suriye İç Savaşı’na müdahale, 2020 Karabağ’a barış gücü konuşlandırma, 2022 Kazak işçi isyanına KGAÖ müdahalesi diye şekilleniyor.
Bahse konu çatışmaların ortak yanı, Tim Marshall’ın Prisoners of Geography isimli eserinde ucu bucağı on bir saat dilimi, milyonlarca kilometrekareye yetişen muazzam ülke diye tanıtmaya başladığı Rusya’nın gerek fiili gerek resmi taraf olmasıdır. Bir diğer örtüşme ise ABD’nin Batı Avrupa’yı Rusyasız enerji siyasasına zorlaması ve Britanya’nın Demir İpek Yolu’na ilgisidir. Açıklayayım.
Uluslararası ilişkiler gündemini takip etmeye başladığım vakitlerde Türkiye’de ve Türkiye’nin etrafında meydana gelen olayları Soğuk Savaş’ta imişiz gibi Amerikan – Rus rekabeti çerçevesinde anlamlandırmaya çalışıyordum.Sonraları lisede gördüğüm tarih derslerinden hayal meyal hatırladığım Berlin – Bağdat Demir Yolu meselesi kafamı kurcalar oldu, meğer dünyada ikiden fazla imparatorluk varmış. Almanların ihalesini aldığı, İngilizlerin Basra’ya ulaşmasına muhalefet ettiği bu hat ne ola ki?Basra’nın civarında ve ötesinde bu kadar kıymetli ne var?
Yanıt: Anavatana iletilebilecek yakıt, hammadde ve maden yatakları. Bu kalemlerden kimin ne kadar pay alacağı sorusunu yanıtlamak iki dünya savaşı ile birçok çatışmaya mal oldu. Diğer bir deyişle, Hazar’ın doğusundaki hidrokarbon ve maden kaynağını Hazar’ın batısına taşımak meselesini Britanya’da cereyan eden Sanayii Devrimi’nden itibaren iki dünya savaşının temel sebebi sayabileceğimizi düşünüyorum. Demir yolu hatlarına, boru hatlarına, limanlara ve deniz yollarına bu gözle bakarsak olan bitenin izahı berraklaşacaktır.
Egemen Rusya’dan Şahit Rusya’ya
İki dünya savaşında da Almanya’nın karşısında kalmış Rusya’ya gelelim: Otuz iki yıl öncesine kadar hem Karadeniz’de hem Hazar’da uzunca kıyı hatlarına egemen Ruslar, 2005’te Bakü – Tiflis – Ceyhan Boru Hattı’nın açılışına yalnızca Kafkas Dağları’nın ardından şahit oldu. Otuz ikiyıl öncesine kadar bu boru hattının üç durağından ikisi Rus hakimiyeti altında idi. 2008’de Rusya, Moskova’nın onayı olmadan Akdeniz’e hidrokarbon iletecek kadar egemen, cüretkarGürcistan’ı “NATO’ya katılmaya niyetlendiği için” işgal etti.
Yine aynı sene Vladimir Putin, Muammer Kaddafi ile Libya’nın Rusya’ya olan $4,5 milyar borcunun silinmesi karşılığında Rus Donanması’nın Bingazi’ye üslenmesi üzerine anlaştı. Kıta Avrupası’nın hemen güneyinde Rus gemilerine liman açacak kadar egemen ve cüretkar Libya, 2011’de muhtelif NATO ülkelerinin hava taarruzuna uğradı ve toprak bütünlüğünden oldu. Şimdilerde Trablus hükümeti Türkiye, Bingazi hükümeti Rusya nüfuzu altında.
Kuzeydoğuya, Ukrayna’ya gelelim.
Yine aynı sene Vladimir Putin, Muammer Kaddafi ile Libya’nın Rusya’ya olan $4,5 milyar borcunun silinmesi karşılığında Rus Donanması’nın Bingazi’ye üslenmesi üzerine anlaştı. Kıta Avrupası’nın hemen güneyinde Rus gemilerine liman açacak kadar egemen ve cüretkar Libya, 2011’de muhtelif NATO ülkelerinin hava taarruzuna uğradı ve toprak bütünlüğünden oldu. Şimdilerde Trablus hükümeti Türkiye, Bingazi hükümeti Rusya nüfuzu altında.
Kuzeydoğuya, Ukrayna’ya gelelim.
Akyar’da Olmak ya da Olmamak
2002’de Ukrayna Cumhurbaşkanı Leonid Kuchma onu Başbakan olarak atamazdan evvel Ukraynaca bile konuşmayan, siyasi kariyerinde Putin’den aleni destek gören Viktor Yanukovych, 2010 senesinde Ukrayna Cumhurbaşkanı oldu. İcraatlerinden biri, Rusya Devlet Başkanı Dmitry Medvedev ile Ukrayna’nın Rus doğalgazını ucuza satın alması karşılığında Karadeniz Filosu’nun Akyar Limanı’nda üslenme iznini 2042’ye kadar uzatmakta anlaşmak idi. Bu anlaşma zaptedilmeseydi Karadeniz Filosu Akyar’da ancak 2017’ye kadar barınabilecekti.
Cumhurbaşkanlığında seçimlerde kafa kafaya rekabet ettiği eski Başbakan Yulia Tymoshenko ile eski İçişleri Bakanı Yuri Lutsenko’yu “görev ve yetkiyi kötüye kullanma” suçundan hapse gönderdi. 2013 senesinde Avrupa Birliği ile masaya oturma arefesinde Lutsenko'yu salıveren Yanukovych, aynı senenin Kasım ayında anlaşma masasından Ukrayna adına imza atmadan kalktı.
Ukraynalılar Yanukovych’in hamlesini Maidan, Kyiv’de protestoyla karşıladı. Protestolar Ukrayna’nın doğusuna, Yanukovych’in en çok destek gördüğü bölgelere yayıldıkça protestocular ile kolluk kuvvetleri arasında cereyan eden arbedelerin şiddeti arttı. 2014 Şubat’a kadar süren ve yetmiş kişinin hayatını kaybettiği protestoları müteakip meclis kararıyla azline karar verilen Yanukovych, Rusya’ya kaçtı. Kaçak ve sabık Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukovych, protestoları faşist darbe ve ardından gelen Ukrayna hükümetini kukla rejim olarak nitelendirdi.
Bütün bu olanlar sonrasında Karadeniz Filosu’nun varlığını tartışmaya açacak, Avrupa Birliği ile masaya oturacak kadar egemenve cüretkar Ukrayna; 2014’te Rus işgaline uğradı ve Kırım’ı kaybetti.
2014’ten bu yana ABD’nin duyurduğu yaptırımlar, emekli devlet başkanlarının teker teker Rus enerji firmalarında yönetim kuruluna geldiği Almanya’dan gelen çağrılar Rusya’yı Ukrayna işgalinden caydırmadı. Günümüzde de Ukrayna’nın diğer liman şehirlerini işgal ediyor ve ülkeyi karaya sıkıştırıyor.
Peki işgalin ikinci safhasına gelen tepki neden ilk safhasından farklı? Rusların canı neden ilk safhaya kıyasla çok daha fazla yandı?
Cumhurbaşkanlığında seçimlerde kafa kafaya rekabet ettiği eski Başbakan Yulia Tymoshenko ile eski İçişleri Bakanı Yuri Lutsenko’yu “görev ve yetkiyi kötüye kullanma” suçundan hapse gönderdi. 2013 senesinde Avrupa Birliği ile masaya oturma arefesinde Lutsenko'yu salıveren Yanukovych, aynı senenin Kasım ayında anlaşma masasından Ukrayna adına imza atmadan kalktı.
Ukraynalılar Yanukovych’in hamlesini Maidan, Kyiv’de protestoyla karşıladı. Protestolar Ukrayna’nın doğusuna, Yanukovych’in en çok destek gördüğü bölgelere yayıldıkça protestocular ile kolluk kuvvetleri arasında cereyan eden arbedelerin şiddeti arttı. 2014 Şubat’a kadar süren ve yetmiş kişinin hayatını kaybettiği protestoları müteakip meclis kararıyla azline karar verilen Yanukovych, Rusya’ya kaçtı. Kaçak ve sabık Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukovych, protestoları faşist darbe ve ardından gelen Ukrayna hükümetini kukla rejim olarak nitelendirdi.
Bütün bu olanlar sonrasında Karadeniz Filosu’nun varlığını tartışmaya açacak, Avrupa Birliği ile masaya oturacak kadar egemenve cüretkar Ukrayna; 2014’te Rus işgaline uğradı ve Kırım’ı kaybetti.
2014’ten bu yana ABD’nin duyurduğu yaptırımlar, emekli devlet başkanlarının teker teker Rus enerji firmalarında yönetim kuruluna geldiği Almanya’dan gelen çağrılar Rusya’yı Ukrayna işgalinden caydırmadı. Günümüzde de Ukrayna’nın diğer liman şehirlerini işgal ediyor ve ülkeyi karaya sıkıştırıyor.
Peki işgalin ikinci safhasına gelen tepki neden ilk safhasından farklı? Rusların canı neden ilk safhaya kıyasla çok daha fazla yandı?
"Rule, Britannia!"
Yanıtı Britanya’nın 2016’da Alman baskın uluslarüstü örgütten, Avrupa Birliği’nden ayrılmasında aramalıyız. Enerji siyasasında Rus doğalgazına Almanya, Fransa, İtalya kadar bağımlı olmayan Britanya; 2014’ten farklı olarak 2022’de cümle Kıta Avrupası’nı Rusya’ya yönelik yaptırımlara ve diğer hamlelere zorlayabildi. Ukrayna’nın Rus işgaline direnişine Batı’dan en aleni destek İngilizlerden geliyor, Brexit bunu mümkün kılmıştır. Carrier Strike Group 21 görevi gereği Kırım yakınlarında Rus savaş uçaklarıyla aşık atıp dönmüş HMS Defender’ı da buradan değerlendirebiliriz.
Manzaraya bakınca Karadeniz Anglosakson nüfuzu altında görünse de 2018’de Federica Mogherini’nin “Karadeniz Avrupa denizidir” iddiasına gerçeklik payı veren iş de ironik olarak İngilizlerin Avrupa Birliği’ni terk etmesidir diyebiliriz. Bu yüzden Churchill’in İkinci Dünya Savaşı arefesinde Rus milli menfaatleri üzerine söylediklerini yad etmekte fayda var.
Hazar’ın doğusunu batısına bağlayan Gence Koridoru tehlikeye girince Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’ı Karabağ’dan sökmesine destek veren de aynı Britanya’dır. Günün sonunda “Erdoğan ve Aliyev yirmi küsür senedir yerli yerinde duruyor, bir o kadar sene AGİT’te masalar kurulup kaldırılıyor, neden şimdi?” diye sorunca akla eksik parça olarak İngilizlerin tavrı geliyor.
(Fotoğraf-Gence Koridoru | Kaynak: Sözcü)
Azerbaycan’ın Ermeni işgalinden kurtardığı, bir zamanlar İran’ın uyuşturucu güzergahı olarak kullandığı Türk topraklarına bugün İngilizler incelemelerde bulunmak üzere sınır ve gümrük memuru gönderiyor. Bunların cereyan ettiği yerde Ruslar ise yalnızca kendi ordusundan oluşan “Barış Gücü” ile Ermenistan – Azerbaycan arasında yaşanabilecek çatışmaları caydırmak için varlık gösteriyor.
Bingazi’ye yanıt veren Hafter’in Trablus’u kuşattığı vakit Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek çıkmasını kınayan, Irini Harekatı ile Türkiye’nin çeşitli sevkiyatlarını akamete uğratmaya çalışan taraf da Almanlardır. Rotasını Libya’ya çevirmiş Türk gemisini zapt ve müsadereye kalkışmak, Akdeniz’de Rus nüfuzunu Türk nüfuzuna tercih etmekten gelir. İngilizlerin tercihleri ise farklı.
Bunların ardından Ukrayna’ya tekrar bakalım.
Manzaraya bakınca Karadeniz Anglosakson nüfuzu altında görünse de 2018’de Federica Mogherini’nin “Karadeniz Avrupa denizidir” iddiasına gerçeklik payı veren iş de ironik olarak İngilizlerin Avrupa Birliği’ni terk etmesidir diyebiliriz. Bu yüzden Churchill’in İkinci Dünya Savaşı arefesinde Rus milli menfaatleri üzerine söylediklerini yad etmekte fayda var.
Hazar’ın doğusunu batısına bağlayan Gence Koridoru tehlikeye girince Türkiye ve Azerbaycan’ın Ermenistan’ı Karabağ’dan sökmesine destek veren de aynı Britanya’dır. Günün sonunda “Erdoğan ve Aliyev yirmi küsür senedir yerli yerinde duruyor, bir o kadar sene AGİT’te masalar kurulup kaldırılıyor, neden şimdi?” diye sorunca akla eksik parça olarak İngilizlerin tavrı geliyor.
(Fotoğraf-Gence Koridoru | Kaynak: Sözcü)
Azerbaycan’ın Ermeni işgalinden kurtardığı, bir zamanlar İran’ın uyuşturucu güzergahı olarak kullandığı Türk topraklarına bugün İngilizler incelemelerde bulunmak üzere sınır ve gümrük memuru gönderiyor. Bunların cereyan ettiği yerde Ruslar ise yalnızca kendi ordusundan oluşan “Barış Gücü” ile Ermenistan – Azerbaycan arasında yaşanabilecek çatışmaları caydırmak için varlık gösteriyor.
Bingazi’ye yanıt veren Hafter’in Trablus’u kuşattığı vakit Türkiye’nin Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek çıkmasını kınayan, Irini Harekatı ile Türkiye’nin çeşitli sevkiyatlarını akamete uğratmaya çalışan taraf da Almanlardır. Rotasını Libya’ya çevirmiş Türk gemisini zapt ve müsadereye kalkışmak, Akdeniz’de Rus nüfuzunu Türk nüfuzuna tercih etmekten gelir. İngilizlerin tercihleri ise farklı.
Bunların ardından Ukrayna’ya tekrar bakalım.
Rus İşgali ve Çin’in Sessizliği
Ukrayna; Karadeniz’de sahip olduğu kıyı hattı, Kırım yarımadası gibi ciddi coğrafi cazibeye sahip bir ülke. Meclisinde Akyar’daki Rus üssünün tartışmaya açılması, Rusçu devlet başkanının Avrupa Birliği ile masaya oturması gibi hamleler kaçınılmaz olarak yankı uyandırıyor.
Aynı cazibe Ukrayna’nın tarım kapasitesinde bulunuyor. Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesinde Orta Asya’da ve Hazar’ın periferisinde Rus nüfuzu altındaki ülkeleri kendi nüfuzuna dahil ederek İpek Yolu’nu diriltmeyi hedefleyen Çin’in Ukrayna ile tarım kaleminde gözardı edilemeyecek dirsek teması var. Aynı toprakların mahsulüne muhtaç bir diğer ülke de Rusya olunca, Çin’in liman ve tarım yatırımıyla girdiği yerler ile Rusların kuşattığı yerler örtüşüyor: Mariupol ve Odesa.
Çin’in benzer tarım yatırımlarının Rusya’nın uzak doğusunda da olduğunu düşününce karşımıza adı konmamış, beyan edilmemiş bir Rusya – Çin rekabeti ortaya çıkıyor. Ukrayna aynı zamanda maalesef bu rekabetin sahasıdır.
Tüm bunların ışığında işgalin gerek ilk gerek ikinci safhasında Çin’in Rusya’ya yönelik alenen destek açıklamamasını, Kırım meselesi ile Tayvan meselesini eşlememesini, Batı’dan dalga dalga gelen yaptırımlara pek de ses çıkarmamasını anlayabiliriz.
Aynı cazibe Ukrayna’nın tarım kapasitesinde bulunuyor. Kuşak ve Yol İnisiyatifi çerçevesinde Orta Asya’da ve Hazar’ın periferisinde Rus nüfuzu altındaki ülkeleri kendi nüfuzuna dahil ederek İpek Yolu’nu diriltmeyi hedefleyen Çin’in Ukrayna ile tarım kaleminde gözardı edilemeyecek dirsek teması var. Aynı toprakların mahsulüne muhtaç bir diğer ülke de Rusya olunca, Çin’in liman ve tarım yatırımıyla girdiği yerler ile Rusların kuşattığı yerler örtüşüyor: Mariupol ve Odesa.
Çin’in benzer tarım yatırımlarının Rusya’nın uzak doğusunda da olduğunu düşününce karşımıza adı konmamış, beyan edilmemiş bir Rusya – Çin rekabeti ortaya çıkıyor. Ukrayna aynı zamanda maalesef bu rekabetin sahasıdır.
Tüm bunların ışığında işgalin gerek ilk gerek ikinci safhasında Çin’in Rusya’ya yönelik alenen destek açıklamamasını, Kırım meselesi ile Tayvan meselesini eşlememesini, Batı’dan dalga dalga gelen yaptırımlara pek de ses çıkarmamasını anlayabiliriz.
Nihayet Türkiye
Kıyıları itibariyle hem Akdeniz hem Karadeniz, Bakü ve Tiflis ile irtibatı itibariyle Hazar devleti olan ülkemiz kaçınılmaz olarak bu çatışmanın sahası ve tarafıdır. Ukrayna’nın Rus Karadeniz Filosu’nu Akyar’dan kovamaması yetmezmiş gibi Azov’a ve Karadeniz’e bakan kıyılarından mahrum kalması, Türkiye’nin güvenliğine tehdittir.
Türkiye Cumhuriyeti kafa kağıdı taşıyan askerlik çağında bir oğlan çocuğu olarak Ankara’dan birtakım beklentilerim var, kalem kalem sıralayayım:
Türkiye Cumhuriyeti kafa kağıdı taşıyan askerlik çağında bir oğlan çocuğu olarak Ankara’dan birtakım beklentilerim var, kalem kalem sıralayayım:
- Ukrayna’da yaşayan Türk ve dost ülke vatandaşlarının derhal tahliyesi
- Rusların iç denizi haline gelmiş Azov’da bekleyen yağ yüklü Türk gemilerinin Sinop’a sağ salim varması
- Ukrayna ve Rusya’yı ateşkes ardından müzakere masasına davet etmek
- Özellikle Kırım yarımadası için, daha önce Kıbrıs için yapıldığı gibi, İngilizler ile güvenlik garantörlüğü rolünü üstlenmek
Türkiye’nin Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden doğan boğazları savaş gemisi geçişlerine kapatmak hakkını kullanmasına karşın Ukrayna ile Rusya arasındaki çatışmanın bir savaş olduğunu açıktan söylememesi bu kalemleri mümkün kılıyor diye düşünüyorum.
Ankara’nın halihazırda Lazkiye ve Tartus üzerinden Akdeniz komşusu olduğu Ruslar ile Karadeniz’de daha da başgöz olmamak derdi vardır diye ümit ediyorum. Derman niyetine Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü desteklemeli ve Kırım’da 2014 sonrasına denk gelen gerek resmi gerek gayrıresmi Rus askeri varlığının sonlandırılmasını şart koşmalıdır.