“Bir miktar kızgınım” ama ne kadar kızgın olduğumu kabine toplantısı sonrası cumhurbaşkanımız açıklayacak.
Bugün 28 Nisan 2024. Ataması yapılmayan öğretmenler Ankara’da Ulus Meydanında yoğun dolu yağışı altında mülakatsız 68 bin öğretmen atanmasını talep ediyorlar.
26 Nisan’da açıklanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Öğretim Programları” ile eğitimin gündemi bir anda değişti. Fakat bence gündem daima şu ana kadar yapılamayan öğretmen atamaları ve yapılacak öğretmen atamalarındaki “Mülakat” olmalıdır.
Mülakat ısrarı, Ak parti hükümetlerinin eğitimde batırdığının itirafıdır. 2002’den beri ataması yapılmamış öğretmenlerin sürekli artmasının tek sorumlusu yöneticilerdir. Hükümetler planlama yapmayı becerebilseydi böyle bir konu eğitim gündemini meşgul etmeyecekti. Mülakat, adam kayırmanın bir yoludur. Mülakat, işi yokuşa sürmektir. Mülakat, yanlış eğitim politikalarının faturasının eğitim fakültesi mezunlarına kesilmesidir. 45 Dakikalık bir mülakatla eğitim fakültesi mezunlarının öğretmen olarak atanıp atanamayacağına karar verilemez.
Eğitim fakültesi mezunları, öğretmendir. Sınavsız, mülakatsız doğru düzgün bir takvimle eğitim camiasına dahil olmalıdır.
Kaç öğretmen atanacağı ya da öğretmenlerin ne zaman atanacağı Hazine ve Maliye Bakanı’nın vereceği kararla değil eğitimin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Hükümetin bütçesi de ona göre şekillendirilmelidir. Net bir şekilde açıklanamayan bu durum defalarca kabine toplantılarında görüşülüp bir karara bağlanamamıştır. Ekonomideki kötü yönetim nedeniyle öğretmen atamalarının bu kadar gecikmesi ve atama takviminin belirsizliği hükümetin eğitim gibi toplumun geleceğini ilgilendiren bir alandaki kötü yönetimini tekrar tekrar gözler önüne sermektedir.
Değil mülakat, öğretmenlerin hiçbir sınava girmeden eğitim camiasına dahil olabileceği bir sistemi kurgulamak zorundayız. Sürekli yeni bir test, yeni bir sınav ekleyerek öğretmenlerin niteliğini arttırmaya çalışmak değil bu ülkenin gençlerinin hayatını çalmaktır. Bu sınavların hazırlıkları için açılan kurslarla, basılan kitaplarla inanılmaz büyük bir pazar kurulmuştur. Milli sermayemiz yeni mezunların eliyle çaresizce burada harcanmaktadır. Bu sadece bu pazarı kuranlarla, özel okul ve özel kurs patronlarına yaramaktadır. Çözümü yeni sınavlar getirmekle ararsanız ancak onların ekmeğine yağ sürmeye ve ülkenin yetişmiş insanlarının hayatlarını çalmaya devam edersiniz.
Eğitim fakültelerinin kontenjanlarını gelecek 25 yılın ihtiyaçlarına göre derhal şekillendirmeliyiz. 50 bin, 100bin atama gibi sözde müjdeler gerçek çözümler değildir. Şu ana kadar eğitim fakültelerinden mezun olmuş öğretmenlerin tamamına yönelik bir istihdam çalışması da başlatılmalıdır. Çünkü bekleyen öğretmen sayısı giderek artmaktadır. Bu yığılmanın sorumlusu eğitim fakültesini tercih eden gençler değildir.
Bakan, Kübra Par’ın programında mülakat savunması yapıyor. Bu savunmayı yaparken öğretmenlik alan bilgisi testi zırvalığının ortalamaları üzerinden mezunların yetersizliğinden bahsediyor. Şöyle bir konuşma geçiyor:
Bakan– Mesela ortaöğretim matematik başarı ortalaması %19.
Kübra Par– “füüüüüüü çok kötü çok kötü bu kadar az bilen öğretmeni neden atıyorsunuz atamayın”
Bakan– İşte ben de onun için diyorum mülakat yapalım diyorum.
Şimdi soruyorum size:
Eğitim fakültesi mezunları öğretmen mi değil mi?
Eğitim fakülteleri yetersiz mi? Yetersizse bu yetersiz olduğu düşünülen eğitim fakültelerinin açılmasına kim izin verdi?
ÖABT bir ölçüt mü? Ölçütse ortalama kaç olunca öğretmen atanmalı?
Doğru düzgün istihdam planlaması yapamayıp ihtiyaçtan kat kat fazla öğretmen yetiştiren kim?
Eğitim fakültesi mezunu olmayanlara formasyon veren kim?
Ülkeyi 22 yıldır kesintisiz tek partiyle yöneten kim?
Cevaplar boy aynasında.
Gelelim müfredat meselesine…
Bir müfredat değişikliği yapıldı. Branşımla ilgili görüş ve önerilerim hiç sorulmadı. Hatta geçtiğimiz yıllarda branşım matematikle ilgili bir seferberlik ilan edildi. Bu seferberlikte koordinatör öğretmen Fen Bilgisi öğretmeniydi. 2 yıl kadar ilçe zümre başkanlığı da yapmış olmama rağmen hiçbir toplantıya da çağrılmadım. Her neyse bunlar geçmişte kaldı. Buraya kadar görüş ve önerilerimiz dikkate alınmadı. Fakat şimdi https://gorusoneri.meb.gov.tr/ adresinden bir haftalık askı süresince öneri ve görüşlerimize başvurulacak. Bu fırsatı kaçırmayalım. Eğer yoğun bir şekilde görüş ve öneride bulunursak bu askı süresi uzatılabilir.
Herkese bol şans diliyorum