“Ya iman ile yükselir ya inkar ile çürürsün...”
Türk Ocakları’nın, şanlı ve teşkilatçı mazisine rağmen bugün iktidara karşı yalnızca bir Twitter postu üzerinden “Bunu yapmayınız, şunu etmeyiniz.” Demekten ibaret tepkileri mevcut. Kim derdi ki Sultanahmet mitinglerini tertipleyen, İzmir işgal edildiğinde dağa çıkmak ve düşmanla göğüs göğüse savaşmak için can atan Türk ocakları; ve hatta o günün şartlarında tüzük çalışmalarında mütefekkirane bir çabayla Anadolu’ya yöneliş olarak Köycülük üzerine çalışan Türk ocakları, bugün Kürtçü Cumhuriyet Halk Partisinden bile daha pasif bir duruş sergileyerek adeta iktidar yanlısı tavırlarına devam ediyor.
Programlarına göz gezdirdiğiniz vakit görmek kaçınılmazdır ki; ufak tefek tarihi konferanslar, gençlerin spontane bir araya gelmesi, şiir sohbetleri, musiki eğitimleri vesair... Mesele şuradadır ki, burs verilen öğrencilerin burslarının kesilmemesi için zorunlu olarak getirildiği, yoklama alındığı bir çeşit icbar ve tazyik altında gündemden uzaklaştırmaya yönelik beyhude çabalar...
Bu Türk ocakları şubeleri yer yer belli şehirlerde bir araya gelerek “Toplandılar, Oturdular, Konuştular, Dağıldılar” ahvalinden ibaret görüşmeler de tertiplemektedirler. Gelip görelim ki kurucu unsurlarına bunca aykırı davranmak herhalde Cumhuriyet Halk Partisi ile aynı yolun yolcusu olduğunu göstermeleri açısından kaçınılmaz.
Bir vakitler doktrin çalışmalarının büyük ismi Yusuf Akçura’nın konferanslar verdiği bu yapı, artık Yusuf Akçura’yı bile Türk Ocaklarından soğutacak bir mahiyettedir.
Kadrolar gençlere hitaben “Eh, bizi artık gönderin buradan, buralar sizin.” Deyip, buna mukabil de adeta koltuklarında kalmak için canhıraş gayretler içerisinde, hiçbir gençlik faaliyetini desteklemeyen bir istikamette yollarına devam etmekte ve akıllara Ak Parti iktidarının el altından yandaşlığı ihtimalini getirmektedir.
Sözgelimi bugün sitelerinde, gayeleri adı altında verdikleri şu sözlere bakmak yerinde olacaktır. Öyle ki Türk Ocakları’nın amacı şöyle izah edilmiştir:
“Akvam-ı İslâmiyenin bir rükn-i mühimmi olan Türklerin milli terbiye ve ilmi, içtimai, iktisadi seviyelerinin terakki ve i’lasıyla Türk ırk ve dilinin kemaline çalışmak” idi. Dernek, amacını gerçekleştirmek için “Türk Ocağı adı ile kulüpler açarak dersler, konferanslar, müsamereler tertip, kitaplar ve risaleler neşir edecek, mektepler açmaya çalışacak”tı. Türk Ocağının amacına ulaşmağa çalışırken “sırf milli ve içtimai bir vaziyette” kalacağı belirtilmekte, “Asla siyaset ile uğraşmayacak ve hiçbir vakit siyasi fırkalara hadim bulunmayacaktır.”
Bu amaca mukabil olarak, 2022 yılında “Günümüz İslam Dünyası ve Meseleler” adlı sempozyuma, birtakım siyasilerin katılması bahane gösterilerek (İstanbul Türk Ocağı tertiplemişti), İstanbul Türk Ocağı yönetim kurulu görevden alınmıştı.
Amaca aykırı yaptırımlar bir yana, gayeleri içerisinde de öğrencileri zorla konferanslara getirmek meselesi açıkçası pek garip.
Bu öğrencilerin çoğu, ben de dahil olmak üzere bu yapılara küskündür çünkü yalnız emir ve talimat doğrultusunda iş görmekle mükellef olmuşuzdur. Kendi prensiplerimiz esasıyla birtakım muvaffakiyetler elde etme çabalarımız, “Eh, yapın, edin.” Gibi yalnızca bizden beklenecek birtakım mesailerin insafına bırakılmıştır. Türk Ocakları en başta, Türklük meselesi üzerinde gençlerin Türklüğü yüceltme çabalarını desteklemek olmamalı mı? Yoksa onları küstürmek mi asıl gayedir?
Hiyerarşi meselesi, yönetim bağlamında mutlakiyetçi bir rejime dönüşerek, asla meşverete yer vermemekte ve bugün Türk Ocağı denen yapıların yalnızca Yaşlılar Meclisi Üyeleri’nin kendi can sıkıntılarını geçirmek maksadıyla devam ettikleri bir zemine oturmuştur.
Tüm bunları göz önüne alırsak, bugün Türk Ocakları iflas etmiş, maslahatına aykırı düşmüş, hiçbir işlev göremez hale gelmiştir.
Türklüğün özellikle cürüm sayıldığı böyle bir dönemde ne yapılması gerekliliği bu Ocak çatısı altında gündeme gelmesi gerekirken, vaziyet içler acısı bir şekilde yine aksi istikamete yönelmiştir.
Türk Ocakları’na burada açıkça yapacağım bu davet ile beraber, onları, vatanın bağrından doğmuş, meşvereti öz adına taşımış ve bir fidan gibi göğermekte olan Milliyetçi Kongre Derneği’nin arzı kucaklayan ağuşuna çağırıyorum.
Türk Ocakları şu saatten itibaren, ya bu davete icabet etmek yahut da zavallı bir çırpınış icinde Türklük namına gölge düşürmeye devam etmek kararını verme mecburiyetindedir.
Zira tarih, “Damat Ferit”leri ve “Mustafa Kemal”leri yeniden yazma devresindedir.
Mehmet Can KUYUCU
Öyle demeyin ama çok güzel akademik panel düzenliyorlar kendi aralarında. :) Şaka bir yana, yazılanlar büyük ölçüde doğru ne yazık ki. Bugün gelinen noktada Türk Ocakları ne yazık ki çok dar bir akademik çevreden ve kaygısız, uyuşuk ihtiyarlardan oluşan bir yapılanma. Bence alternatif yapılanmalara gidilmeli bu alanda.