İnsanların kimliğinin belirlenmesinde en önemli unsurlardan biri soyadlarıdır. Kişinin kimliğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Soyadının hukuki niteliği ise kişilik hakkıdır. Kişilik hakkını; vazgeçilemeyen, devredilemeyen, feragat edilemeyen ve kişiye sıkı sıkıya bağlı hak olarak tanımlayabiliriz. Fakat kadın söz konusu olduğunda bunların hiçbirinin önemi bulunmamaktadır.
Bildiğiniz gibi ülkemizde evlenen her kadın kocasının kütüğüne geçer. Bununla birlikte kocasının soyadını almak zorundadır. Kadın evlendirme memuruna ya da evlilik sürdüğü müddetçe daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuru ile kocasının soyadını önceki soyadıyla birlikte de kullanabilir. Evlilik ile diğer eşin soyadını kullanma zorunluluğu sadece kadın için söz konusu olup, erkek eş için bu şekilde bir zorunluluk Kanun’da yer almamaktadır.
Bu yazımızda daha çok “Kadınlar evlendikten sonra sadece bekarlık soyadını kullanabilir mi” sorusunun yanıtını vermeye çalışacağım.
30 Eylül 2015 tarihinden önce, mahkemelere yapılan kadının sadece bekarlık soyadını kullanmasına yönelik tüm başvurular reddedilerek, “evli kadının sadece bekârlık soyadını kullanamayacağı” şeklinde kararlar verilmekteydi. Ancak, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 30 Eylül 2015 tarihinde vermiş olduğu karar ile evli kadının sadece bekârlık soyadını kullanabilmesinin yolu açılmış oldu.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun söz konusu kararından özetle;
“Dava, evlilik soyadının iptali ile evlilik birliği içinde kızlık soyadının kullanılması istemine ilişkindir. Her ne kadar Anayasa Mahkemesi Medeni Kanun’un 187. Maddesini Anayasa’ya aykırı bulmamışsa da usulüne uygun olarak yürürlüğe konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası antlaşmalarda yer alan düzenlemeler kanun hükmündedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlarına göre, kişinin soyadı özel hayat kapsamında değerlendirilmiş ve evli kadının kocasının soyadını kullanma zorunluluğu özel hayata bir müdahale olarak kabul edilerek Medeni Kanun’un konuya ilişkin düzenlemesi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. ve 14. maddelerine aykırı bulunmuştur. Buna göre, AİHS ve diğer uluslararası insan hakları antlaşmaları ile çatışan 4721 sayılı Kanun’un 187. maddesi karara esas alınmayarak, kızlık soyadının kullanılması talebi AİHS’nin 8. ve Anayasa’nın 17. maddesi kapsamında bir insan hakkı olarak kabul edilip cinsiyete dayalı olarak bir ayrıma tabi tutulmaksızın erkek ve kadın arasında eşit şekilde uygulanması gerektiğinden kızlık soyadını kullanmak istemek için haklı bir gerekçenin bulunmasına ihtiyaç bulunmadığının kabulü gerekmiştir” şeklinde ifade edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından, “davacının evlenmekle aldığı kocasının soyadının iptaline ve sadece kızlık soyadını kullanmasına izin verilmesine” karar verilmiştir. Evlendikten sonra eşin soyadını alma zorunluluğunun, eşitlik ilkesine ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeye aykırı olduğunu vurgulayan bu kararla, evlendikten sonra sadece kendi soyadını kullanmak isteyen kadınların Aile Mahkemelerinde açacakları dava ile kendi soyadlarını kullanabilmesi mümkün kılınmıştır.
Bu karar biraz da olsa cinsiyete dayalı ayrımcılığın önüne geçmiş, kadınların kişilik hakkı ihlalinin önlenmesine ışık olmuştur. 30.9.2015 tarihinden sonra birçok kadın Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararını emsal göstererek sadece bekarlık soyadını kullanmaya başlayıp özel hayatına olan müdahalenin önüne geçecektir.
Kararda gerekçe olarak AİHS ve diğer uluslararası insan hakları antlaşmaları göstermiştir. Tarafı olduğumuz bu uluslararası sözleşmeler ülkemizde yürürlükte olan kanunlara entegre olması durumunda çok daha olumlu kararlara daha hızlı ulaşacağımız açıktır.
* Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2014/2-889 K. 2015/2011 T. 30.9.2015 tarihli kararı