İlişkiler karşılıklı değer vermek üzerine kuruludur. Özel günlerin hatırlanması, sosyal ortamlarda eşi yalnız bırakmamak kişinin partnerine değer verdiğinin bir göstergesidir. Bu tarz günlerin hatırlanması ve kutlanması, sosyal ortamlarda çiftlerin birlikte olması evliliğin devamlılığı ve ilişkilerinin sağlığı açısından da çok önemli. Günün anlam ve önemine binaen Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 2016 yılında aldığı bir karardan bahsetmek istedim.
Çoğu insanın katılmadığı fakat benim çok yerinde bulduğum kararda:*
“Davalı erkeğin eşine karşı ‘ilgisiz olduğu’, eşini ‘sürekli özel günlerde ve sosyal ortamlarda yalnız bıraktığı’ ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda, kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekleşen olaylar karşısında davacı kadın dava açmakta haklı olup, Türk Medeni Kanununun 166. Maddesi koşulları kadının davası yönünden gerçekleşmiştir” denmekte.
Özel günlerden kasıt doğum günü, evlilik yıldönümü, sevgililer günü, yılbaşı vb. iken Sosyal ortamlardan kasıt ise düğün, konser, taziye, bayramlaşma vb.dir.
İçtihat metninde açıkça yazıldığı üzere “sürekli olarak” eşini düğünlerde, bayramlaşmalarda, taziyelerde, doğum günlerinde yalnız bırakmak boşanma sebebi kabul edilmiştir. Ancak boşanmak için bu unutkanlık halinin 1-2 kereye mahsus olması yeterli değil. Süreklilik arz edecek şekilde olursa ancak boşanma için haklı neden sayılır.
Düşünün ki bir düğüne gittiniz, herkesin eşi yanında ancak sizin eşiniz yanınızda değil. Her insanın eşinden beklentileri vardır. Sevgisini hissetmek, ilgi görmek, değerli bulunmak, birlikte güzel vakit geçirmek gibi. İlgisiz ve sevgisiz hareketlerin sürekli olması halinde, bir süre sonra zaten evlilik birliği temelden sarsılır.
Evlilikte tarafların birbirlerine karşı yükümlülüklerinin olduğu unutulmamalı. Evlilik birliğinin devamı için çiftler bu yükümlüklerini yerine getirdikleri takdirde sağlam temelli bir evliliğin olacağı kaçınılmaz. Sevgililer gününüz kutlu olsun…
Günyeli Kutlusoy
* Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 04.10.2016 tarih, 2015/20218 E. 2016/13513 K. Sayılı Kararı