Sevgili Özgür Özel
Milli Mücadele döneminin, küçük yaşlarımdan bu yana bendeki yeri çok büyüktür. Bu sebeple, büyük sancılarla ve yiğitlik nişanesi pazularla, “yurdunun üstünde tüten en son ocak”a değin savaşan aziz Türk milletinin bir ferdi olarak bugün, size Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı demeye içim el vermiyor. İnanıyorum ki “Türk” lafzını görünce şöyle bir yüzünüzü buruşturup, DEM Partili yoldaşlarınıza “Kusura bakmayın, iktidar olsak Türk dedirtmezdik.” diye hayıflanıyorsunuzdur şimdi. Bilmeniz lazım gelir ki, böylesi suçlara karşı, hükmü boynunda gezen, (tıpkı padişahın idam fermanını boynunda gezdiren Mustafa Kemal gibi) Türk gençleriyiz. Şimdi istiyorum ki, söylem ve genel istikametinize biraz bakıp, sizi hangi partiye yakıştırmanın yerinde olduğuna birlikte karar verelim isterim.
*
Türkiye Büyük Millet Meclisi, etkisini ve gücünü yitirmiş, memleket namına hiçbir iş görmeyen saltanat makamına karşı, aziz Türk milletinin iradesi ve bizzat gövdesi ve imanıyla kurduğu, dünyanın en meşru ve muasır rejimi olarak teessüs etmiştir.
Yunanlıların İzmir’e çıkarma yaptığı gün, Hasan Tahsin adında bir delikanlının çektiği tetik; Yörük Ali, Çakırcalı Memed Efe ve maiyetindeki binlerce isimli isimsiz Kuvayı Milliye erlerinin üstün gayretleri de bu müessesenin bânilerinden sayılmaktadır.
Bu bir halk hareketi olduğundan olsa gerektir ki, bu mücadelenin önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Halk Partisi’nin altı okundan birine halkçılık adını vermiştir. Detaylarına inip sizi teoride boğmak niyetinde değilim. O sebeple şu pek de uzun sürmeyecek mektuba tahammül göstermenizi gönülden diliyorum.
İşte bu halk ve onun müdafilerinden olan Kuvayı Milliye, halkçılık unsurunun bir adım ötesi olan ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurucusu önder Atatürk’ün de her nutkunda ve meclis toplantısında dile getirdiği milliyetçilik, yani Türk milliyetçiliğini de kuşanmış, Anadolu’nun yapayalnız erleriydi. Bugün, kendilerine yaranmak için her türlü taklayı attığınız ve adeta Şemsettin Sami’nin mahzun karakteri Pascal’a bürünerek her türlü şaklabanlıkları yaptığınız Dem Parti, sizi istikametinizden ihanet derecesinde saptırmış ve adeta büyülemiştir. Kürtçülerin Milli Mücadele’de ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında ne ihanetlerle aleyhimize çalıştığına dair kısa bir tarih okuması elbette ki yeterli olacaktır. Hatta öyle ki Cumhuriyet Halk Partisi’nin geçmiş genel başkanı Bülent Ecevit de şu tarihi sözlere imza atarak bir nevi iddiama göndermeler yaparak Halk Partisi’nin istikametini dosdoğru tayin etmiştir:
“Cumhuriyet Halk Partisi, Misak-ı Milli’den ve Kuvayı Milliye’den doğmuş bir partidir. Yani Türkiye’nin bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumak için and içenlerin kurdukları bir partidir. O halde sırf Güneydoğu’da biraz daha fazla oy almak uğruna, Türkiye’yi bölmek istediklerini açıkça dile getiren kimseleri sırtında meclise taşımış olan bir parti asla olamaz.”
Şimdi kendinize bir bakınız ve bir nebze haysiyet ve dava ahlakınız varsa, “Biz ne yapıyoruz?” sualini kendinize sorunuz. Aksi halde, “Cumhuriyet kendisine emanet edilmiş olan Türk istikbalinin evladı, istibdattan, fakr-u zaruretten milletini kurtarıp milli mücadele verirken”, sizler Damat Ferit Paşa gibi, nefretle yâd edilenlerden olmayın.
İşte bu sebeptendir ki, Mustafa Kemal Atatürk, her nutkunun muhtevasına “Zeki ve çalışkan Türk milletini” eklemiş ve “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözleriyle bu söylevini derinleştirmiştir.
Kaç defa bu sözleri tekrarladınız veya Türk milletinin büyüklüğünü meclis yemini haricinde kaç defa ikrar ettiniz, size teşhir etmeye çağırıyorum. Aksi halde koltukta bir başka Erdoğan’dan başka bir şey değilsiniz.
İnkılapçılık ilkesine gelince, Erdoğan Hükümeti’nin yaptığı hayırlı işlerin de karşısına dikilmenize anlam veremiyorum. Neredeyse AKP “Allah tektir.” Dese haşa çıkıp “Ne münasebet, iki adettir o!” diyebilecek bir potansiyele sahipsiniz. Vatanın milletin menfaatine olan her hayırlı işin ardından elinde çomakla çıkmaktan yorulmadınız mı?
Laiklik yasasının da zannediyorum altından girip üstünden çıktınız. Bunda da zannediyorum, helalleşme politikaları ve kürtçü yoldaşlarınızın da büyük payı var.
Devletçi ve cumhuriyetçi tavırlarınızın da artık esamesi okunmuyor. Devletin aleyhine ne kadar “mazbata” varsa ardından sizin gömleğiniz çıkıyor ve Cumhuriyet tarihine, muhalefeti beceremeyen ikinci bir Erdoğan saltanatı olarak yazılıyorsunuz.
Şimdi sualime gelecek olursak...
Söyleyin Özgür Özel... Cumhuriyet Halk Partisi’nin mi genel başkanısınız yoksa DEM Parti Eş Genel Başkanı mı?
Ahlak ve şeref sahibi her cevabın, eş genel başkanlığı tercih edeceğini samimiyetle söyleyebilirim. Şimdi gidip aynaya bakınız ve kendinize, şanlı Türk mazisini hatırlayarak şunu sorunuz:
“Sen ne halt yiyorsun Özgür Özel?”
Mehmet Can KUYUCU, Ankara, 2024