Çin tam bir istilacı ve banker usulünde dünyayı yavaş yavaş kemirmeye devam ederken en büyük iş birlikçilerinden birini amiyane tabirle sattı.
Rusya ve Çin'in egemenlik kurmak istediği Türkistan'da son yıllarda dengeler Rusya’dan Çin'e doğru kaymaya başlamış ve bu durum Rusya'yı tedirgin edip bilhassa Kazakistan özelinde karşı hamleler yapmaya çalışmasına sebep olmuştu. Kazakistan’ın kuzeyinin Rusya tarafından olası işgali bile konuşulur oldu. Çin, Rusya'nın hamlelerine karşılık şu anda yaşanan Ukrayna savaşından dolayı gördüğü zararı kapatmaya ve Türkistan’daki nüfuzunu arttırmaya çalışıyor.
Çin’in Türkiye’de de meşhur olan "Bir Kuşak Bir Yol" projesi, turnusol görevi görmeye devam ediyor. Pekin'in büyük yatırımlarla hayata geçirmeye çalıştığı bu projeyi, "Çin’in üretiminin Avrupa’ya açılması ve bunun karadan iki ana yolla sağlanması" şeklinde özetleyebiliriz. Ana yollardan biri Türkiye üzerinden, diğeri ise Rusya üzerinden geçiyor. Rusya’nın Ukrayna’yı işgale kalkışmasının ardından ambargolar ve sınır kapatmalar yaşandı. Bu, Çin'in uzun yıllar üstünde çalıştığı "Bir Kuşak Bir Yol" projesinin iki ana hattından birinin kapanmasına sebep oldu. Çin'in projenin altyapısının hazırlanması için harcadığı milyarlarca dolar şu anda çöpe gitti. Çin bunun acısını Rusya’dan çıkarmadan önce Kazakistan ve Özbekistan’daki altyapısını güçlendirerek Türkistan’dan geçen ana yolu daha aktif hale getirmeye başladı.
Çin’in "Bir Kuşak Bir Yol" projesinin turnusol görevi görmesi de işte burada başlıyor. Rusya'dan zarar gören Çin, bu projenin hazırlığını Türk devletleri üzerinden yürütmeye çabalıyor. Kazakistan’da kendi yandaşı olan Tokayev başa geçti, Özbekistan’a büyük yatırımlar ve Türkiye’de imajını düzeltecek fonlamalar yapmaya başladı.
Çin, düşman olmaktan çıkıp "büyük bir ticari fırsat" olarak kendini sunmaya çalışıyor ve bu propaganda daha yoğun bir şekilde sürdürülecek. "Rusya zayıflıyor, Türk devletleri para kazanıyor, Türkiye Çin mallarının geçiş ülkesi oluyor" propagandasıyla Çin’in Kazakistan, Özbekistan ve Türkiye üzerinde artan etkisi ve Doğu Türkistan'da süregelen soykırım görmezden gelinmeye başlandı. Çin yine yumuşak ipeğiyle yaklaşıyor ve aradan geçen bin yıldan fazla zamana rağmen ders alamadığımız için yine bu ipeğe kanmaya hazır şekilde bekliyoruz.
Çin bu kuşak projesinde gördüğü zararı kapatmak için sadece Türkistan ve Türkiye’ye yoğunlaşmıyor tabii ki. Pekin'den Rusya’ya karşı da hamleler gelmeye başladı.
Çin savaşın başlangıcından bir gün sonra, yani 25 Şubat’ta Rusya ile ilişkilerinde sınır olmadığı (sonsuz destek) açıklamasında bulunmuştu. Ağır yaptırımlarla dengesizlik yaşayan ve "kaybeden" konumuna düşen Rusya hakkında aradan aylar geçtikten sonra yapılan son resmi görüşmelerde Çin, "Rusya ile tarım ve ticaret iş birliği" mesajı verdi. Verilen mesajlarda ne askeri bir konu ve destek ne de Ukrayna’nın ismi geçti...
Çin ayrıca Avrupa’da denge istediği mesajını verdi. Aslında işinin ne Rusya ne de savaş olduğunu gizli bir şekilde ifade etmiş oldu. Çin için kurduğu "Bir Kuşak Bir Yol" projesi önemliydi. Rusya ise bunun önünde bölgeyi dengesizleştiren bir unsurdu. Buna karşılık Rusya’dan Çin’e ilişkilerin bozulduğunun itirafı niteliğinde bir cevap geldi.
Rusya, "Bu konudaki endişelerinizi ve sorunlarınızı anlıyoruz" dedi.
Çin'in bu alınan cevapla birlikte daha güçlü bir şekilde Rusya’ya baskı uygulayacağını tahmin etmek zor değil.
Çin, bozulan ve ertelenen planlarının acısını Rusya’dan çıkarırken en önemli nokta, meseleye bir Türk milliyetçisi olarak bakıp her şeyin para olmadığını, Rusya’nın yıpratılmasından kârlı çıksak bile Çin’in bu projeyle birlikte Türkistan’ı ve Türkiye’yi etkisi altına almak istediğini unutmamak gerektiğidir.
Kocafurkan Dinçaslan