8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde 'Vatan' için "Kerkük ilelebed bizim kalacaktır!" diyerek kendisini yakan 20 yaşındaki Türk kızı Zehra'nın hikayesini anlatmak istiyorum.
Zehra, 1975 yılında Kerkük'te doğdu. Dört çocuklu Bektaş ailesinin en küçük kızıydı. Zehra'nın ailesi Kerkük'ün Tisin bölgesinde yaşıyorken, Türk düşmanı Saddam rejimi tarafından Kerkük'ün 1 Haziran semtinde ikamet edilmeye mecbur bırakılmıştı.
Türk oldukları için Saddam rejiminin baskı ve şiddeti hayatlarının her anında vardı. 14 Ekim 1995 tarihinde de ailenin babası Bektaş, Kerkük Emniyet Müdürlüğüne çağırılmış ve kendisine zorlu tehcir belgesi imzalatılmıştı.
Zehra'nın ailesinden Kerkük'ü 24 saat içerisinde terk etmeleri istendi.
Ertesi gün kapıya dayanan emniyet güçleri, Zehra ile karşılaştı. Zehra'nın Kerkük'ü terk etmeye hiç niyeti yoktu, kendisinden evi boşlatmasını isteyen Saddam rejimi emniyetine karşı hafızalardan silinmeyecek o son sözlerini haykırdı ve elindeki gaz bidonunu üzerine boşaltarak Türkmeneli için kibriti çaktı...
Zehra'nın son sözü şöyledir;
"Ey ahali, ben Kerkük’ün kızıyım. Bu şehirden asla göç etmeyeceğim. Bu zulüm politikasını protesto etmek, Türkmenlere bağımsızlık yolunu açmak ve Türkmen sözcüğünü yükseltmek uğruna, şimdi kendimi yakacağım. Kerkük bize kalacaktır. Katillere ve zalimlere ölüm!"
-Kerküklü Zehra
Evet, Zehra 16 Ekim 1995 tarihinde Kerkük'ün birer Türk toprağı olduğunu haykırmak için kendisini vatanı uğruna yakmıştı.
19 Ekim tarihinde ise Saddam rejimi, Türklere karşı ırkçılığından vazgeçmemiş ve aileyi Kerkük'ün dışarısına tehcir etmiştir. Bu hikaye maalesef pek anlatılmaz. Ancak kurtuluş savaşımızın her saniyesinde Türk kadınının önemini anlatan en güzel hikayedir.
Zehra'nın hikayesi kısa olsa da, Türkmeneli'nin varlığı için verdiği mücadelesi uzun yıllar unutulmayacak ve nesilden nesile anlatılacaktır.
Başta Zehra gibi millî mücadelemizin ayrılmaz bir parçası olan mücadeleci kadınlarımız olmak üzere tüm Türk kadınlarının gününü kutlar. Şiddetsiz ve cinsiyet eşitliği çerçevesinde geçirilen yarınlar dilerim.
Zehra'ları unutmayalım, unutturmayalım.
Türkmeneli var olsun!
Yüce Atatürk'ün hep yol göstericim olan şu sözlerini de hatırlatmak isterim;
"Bir toplum, bir millet; erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Mümkün müdür ki bir toplumun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?"