Irak Türkü kadınlarımız yıllardan beridir sürdürdüğümüz Millî Mücadelemizin en önemli neferleridir.
Onlar sadece aileyi koruyup, Türk kimliğini sonraki nesillere aktarmakla yetinmiyor, ihtiyaç duyulan her alanda görev alarak eşit toplum ilkesini de gerçekleştirmektedir.
Öyle ki Türkmen kimliği tehlikeye girdiğinde en ön safa atlayıp düşmana dur diyen de yine Türk kadınıdır. "Kerkük ilelebed bizim kalacaktır!" diyerek kendisini yakan 20 yaşındaki Türk kızı Zehra da, kendisini yurdundan sürgün etmek isteyen güçlere karşı direnmiş ve Türkmen kadının gücünü göstermiştir.
Günümüzde Türkmen kadınına hak ettikleri değerin verilmediği inancındayız, Türkmen kadını Türkmeneli siyasetinin en üst mertebelerinde görev alıp, karar verci merci konumuna yükseltilmelidir.
İki cinsten oluşan bir toplumun yarısını oluşturan bir kesimi siyasetten saf dışı bırakmak, potansiyel gücünün yarısından vazgeçmektir.
Irak'ta yaşayan en medeni toplum olarak biz Türkmenlere düşen görev ise diğer herkesten daha fazla kadınlarımızın, kız çocuklarımızın eğitimine önem vermek ve onları siyasetin, iş dünyasının ve kültür evrenimizin her safhasında en üst mertebelere çıkarmaktır.
Buradan bahis, pozitif ayrımcılık değil herkese eşit bir mücadele alanı sunmaktır. Bunu sağladığımızda elimizdeki potansiyel gücün tamamını Millî Mücadelemize aktarabilmiş olacağız.
Kadınlarımızın eğitimine önem vermemizin bir diğer nedeni de toplumumuzun bu kesimi, toplumumuzun varlığının garantörü olmasıdır.
Kültür sonraki nesillere anne yoluyla geçer. Kadınlarımızın üstenlendiği anne görevi ise kendilerine bir toplum yaratabilme gücü vermektedir. Hayata getirdikleri çocuklarımızın kültür kodlarını girerken kadınlarımız, Türkmen kimliğini de sonraki nesile aktaracak olan "Anadil" Türkçeyi de aktarmaktadır.
Bu bakıma kadınlarımızın eğitimli ve kültürlü olması, toplumu inşada bizleri diğerlerinden daha öne geçirecek ve sağlam, iyi bir toplum inşası gerçekleştirebilmemizi sağlayacaktır.
Öyle ki Türkmen Kadını, etik değerlere hakim, genel görgü kurallarını bilen çocukları yetiştirmesi sonucu yetişen çocukların işgal edeceği makamlarda yozlaşmasını da engelleyecektir.
Eğitim ve Öğretim konusunda da kadınlarımız, erkeklerimize nazaran daha fazla görev almaktadır. Bu nedenle de sadece kendi çocuklarını değil, toplumun tüm yeni nesilini yetiştirme görevi de yine kadınlarımıza düşmektedir.
Kısacası Türkmen toplunda kadınlarımızın üstlendiği ve üstlenebileceği görevlerin sayısı çoktur. Bu bakıma en güçlü kesimimizin kadınlarımız olduğunu söylemek abartı olmayacaktır.
Kadınlarımızı desteklemek ve önlerini açmak sadece karşı cinse saygı değil bizim için Millî bir görevdir.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine inanıyor ve toplumumuz için onu savunuyoruz. Üyesi olduğumuz Türk ailesinin tarihi de bunu uygulamıştır.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesi ile başta Türkmen kadınlarımız olmak üzere tüm Türk kadınlarının gününü gönülden kutlar, daha eşit ve adil bir toplumu birlikte yaratabilmeyi dilerim.