Fikir ve siyaset, ortak bir bahçeye sahip fakat başka kapılardan girilip çıkılan iki ayrı dünya… Çünkü fikri kapıdan içeri giren insan profilimizle siyasi kapıdan içeri giren insan profilimiz bambaşka özelliklere sahip. Her şeyden evvel fikri bakan insanlar sorunları göstermekle görevliyken siyasiler ise çözüm üretmekle görevlidir.
Bizim aydınlarımızın kusuruysa işte burada başlıyor: Siyasi partileri hep fikri açıdan eleştiriyorlar. AKP’ye Mevdûdi üzerinden eleştiri getiriyorlar.
Evet, bu entelektüel açıdan faydalı fakat siyasi açıdan faydasız bir eleştiri örneğidir. Çünkü yazdığınız kitle siyaset sahasında olduğu için ne kadar doğru şeylerden bahsetseniz dahi anlatamamakla ya da anlaşılamamakla yargılanırsınız.
Fikri açıdan siyasete bakma hatasını en çok yapan camia ise maalesef milliyetçilerdir. Bugün Türkiye’de milliyetçi-muhafazakâr olarak kabul edilen 4 önemli parti var: MHP, İYİP, BBP ve Zafer Partisi.
Bizler bu dört partinin milliyetçiliğine Yusuf Akçura, Ziya Gökalp ya da Sadri Maksudi’nin fikir dünyası üzerinden yaklaşıp eleştiri getirsek haklı olur muyuz? Tabi ki olmayız. Peki, bu dört partiye bu isimlerin fikirleri üzerinden yaklaşırsak hangisi tam manasıyla, tüm mensuplarıyla müşterek şekilde Türk milliyetçisi çizgidedir? Muhtemelen hiçbiri. Peki, bu durum onların yanlış yaptıkları anlamına gelir mi? Tabi ki hayır!
Samimi olarak soruyorum: Milliyetçi siyasetin esasları, Türkçülüğün esaslarına mutlak bir şekilde uymak zorunda mıdır? Ziya Gökalp’ın fikirleriyle çelişen bir milliyetçi siyaset aforoz mu edilmelidir?
Ya da başka bir soru daha sorayım: Türkçülüğün büyük ismi Atsız’ın fikirlerine kelimesi kelimesine uyan bir milliyetçi siyaset bırakın diğer kesimleri milliyetçilerin dahi oyunu tam olarak alabilir mi? Atsız’ın fikirlerine uymayan milliyetçi siyasi partiler milliyetçilikten aforoz mu edilmelidir?
Bence kesinlikle edilmemelidir. Çünkü milliyetçi fikriyat ile milliyetçi siyaset iki ayrı kitleye ve iki ayrı alana hitap etmektedir.
Demek ki büyük fikir insanlarının düşünceleriyle siyasete bakmak, siyasetin dışında kalmak anlamına da gelmektedir. Taha Akyol’un ifadesiyle ‘’Particilik Fikirleri Boğuyor’’ demişti ama bunun tersi de doğrudur.
Bazen fikirler de partileri boğmaktadır ya da sınırlandırmaktadır.
Türkiye gibi milliyetçiliğin ya da milliyetçi söylemlerin hep iktidarda olduğu bir ülkede milliyetçi siyasetin gerekleri üzerine yeterli çalışma olmaması hakikaten büyük boşluk değil midir? Önümüzde Türkiye’nin en önemli seçimlerinden biri var. Seçimi kim kazanırsa kazansın yine milliyetçi söylemler iktidarda olacak.
AKP’nin söylemleri dahi günümüzde milliyetçi çizgiye evrildi. Hatta milliyetçi camianın jargonu olan ‘’Reis’’ i dahi çaldılar. Yanlarında ise iktidar ortağı olan MHP var. Yani yine milliyetçi söylemler.
Diğer tarafta ise millet ittifakı olarak CHP ve yanında milliyetçi bir parti olan İYİP var.
Bu ne anlama geliyor?
Türkiye’de tam manasıyla milliyetçilik iktidarda olmasa dahi milliyetçi söylemler uzun yıllar iktidarda kalacak gibi görünüyor.
Böyle bir ortamda özellikle milliyetçi siyasetin gerekleri üzerine detaylı çalışmalar yapılmalıdır. Siyasete fikri pencereden bakmayı acilen bırakmalı ve oyunu kuralına göre oynayarak milliyetçi siyaseti, siyasetin gereklerine göre tekrar kurgulamalıyız.
Aksi takdirde milliyetçi siyasetçilerin yaptığı çoğu açıklamadan sonra ‘’Ziya Gökalp’ın kemikleri sızlıyor.’’ ya da ‘’Atsız yaşasaydı sizin için şöyle derdi.’’ gibi geçerliliği olmayan cümlelerle muhatap olmaya devam ederiz.
Şunu asla unutmayınız ki fikir insanlarının düşünceleri halktan hareketle ortaya çıkar ama tekrar halka dokunmaz. Siyaset insanının fikirleri de halktan hareketle oluşur ama halka da muhakkak tekrar dokunmalıdır. Dokunmuyorsa siyasi mağlubiyet kaçınılmazdır.
Bütün bu cümlelerimden fikirden sıyrılıp siyasete odaklanmalıyız, gibi bir anlam da çıkarmamaya çalışınız. Başta söylediğimi sonda da tekrar ifade etmeliyim ki fikir insanı ve siyaset insanı bambaşka dünyanın insanlarıdır. Siyasi eleştirinin ilk koşulu siyaset dünyasının kavramlarını ve argümanlarını kullanabilmekten geçer. Fikri pencereden bakmak çoğunlukla yanlış yorumları beraberinde getirmektedir.