Türkiye Psikiyatri Derneği’ne göre yas sevilen birinin ölümü nedeniyle oluşan doğal bir tepkidir. Ölümden birkaç ay sonrasına kadar olan depresif durumlar normal kabul edilmektedir. Kişi, ölümden birkaç hafta sonra işine veya okuluna geri dönebiliyor, birkaç aya kadar öz bakımını sağlayabiliyor ve ölümü kabullenebiliyor, 6 aydan 1 yıla kadar ise yeni ve anlamlı ilişkiler kurmaya başlayabiliyorsa bir sorun teşkil etmez. Yas sürecinin atlatılması ise toplumdan topluma farklı şekillerde uygulanılmaktadır. Bu yazıda ise yas sürecini en iyi şekilde idare eden milletlerden biri olan Türklerin yas süreçlerini idare edişlerini, geleneklerini ve Çin Virüsü'nün bu geleneklere etkisini irdeleyeceğiz.
İsrail’de özellikle travmayla uğraşan psikoterapistlerin geliştirdiği ve son zamanlarda sıklıkla kullandığı bir yöntem bulunmaktadır. İsrailli psikoterapistler, travma haline dönüşen olayı ve o olayda kaybettiğimiz kişiyi nasıl kaybettiğimizi, o durumu şimdi ve burada yaşıyormuşuz gibi kayıp yaşayan kişiye tekrar tekrar anlatması isteme üzerine kurulu bir travma atlatma yöntem kullanılıyorlar. Bu yöntemdeki amaç kişiye olayı tekrar ve tekrar en ince detayına kadar anlattırarak kişiyi o travma anına maruz bırakarak kişinin yaşanılan o olayı daha normal karşılamasını sağlamak ve bir duyarsızlaştırma yaşatmak amaçlanıyor. Aslına bakılırsa bu yöntem pek de yeni bir yöntem değil, şöyle bir düşündüğümüzde biz Türkler bu yöntemi yüzyıllardır hatta İslam’dan da önce kullandığımızı biliyoruz. Türk geleneklerini irdelediğimizde, hepimizin bildiği üzere biri öldükten sonra bizde uygulanılan bir 7-40-52 adeti vardır. Bilmeyenler için kısaca özetlemek gerekirse. Kişi öldükten 7 gün sonra eş, dost ve komşular toplanır, Kuran okutulur gelen herkese bir kese içinde tespihtir, yazma veya gül kokulu kuru çiçek paketidir o tarz şeyler verilir. Yanında şerbet ikram edildiği de olur. 40 gün geçtikten sonra ise tekrar toplanılır yine Kuran okutulur, ayran eşliğinde tavuk pilav yenilir. 52 gün geçtikten sonra ise son kez toplanılır maddi imkana göre çeşit çeşit yemekler verilir ve yine Kuran okutulur. Ben Edremitli olduğumdan, bizim burada bunların yanında lokma dağıtmak da çok sık yapılan bir Ege adetidir. Peki bu günlerde başka ne yapılıyor diye dikkatlice incelendiğinde hepimizin bildiği üzere insanlar gelirler eve doluşurlar, herkes ağlaşır gibi dövünür, yeni gelenlere ne olduğu, nasıl öldüğü, nerede öldüğü yüzlerce kez anlatılır ve bu üç gün tamamen böyle geçer. 52’sinde ise son olarak bir dua okunur ve o yas sürecine bir nokta veya bir noktalı virgül konulur ve insanlar hayatlarına yine kaldığı yerden devam ederler. Tabi yine de kişinin o üzüntüsü veya acısı tamamen bitmemiştir ama insanlar yaşamlarına devam edebilecek hale genellikle kavuşurlar. Yani bu 7-40-52 adeti aslında yas yaşayan insanı yaşanılan travmanın sürekli detaylıca anlattırılması bir terapötik bir süreçtir ve bu süreç sonucunda duyarsızlaştırdıktan sonra ölümü kabul ettirmesini ve hayata olabildiğince daha iyi bir şekilde devam etmesini sağlanmaktadır.
İnsan haklarının hiçe sayılıp Uygurların ve Kazakların katledildiği kızıl diktatörlük Çin’in laboratuvarından sızan Covid-19’un tüm dünyaya yayılmasının ardından dünyada bir çeşit toplumsalın da ötesi diyebileceğimiz evrensel bir travma yaşıyoruz. Tüm insanlık şu an evlerine hapsolduğu, dışarıya çıkamadığı, ölülerini gömemediği, hatta yasını paylaşamadığı, kiminin yurtdışına gitme hakkını, kiminin sevgilisiyle görüşme hakkını, kiminin sahilde bira içme özgürlüğünü kaybettiği yani hepimizin bir şeylerini kaybettiği ve bunun yasını tuttuğumuz doğal ve zorlu bir süreçten geçiyoruz. Yaşadığımız bu travma sürecinin sonuçlarını kestirmek mümkün olmasa da birtakım psikolojik süreçlerin gelişeceğini tahmin etmemek güç değil. Hemen önce bahsettiğim üzere insanların artık yas tutamaması, kaybettiği kişiyle vedalaşamamasının bu psikobiyolojik süreci baltalayacağını ve birtakım psikolojik problem ortaya çıkaracağını kestirebilmek ise mümkün. Burada ise iş ruh sağlığı çalışanlarına düşüyor. Psikiyatrlar, psikologlar ve psikolojik danışmanların insan psikolojisinin yaşadığı bu süreci insanlara anlatması ve bu sürecin zorluklarına hazır olması gerekmektedir.
E. Haktan Altın