Bu yazı, Mikhail Shishkin'in Guardian'da yayımlanan "My dear Russians – the Ukrainians are fighting Putin’s army for their freedom, and ours" başlıklı köşe yazısının çevirisidir.
Hakiki Rusya, çocukların bombalandığı bir diyar değil, müzik ve edebiyatın yurdudur. Putin’in savaşı hepimizin yüz karasıdır.
Ben bir Rus’um. Vladimir Putin halkım, ülkem ve benim adıma canavarca suçlar işliyor. Putin, Rusya demek değildir. Rusya ızdırap ve utanç içinde. Rusya’m ve halkım adına Ukraynalılardan af diliyorum. Yine de orada yaşananların hiçbirinin affedilebilir olmadığının farkındayım.
Bu harp bugün değil, 2014’te, Putin’in Kırım’ı işgaliyle başladı. Batı dünyası bunun ciddiyetini kavramayı reddetti ve ortada korkunç bir şey yokmuş gibi davrandı. Bunca yıldır açıklamalarımda ve yayınlarımda insanlara Putin’in gerçekte kim olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İşe yaramadı. Lakin şimdi Putin, gerçekte kim olduğunu kendisi herkese gösterdi.
Yaşadığım yer olan İsviçre’de ne zaman bir makalem basında yayımlansa, editörler Rusya’nın Bern Büyükelçiliği çalışanlarından öfke dolu mektuplar alırlardı. Ama şimdi sükûnet içindeler. Belki de çantalarını topluyor, iltica başvurusu yapıyorlardır?
Rusya’ya dönmek istiyorum. Ama hangi Rusya’ya? Putin’in Rusya’sında nefes almak imkânsız. Polisin çizmesinin kokusu çok keskin. Ülkeme döneceğim. 2013’te, Kırım’ın ilhakından önce uluslararası bir etkinlikte Putin’in Rusya’sını temsil etmeyi reddettiğim günlerde bir açık mektupta yazdığım gibi: “Başka bir Rusya’yı, benim Rusya’mı, sahtekârlardan arınmış; yolsuzluğu değil, bireyin haklarını, özgür seçimleri, özgür basını, hür insanları savunan bir devlet yapısına sahip Rusya’yı temsil etmek istiyorum ve edeceğim.”
Rusya’da ifade hürriyeti uzun zamandır sadece internetle mahdut idi. Ama şimdi orada bile askeri sansürün hakim olduğunu görüyoruz. Yetkililer, Rusya ve savaşıyla ilgili tüm eleştirel açıklamaların vatana hıyanet olarak değerlendirileceğini ve sıkıyönetim yasası uyarınca cezalandırılacağını duyurdu.
Bir yazarın elinden ne gelir? Yapabileceği tek şey: Açık konuşmaktır. Sessiz kalmak, saldırgana destek olmak anlamına gelir. 19. yüzyılda Polonyalı isyancılar Rus Çarlığı’na karşı “sizin ve bizim hürriyetimiz için” savaştı. Şimdi Ukraynalılar kendi hürriyetleri ve bizim hürriyetimiz uğruna Putin’in ordusuyla savaşıyorlar. Sadece kendi onurlarını değil, tüm insanlığın onurunu savunuyorlar. Onlara elimizden gelen her şekilde yardım etmeliyiz.
Rejimin bir başka cürümü de bu utancın lekesini tüm ülkeye bulaştırmasıdır. Artık Rusya, Rus edebiyatı ve müziğiyle değil, çocukları bombalamasıyla maruf bir ülke. Putin’in suçu, insanları nefretle zehirlemiş olması. Putin gidecek ama acı ve nefret, insanların ruhlarında uzun süre kalabilir. Yalnızca sanat, edebiyat ve kültür bu travmanın üstesinden gelinmesine yardımcı olabilir.
Diktatörün iğrenç ve işe yaramaz hayatı, er ya da geç nihayet bulacak. Ancak kültür, her zaman olduğu gibi Putin’den sonra da var olmaya devam edecek. Edebiyat Putin’le ilgili yapılmak zorunda değil, harbi izah etmek zorunda değil. Savaş izah edilebilir değildir. İnsanlar neden bir milletin askerlerine başka bir milletin askerlerini öldürmeyi emreder ki? Edebiyat, savaşın karşısındadır. Hakiki edebiyat daima, insanın nefrete değil sevgiye duyduğu ihtiyaçla ilgilidir.
Önümüzde ne var? En iyi ihtimalle nükleer bir savaş olmayacak. O delinin kırmızı düğmeye basmasına izin verilmemesini veya uşaklarından birinin bu son emri ifa etmeyi reddetmesini candan diliyorum. Ama görünüşe göre bizi bekleyen tek iyi ihtimal bu. Putin’den sonra haritada Rusya Federasyonu diye bir ülke var olmayacak. İmparatorluğun çöküş süreci devam edecek, Çeçenya’nın istiklalini diğer halkların ve bölgelerin bağımsızlıkları izleyecektir.
Bir iktidar mücadelesi başlayacak. Halk istikrarsızlık içinde yaşamak istemeyecek ve sert bir yönetime olan talep yine güçlenecektir. En özgür seçimlerde bile (yapıldığını varsayalım) yeni bir diktatör iktidara gelebilir. Ve Batı, kırmızı düğmeye göz kulak olacağına söz vereceği için onu destekleyecektir. Ve kim bilir? Belki de yine başladığımız yere geri döneceğiz.
Rus romancı Mikhail Shishkin, Rusya'da Booker Ödülü, Rusya Ulusal En Çok Satanlar Ödülü ve Büyük Kitap Ödülü gibi ödüllerin tümünü birden kazanan tek yazardır.
Hakiki Rusya, çocukların bombalandığı bir diyar değil, müzik ve edebiyatın yurdudur. Putin’in savaşı hepimizin yüz karasıdır.
Ben bir Rus’um. Vladimir Putin halkım, ülkem ve benim adıma canavarca suçlar işliyor. Putin, Rusya demek değildir. Rusya ızdırap ve utanç içinde. Rusya’m ve halkım adına Ukraynalılardan af diliyorum. Yine de orada yaşananların hiçbirinin affedilebilir olmadığının farkındayım.
Bu harp bugün değil, 2014’te, Putin’in Kırım’ı işgaliyle başladı. Batı dünyası bunun ciddiyetini kavramayı reddetti ve ortada korkunç bir şey yokmuş gibi davrandı. Bunca yıldır açıklamalarımda ve yayınlarımda insanlara Putin’in gerçekte kim olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İşe yaramadı. Lakin şimdi Putin, gerçekte kim olduğunu kendisi herkese gösterdi.
Yaşadığım yer olan İsviçre’de ne zaman bir makalem basında yayımlansa, editörler Rusya’nın Bern Büyükelçiliği çalışanlarından öfke dolu mektuplar alırlardı. Ama şimdi sükûnet içindeler. Belki de çantalarını topluyor, iltica başvurusu yapıyorlardır?
Rusya’ya dönmek istiyorum. Ama hangi Rusya’ya? Putin’in Rusya’sında nefes almak imkânsız. Polisin çizmesinin kokusu çok keskin. Ülkeme döneceğim. 2013’te, Kırım’ın ilhakından önce uluslararası bir etkinlikte Putin’in Rusya’sını temsil etmeyi reddettiğim günlerde bir açık mektupta yazdığım gibi: “Başka bir Rusya’yı, benim Rusya’mı, sahtekârlardan arınmış; yolsuzluğu değil, bireyin haklarını, özgür seçimleri, özgür basını, hür insanları savunan bir devlet yapısına sahip Rusya’yı temsil etmek istiyorum ve edeceğim.”
Rusya’da ifade hürriyeti uzun zamandır sadece internetle mahdut idi. Ama şimdi orada bile askeri sansürün hakim olduğunu görüyoruz. Yetkililer, Rusya ve savaşıyla ilgili tüm eleştirel açıklamaların vatana hıyanet olarak değerlendirileceğini ve sıkıyönetim yasası uyarınca cezalandırılacağını duyurdu.
Bir yazarın elinden ne gelir? Yapabileceği tek şey: Açık konuşmaktır. Sessiz kalmak, saldırgana destek olmak anlamına gelir. 19. yüzyılda Polonyalı isyancılar Rus Çarlığı’na karşı “sizin ve bizim hürriyetimiz için” savaştı. Şimdi Ukraynalılar kendi hürriyetleri ve bizim hürriyetimiz uğruna Putin’in ordusuyla savaşıyorlar. Sadece kendi onurlarını değil, tüm insanlığın onurunu savunuyorlar. Onlara elimizden gelen her şekilde yardım etmeliyiz.
Rejimin bir başka cürümü de bu utancın lekesini tüm ülkeye bulaştırmasıdır. Artık Rusya, Rus edebiyatı ve müziğiyle değil, çocukları bombalamasıyla maruf bir ülke. Putin’in suçu, insanları nefretle zehirlemiş olması. Putin gidecek ama acı ve nefret, insanların ruhlarında uzun süre kalabilir. Yalnızca sanat, edebiyat ve kültür bu travmanın üstesinden gelinmesine yardımcı olabilir.
Diktatörün iğrenç ve işe yaramaz hayatı, er ya da geç nihayet bulacak. Ancak kültür, her zaman olduğu gibi Putin’den sonra da var olmaya devam edecek. Edebiyat Putin’le ilgili yapılmak zorunda değil, harbi izah etmek zorunda değil. Savaş izah edilebilir değildir. İnsanlar neden bir milletin askerlerine başka bir milletin askerlerini öldürmeyi emreder ki? Edebiyat, savaşın karşısındadır. Hakiki edebiyat daima, insanın nefrete değil sevgiye duyduğu ihtiyaçla ilgilidir.
Önümüzde ne var? En iyi ihtimalle nükleer bir savaş olmayacak. O delinin kırmızı düğmeye basmasına izin verilmemesini veya uşaklarından birinin bu son emri ifa etmeyi reddetmesini candan diliyorum. Ama görünüşe göre bizi bekleyen tek iyi ihtimal bu. Putin’den sonra haritada Rusya Federasyonu diye bir ülke var olmayacak. İmparatorluğun çöküş süreci devam edecek, Çeçenya’nın istiklalini diğer halkların ve bölgelerin bağımsızlıkları izleyecektir.
Bir iktidar mücadelesi başlayacak. Halk istikrarsızlık içinde yaşamak istemeyecek ve sert bir yönetime olan talep yine güçlenecektir. En özgür seçimlerde bile (yapıldığını varsayalım) yeni bir diktatör iktidara gelebilir. Ve Batı, kırmızı düğmeye göz kulak olacağına söz vereceği için onu destekleyecektir. Ve kim bilir? Belki de yine başladığımız yere geri döneceğiz.
Rus romancı Mikhail Shishkin, Rusya'da Booker Ödülü, Rusya Ulusal En Çok Satanlar Ödülü ve Büyük Kitap Ödülü gibi ödüllerin tümünü birden kazanan tek yazardır.